'PİYASALARA MEYDAN OKUMAK DEĞİLDİR'
Diğer taraftan, pozitif reel faizin optimal seviyede olmasının da bir zorunluluk olduğunu vurgulayan Canikli, şunları ifade etti:
"Optimal seviyenin altında kalan reel faiz oranı dolarizasyon akışını durdurmaz. Optimal seviyenin üzerinde belirlenen reel faiz ise ekonomi için büyük maliyetler ortaya çıkarır. Üretim, ihracat, istihdam hedeflerini olumsuz yönde etkiler. Finans kuruluşlarının aktif kalitesini bozar. Optimal reel faiz seviyesi için yol gösterici faktörlerden bir tanesi beklentilerdir, piyasa beklentisidir.
Piyasa beklentisi pozitif reel faizin sınırını belirler. Piyasa beklentisinin üzerine çıkılması ekonomiye yük getirir, enflasyon beklentisini yukarıya taşır. Ekonomideki fiyatlamalar da yükselen enflasyon beklentisine göre realize olur. Bu durum Merkez Bankasının temel hedefi olan fiyat istikrarının sağlanmasını da zorlaştırır. Hükümetin, optimal pozitif reel faiz seviyesinin belirlenmesinde para politikası araçlarını rasyonel kullanmadığını ve bu nedenle de ekonomiye büyük bir mali yük getirdiğini düşündüğü Merkez Bankası Başkanını değiştirmesi piyasalara meydan okumak değildir. Sadece ekonominin kaynaklarının ve para politikası araçlarının verimli ve etkili kullanılması gerektiği hassasiyetini yansıtır."
'PİYASA KURALLARININ UYGULANMASI KIRMIZI ÇİZGİ'
Canikli, Türkiye ekonomisinin 19 yıldır piyasa kurallarını hiç taviz vermeden uyguladığını, iç ve dış şokların yoğunlaştığı dönemlerde dahi sermaye hareketlerinin liberalizasyonunu sağladığını vurgulayarak, "Türkiye ekonomisi için piyasa ekonomisi kurallarının kararlılıkla uygulanması altının çizilmesi gereken bir kredibilite kaynağı olmuştur. Bundan sonra da piyasa kurallarının ve sermaye hareketlerindeki liberalizasyonun kararlılıkla uygulanması kırmızı çizgiler olmaya devam edecektir" ifadelerini kullandı.