Asya'dan Afrika'ya, Balkanlardan Kafkaslara kadar uzanan zorlu coğrafyalarda milli menfaatleri doğrultusunda bayrak dalgalandırıyor ve el attığı alanlarda somut sonuçlar elde ediyor...
İşte bu "Büyük Türkiye" fotoğrafının gölgelenmemesi için "ince ayar gerektiren" konulara daha fazla odaklanmak gerekiyor. Yani, "ekonomide mikro önlemlerin" önemi giderek artıyor.
Neden?
Çünkü Türkiye, pandemi şokunun olumsuz etkilerini artık üzerinden atıyor. "Makro ekonomik dengelenmeyi" başarıyor. Büyüme dinamikleri, cari fazla eğilimi, ihracat trendi, güven endeksleri bunun sevindirici işaretlerini veriyor.
Lakin...
Sonbaharla birlikte hareketlenecek sektörlerdeki (eğitim, kırtasiye, ulaşım, giyim, ayakkabı) birikimli sorunlara yakından eğilme ve bilhassa fiyat artışlarına dönüşebilecek gerekçeleri ortadan kaldırma zorunluluğu da karşımıza çıkıyor.
Benzeri durum, imalat sanayindeki tedarik zinciriyle de yakından ilgili. Pandemi şartlarında üretimini kısan veya yurtdışından hammadde teminini erteleyen bir dizi sektörde konjonktürel tıkanıklıklar gözleniyor. Yeni siparişler ve yeni üretimler ister istemez "yenilenen fiyatlar!" üzerinden şekilleniyor. Haliyle zincirleme etki ile her bir üretici veya esnaf, artırılmış maliyetleri nihai kullanıcıya kadar yansıtıyor. Arada fırsatçılar da sahne alıyor.
Özetle...
Kredi piyasası ve iç tüketim talebi nispi dengesini bulmakta iken nokta dokunuş gereken reel ekonomi alanları, olumlu ve olumsuz sinyalleri aynı anda verebiliyor. Bir yandan üretim artışı ve canlılık yaşanırken, diğer yandan fiyat artışı tablosu da karşımıza çıkabiliyor.
Özünde, mikro bazda yaklaşım ve reçete gerektiren, sezonla doğrudan bağlantılı sektörlere odaklanılması, "enflasyon-faiz sarmalının kırılması" bakımından da hassasiyet arz ediyor.
Demem o ki..."