Türkiye'de son yıllarda çirkin bir muhalefet etme alışkanlığı türedi. Sandıkla yenemediği rakibini yalanlarla vatandaşın gözünden düşürme çabası. Bunu yaparken vatanmış devletmiş, milletmiş ,bağımsızlıkmış, milli manevi değerlermiş… Hiçbirini önemsemiyorlar.
Sistem şöyle işliyor…
Önce yalanı at ortaya, nasıl olsa buna inanan bir kitlen var, onlar sayesinde yalan yayılmaya başlar. İnsan doğası da olumsuzu daha önce satın aldığı için yayılma hızlanır… Bu yalan anında çürütülse de geri dönülmez, yalanda ısrar edilir… Çöpten aşıya, pandemi yardımlarından palet fabrikasına, Kanal İstanbul'dan enflasyon rakamlarına, rezervlerden şehir hastanelerine… Onlarca çarpıtma, yalan, algı çabası… Hepsinin cevabını hem gazetelerden hem TV programlarında defalarca verdik… Vermeye de devam edeceğiz…
Bu yalan siyasetinin en çok kullandığı alanların başında ekonomi geliyor. Çünkü insanların cebini ilgilendiren, geçim derdini kurcalayan bu alan işlerine geliyor. Burada yalan, çarpıtma daha kolay yapılıyor çünkü herkes her veriye anında ulaşamıyor. Ortaya at bir rakam, doğrusu açıklanıncaya kadar o yalan yayılsın… Sonra çık TV'ye ya da gazete köşenden 'mış' lı 'miş'li bir hikayeyi gerçekmiş gibi anlat algıyı oluştur… İnanan körü körüne yayan bir kitleleri de olduğu için ne kadar saçma da olsa yalanı söylemekten çekinmiyorlar…
Dedik ya bunlara her yerde rastlamak mümkün. O yüzden bu algıcı ya da sahte ekonomistleri anlamak için ortak özelliklerinden oluşan bir rehber hazırladık… Çünkü bunların çok fazla ortak özelliği bulunuyor.
*Çoğunlukla dolardan başka argümanları yoktur: Bu tiplerin yazılarına sohbetlerine bakarsanız konuları hep dolardır. Ancak doların hep yükseldiğinden bahsetmek hoşlarına gider. Arada tahminlerde de bulunurlar ama hiçbir tahminleri doğru çıkmaz. Hep 'battık bittik' edebiyatı yaparlar ama hiçbir sorun için bir çözüm önerileri de bulunmaz.