Bu işi yapmak sanıldığı kadar kolay değil! Günde en az 6-7 kilometre yürüyerek...

Kendi işini kurup farklı sektörlere atılmak isteyenler internet sitelerinde yer alan haberlerde vatandaşların başarı hikayelerini okuyor. Yaptığı işlerle başarı sağlayan vatandaşların hikayeleri bu bağlamda ilgi görüyor. Antalya'nın Akseki yaylalarına çıkarak hayvan otlatan ve çobanlık ile arıcılık yapanlar, firari arıların peşine düşerek doğada kendiliğinden yaptıkları kovanları buluyor. Toroslar'ın bin metreyi aşkın yaylalarında arıcılık yapan bazı üreticiler, dağları, ormanları adım adım gezerek, arı kovanlarından oğul vererek ayrılan kaçak arıların ağaç kütükleri, taş aralıkları gibi yerlerde yaptıkları yuvaları arıyor.

Giriş Tarihi :16 Kasım 2020 , 22:55 Güncelleme Tarihi :16 Kasım 2020 , 23:59
Bu işi yapmak sanıldığı kadar kolay değil! Günde en az 6-7 kilometre yürüyerek...

İÇİNDEKİLER

Bu işi yapmak öyle kolay değil! Günde 6-7 kilometre yürüyerek önemli kazanç sağlıyorlar. Yaptığı işleri başarıya ulaştıran insanların hikayeleri son dönemlerde vatandaşların tarafından ilgiyle takip ediliyor. Özellikle kırsal alanda yapılan işler merak konusu. Çobanlık ve arıcılık yapan vatandaşlar, dağların zirvesinde bazen kuru ağaç kovuklarında, bazen sarp kayalarda buldukları yuvaları önce işaretliyor, hasat zamanı gidip balları topluyorlar. Ballarını topladıktan sonra arıları da kovanlara dolduran arıcılar, arıların da yaşamasını sağlıyor. Her yuvadan 8 ile 10 kilogram arasında doğal bal alınıyor. Toroslar'ın zirvesindeki kekik ve yüzlerce çeşit çiçekten alınan bal paha biçilemiyor.

"BÖLGEYİ ADIM ADIM DOLAŞARAK BUNLARI TESPİT EDİYORUZ"

Akseki ilçesinde amatör olarak arıcılık yapan Yıldırım Çoban, ilkbaharda arılar oğul verdiği zaman kovandan ayrılan arıların yüksek, sarp yerlere veya ağaç kovuklarına girerek yuva yaptıklarını söyledi. Çoban, "Biz, bölgeyi adım adım dolaşarak bunları tespit ediyoruz ve hasat döneminde ballarını alıyoruz. Almazsak kış döneminde bu arılar telef olur. Bunları kovana alarak diğer kovanlarımızın yanına ekliyoruz" diye konuştu.

GÜNLERCE SÜREN ÇALIŞMANIN ARDINDAN BALA ULAŞILIYOR

Akseki bölgesinde çiçek türünün oldukça fazla olduğunu ve Akseki'nin balının çok bilindiğini anlatan Çoban, şöyle konuştu:

"Bölgemize ilkbahar dönemi birçok il ve ilçeden binlerce kovan geliyor. Oğul mevsiminde bazı arılar doğada başka yuvalar oluşturuyor. Biz doğadaki bu yuvaları bulmaya çalışıyoruz. Yuvalara ulaşmak saatler, bazen günler sürüyor. Dağı taşı karış karış geziyoruz. Şansımız yaver giderse bazı yuvalarda 2 ila 8 kilogram arasında bal çıkartabiliyoruz. Bazen bulduğumuz yuvadan hiç bal çıkmıyor. İnsan eli değmeden tamamen katkısız olduğu için bu ballar çok yüksek rakamlarla satılıyor."

Antalya'nın Akseki ilçesinde arıların izini süren çobanlar da doğada kendiliğinden yaptıkları kovanların izini sürüyor. Manavgat ilçesi Gebece köyünde hayvancılıkla uğraşan ve yaz aylarında keçilerini otlatmak için Akseki'nin yaylalarına çıkan Ramazan Topaça, kazak arıların izini sürenler arasında. Topaça, temmuz ve ağustos aylarında çeşitli nedenlerle kovanlarından kaçan arıların bıraktığı atıklarından yola çıkarak sabahın erken saatlerinde güneş ışığı ile yüksek tepelerden geçiş noktalarını günlerce takip ederek doğal kovanlarını bulmayı başarıyor. Kovanlarda ortalama 10 kilo bal bulan Topaça, tamamen doğal ortamda üretilmiş balı, kendi kovanlarında ürettiklerinin neredeyse 3 katı fiyata satışa sunuyor.

BU BİR TAMAMEN ŞANS

Son takibinde, sabahın erken saatlerinde güneş ışığı ile birlikte izini sürdüğü arıları kilometrelerce Gidengelmez dağlarında ağaç kovuğunda bulduğunu ifade eden Topaça, "Ağaç kovuklarında bulduğumuz arıları ve balını alırken ağaçlara zarar vermemeye dikkat ediyoruz. Bazen de arılar kendilerini güvene almak için yüksek kayalıkların kavuğuna da yuva yapıyorlar. Çoğu zaman kayaların kovuğundan da bal bulduğunu ifade eden Topaça, "Kaçan arıları Toroslar'ın zirvesinde yüksek kayalıkların deliğinde kolay kolay kimse bulamaz. Bu kayanın içinden bazen 5 kilo, bazen de 10 kilo bal çıkardım" dedi.

Topaca, doğal kovanlara ulaşmasının hikayesini şöyle anlattı:

"Her yıl Manavgat ilçesinin Gebece Mahallesi'nden Akseki'nin yaylalarına hayvanlarımı otlatmaya geliyorum. Arıların her yıl temmuz ağustos aylarında ilk uçuş zamanlarında arıların atıklarını takip ederek yuvalarına ulaşıyorum. Ayrıca sabah erken saatlerinde güneş ışığı ile yüksek tepelerden geçiş noktalarını takip ediyorum. Bunu bulmak oldukça zordur. Tehlikeli ve yorucudur. Bazen 6-7 kilometre yürüyerek doğal kovanı bulmayı başarıyorum. Sarp dağlara gidiyoruz. Toros Dağlarında bazen kuru ağaç kovuklarında, bazen sarp kayalarda buluyoruz. Bunların yerlerini işaretliyoruz. Daha sonra ise bal zamanı gelince balını alıyoruz. Yüksek kayalıklara ise yanımızda götürdüğümüz ağaçlardan iskele yapıp balyozla kayayı kırıyoruz. Arıların ballarını aldıktan sonra arıları bir kovana katıp getiriyorum. Onları da yeniden yetiştiriyorum. Arıların yaşamasını sağlıyorum. Yılda bazen 20 kilo bazen 40-50 kilo civarında bal buluyoruz. Bal tamamen organiktir. Yılda bu şekilde 10 civarında kovan buluyoruz. Bu tamamen bir şanstır. Bazen arıların yaptığı peteklerde bal olmuyor. Bu yıl ortalama 20 kilo civarında bal aldık. Bu organik balın kilosunu 450-500 liraya kadar satılıyor. Bunu bulmak oldukça zor. Bazen 6-7 kilometre yürüyerek arılara ulaşıyoruz. Sarp dağlara gidiyoruz. 2-3 saat yürüyoruz."

TAMAMEN DOĞAL

Topaca, arıların yaptığı balın tamamen doğal olduğunu, Toroslar'ın zirvesindeki kekik ve yüzlerce çeşit çiçekten alınan balın da ender bulunduğunu kaydetti. Bu balın müdavimleri olduğunu ve her yıl aynı müşterilerinin sezonu gelince bu balı beklediklerini, bilen kişilerin kendilerinden özellikle bu balı istediğini ifade eden Topaça, kovanda üretilmiş normal balın kilosunu 100-150 liradan satışa sunulurken bu balı 450-500 liradan sattıklarını bildirdi.

Yine Akseki'de amatör olarak küçük çaplı arıcılıkla uğraşan Mehmet Kara'nın diğer arıcılardan farklı bir uğraşı var. Kara, yılın belirli dönemlerinde su kenarlarını dolaşarak, çeşitli nedenlerle kovanlarından kaçmış arıları tespit ediyor. Suya gelen arıları bazen günlerce takip eden Kara, çoğu kez arıların doğal kovanlarını bulmayı başarıyor. Kovanlarda ortalama 10 kilo bal bulan Kara, tamamen doğal ortamda üretilmiş bu balı, ailesi ile birlikte tükettiklerini, ayrıca yakınlarına da verdiklerini söyledi.

Mehmet Kara, kovanlarından kaçan arıların dağda suya geldiğini anlatarak, suya yakın bir yerde şeker şerbeti yapıp arılara tattırdığını belirtti. Şerbeti tadan arıların uçtukları yönü takip ettiğini belirten Kara, bazen kilometrelerce yürüyerek doğal kovanı bulmayı başardığını söyledi.

Arıların izini bulmak için 4-5 kilometre yürüdüğünü ifade eden Kara, "Kaçan arıları Toroslar'ın zirvesinde yüksek kayalıkların deliğinde kolay kolay kimse bulamaz. Bulmuş olduğum arılarda bazen bal olmaz. Petek yapıp peteği tamamen doldurmadığı zaman da oluyor " dedi.

Kayadan balı aldıktan sonra arıları da kovana taşıdığını ifade eden Kara, kraliçe arıyı kovana aldıktan sonra diğer arıların da onu takip ettiğine değindi. En son kraliçe arıyı kovana yerleştirdiğini belirten Kara, "Arıları kovana katmak oldukça zor. Her yıl 10-15 kovanlık arı buluyorum. Bu işler çok zordur. Tehlikeli ve yorucudur. Arılar bizleri sokuyor. Ben alışkın olduğum için bu mesleği severek yapıyorum." diye konuştu.

Kara, arıların yaptığı balın tamamen doğal olduğunu, Toroslar'ın zirvesindeki kekik ve yüzlerce çeşit çiçekten alınan balın da ender bulunduğunu kaydetti.