İNŞAAT FRENE BASTI
Tarım sektörü son çeyrekteki yüzde 4 artışı ile ekonomik büyümeye 0.21 puanlık katkı yaptı. Üçüncü çeyrekte düşük kredi faizleriyle canlanan ve büyüme gösteren inşaat sektörü ise son çeyrekte, kredi faizlerindeki artışın etkisiyle yüzde 12.5 daraldı. İnşaat sektörü 2020'de ise yüzde 3.54 daraldı. Hizmet sektöründe ise yüzde 4.6'lık büyüme yakalandı. Son çeyrekteki bu büyüme ekonomiye 1.11 puanlık katkı sağladı.
BU YIL ÖNCELİK FİYAT İSTİKRARI
HAZİNE ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, Türkiye'nin sağlık krizinin damga vurduğu 2020'yi büyümeyle kapatan nadir ülkelerden biri olduğunu belirterek, "2021 yılında temel önceliğimiz fiyat istikrarının sağlanması. Enflasyonla mücadele politikalarımız daha kaliteli ve sürdürülebilir bir yatırım, üretim ve büyüme patikasının da önünü açacak" dedi.
VATANDAŞ TÜKETMEYİ SÜRDÜRDÜ
VATANDAŞIN tüketimi yılın son çeyreğinde yüzde 8.2 arttı ve ekonomiye 4.71 puanlık katkı yaptı. Yüzde 5.9'luk büyümenin yüzde 80'i vatandaşın tüketim harcamalarından kaynaklandı. Özellikle otomobil gibi dayanıklı tüketim mallarına yönelik talep yılın son çeyreğinde de hız kesmeden devam etti. Vatandaşın tüketimi yılın tamamında yüzde 3.2 büyüdü. Devletin tüketim harcamalarındaki artış da büyümeyi pozitif etkiledi. Yüzde 6.6 büyüyen devletin tüketimi ekonomiye 1 puanlık katkı sağladı.
İŞTE TÜRKİYE'Yİ ÖNE ÇIKARAN TEDBİRLER
Kamu bankaları önceliğinde normalleşme destekleri
Kısa çalışma ödeneği, sigorta prim teşviği benzeri destekler
Sosyal Koruma Kalkanı ile oluşturulan güvence sistemi
Turizm, otomotiv, beyaz eşya gibi sektörlere sağlanan vergi ve kredi teşvikleri
Vergi ödemelerinin ertelenmesi
Kapalı iş yerlerine sağlanan nakdi yardımlar
"ALBAYRAK'I BUGÜN KONUŞUN"
Sabah Gazetesi yazarı Özlem Doğaner, büyüme rakamlarına ilişkin çarpıcı bir yazı kaleme aldı.
Doğaner'in yazısı şöyle:
2020 yılı Türkiye ekonomisinin her türlü krize karşı sağlamlığını test ettiği yıllardan biri oldu. Öyle bir kriz ki bir metre ilerisini göremediğiniz sisli ve taşlı bir yolda otomobilinizi bir yere çarpmadan, durdurmadan aydınlığa çıkarmak gibi... Sokakların boşaldığı, sınırların kapandığı, sanayinin durduğu, bırakın turizmi dünyanın evden çıkamadığı bir yıl... Yani öyle ezbere konuşabileceğiniz, kitapta örneklerini bulabileceğiniz bir yıl değil. İşte Türkiye ekonomisinin bu yıla ilişkin bir nevi karnesini aldık.
Türkiye ekonomisi sadece salgın değil aynı zamanda saldırılara, kur manipülasyonlarına, ABD ve AB'den yaptırım söylemlerine hatta örtülü yaptırımlarına rağmen bu yılı büyümeyle kapatan birkaç ülkeden biri oldu. Dünyanın en büyük ekonomisi ABD'nin %3.5, AB'nin lokomotifi Almanya'nın %4.8, İngiltere'nin 200 yılı aşkındır en kötü performansıyla %9.9 daraldığı yıl.
Tüm dünya küçülürken Türkiye nasıl büyüdü? Kısıtlamaların zamanlaması, kapsamı, kısıtlamalar sırasında zarar gören reel sektöre verilen destekler, istihdamı koruyucu önlemler sadece ekonomik değil toplum psikolojisi açısından da oldukça önemliydi.
Bir de buna kamu bankaları öncülüğünde konut ve otomotivde kredi faizlerinin düşürülmesi eklendi. Vatandaş, gayrimenkulden beyaz eşyaya, mobilyadan ev tekstiline yaptığı alışverişle ekonomiye güvenini gösterdi. Sadece konutta 1.5 milyonun üstünde satışla tarihi rekor kırıldı.
Bankacılık sektörünün zarara uğrayacağının iddia edildiği yıl finans ve sigorta faaliyetlerinin katma değeri %21.4 oranında arttı.
Türkiye, turizm gelirlerindeki yaklaşık 23 milyar dolarlık kayba rağmen tedavinin ücretsiz olmasını bir yük olarak görmedi.
Hasta olan herkesin kapısına kadar ilacı götürüldü. Ne yatırımlar durdu ne de üretim...
Verilen kredilerin yatırım değil sadece tüketime, dövize, altına gittiğini iddia edenlere yanıtsa makine ve teçhizat yatırımları kaleminden görülebilir.
Makine yatırımlarında yılın 4. çeyreğinde 38 çeyreğin en hızlı artışı yaşandı, %38.7'lik büyüme yakalandı. Bu bir anlamda önümüzdeki dönemin büyümesinin de harcı olarak görülebilir. Elbette böylesi bir yılda sıkıntılar yaşandı, bazı sektörler derinden sarsıldı. Zaten biz de normal şartlar altında bu rakamları beğenmezdik. Ama bu yıl gemiyi limana getirebilmekti esas olan.
Yani Türkiye, böylesi zor bir yıla ve bazı kesimlerin tüm ısrarlı haykırışlarına rağmen IMF'ye giden 81 ülkeden biri olmadı.
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN