İSTANBUL İÇİN KATILIM FİNANS TARAFINDA CİDDİ BİR İLGİ VAR
Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanı Prof. Dr. Göksel Aşan, katılım finans konusunda bazı iş birlikleri peşinde olduklarını belirterek, "İstanbul için katılım finans tarafında ciddi bir ilgi var. Orada birtakım düzenlemeler gerçekleştireceğiz." dedi.
Aşan, Finansın Geleceği Zirvesi kapsamında yaptığı "İstanbul Finans Şehri'ne Doğru" başlıklı konuşmada, küresel ekonomide yaşanan gelişmelere değinerek, ileride Çin'in birinci, Hindistan'ın da ikinci en çok gelişen ekonomi olacağını söyledi.
Yatırımların batıdan doğuya, Asya'ya kaymasına işaret eden Aşan, küresel finansın ağırlık merkezinin de yavaş yavaş buraya doğru kaydığını, Türkiye'nin, burada yakalayabileceği fırsatları değerlendirmesi gerektiğini kaydetti.
Aşan, İstanbul'un coğrafi açıdan çok büyük bir avantajı bulunduğunu aktararak, "Hep söylüyoruz ama gerçekten 4 saatlik uçuşla neredeyse 2 milyarlık alana ulaşıyoruz. Bu avantajı kullanmak lazım, bugüne kadar yeterince kullanamadık. Bunun için birçok sebep söylenebilir ancak bundan sonra da kullanamayacağımız manasına gelmiyor." diye konuştu.
İstanbul Uluslararası Finans Merkezi'nin (İFM) tek bir merkezde toplanmasının nedenlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Aşan, trendin bu anlayışa doğru gittiğini, böyle bir mekana ihtiyaç olduğunu, bütün hizmetlerin tek bir yerden alınabileceğini bildirdi.
Aşan, "Bu bir inşaat projesi değil, önemli olan içini doldurmak. Bütün çabamız buranın içerisinin olabilecek en yüksek kalitede doldurulması için..." ifadelerini kullandı.
Finans merkezi için başlattıkları strateji çalışmalarına değinen Aşan, mevzuat çalışmalarının tamamlandığını, kanun çalışmasının gelecek dönemde Meclis'ten çıkacağını, sonrasında da yönetmeliğin geleceğini söyledi.
"BU COĞRAFYANIN AVANTAJINI KULLANALIM İSTİYORUZ"
Prof. Dr. Göksel Aşan, İstanbul Uluslararası Finans Merkezi'nde iki alanın üzerinde durduklarını, bunlardan birincisinin "katılım finans" olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu coğrafyanın avantajını kullanalım istiyoruz. Fakat orada da şunu gördük ki bu katılım finans tarafında bizim buraya yabancı yatırımcıları, bankaları çekebilmek için iyi bir altyapıya ihtiyacımız var. Zaten bu konu ekonomi reform programında da dikkatinizi çekmiştir. Yasa çalışması devam ediyor Orada iyi bir altyapı oluşturacağız. Bunu oluşturabilirsek devamının biraz daha kolay geleceğini düşünüyorum. Birkaç iş birliği peşindeyiz. Malezya tabii önemli bizim açımızdan ama orada Malezya'nın birtakım kendi öncelikleri var, bizim kendi önceliklerimiz var. Körfez çok hevesli ama işte onların geleceği altyapı bizim tam istediğimiz altyapı mıdır? Bunlara bakılıyor. Ancak şunu söyleyeyim; İstanbul için katılım finans tarafında ciddi bir ilgi var. Orada birtakım düzenlemeler gerçekleştireceğiz."
"İFM TAHKİM MERKEZİ KURULUŞ ÇALIŞMALARI BAŞLADI"
Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanı Aşan, üzerinde durdukları ikinci alanın fintech (finansal teknolojiler) olduğunu aktararak, "Bu konuya çok kafa yoruyoruz. Bu konuda herkesin bir beklentisi var. Yönetmelik beklentisi, kanun beklentisi, mevzuata dair beklentiler var. O alanda çalışmalarımız devam ediyor." şeklinde konuştu.
Bu konuda hazırlıkları süren strateji belgesinin yıl sonuna yetişeceğini bildiren Aşan, Katılım Finans Strateji Belgesi'nin de tamamlanmak üzere olduğunu söyledi.
İFM Tahkim Merkezi'nin kuruluş çalışmalarının başladığını, merkeze geçilirken burasının da hayata geçeceğini aktaran Aşan, finans mahkemelerinin de hayata geçmeye başladığını, hakimler için bu konuda özel bir çalışma hazırlayacaklarını kaydetti.
Aşan, "Tahkim merkezini mümkün olduğunca bağımsız bir pozisyona getirmemiz lazım. O yüzden belki ayrı bir yere koyarız." dedi.
'BANKACILIK SEKTÖRÜNDE OYUN DEĞİŞİYOR'
Zirve kapsamında düzenlenen ve moderatörlüğünü A Para Haber Müdürü Serdar Kuter'in yaptığı Dijital Bankacılık Paneli'nde sektörün geleceği konuşulurken, sektörde oyunun yeniden kurulacağına dikkat çekildi. Veriyi iyi kullanan şirketlerin gelecek dönemde öne çıkacağını kaydeden Halkbank Bilgi Teknolojileri Genel Müdür Yardımcısı Olcay Atlıoğlu, "2022 yılında bizi çok önemli gelişmeler bekliyor. Sadece dijitalden hizmet veren bankaların faaliyete geçmesi, açık bankacılık önergesinin netleşmesi ile birlikte bankacılık sektörü çok önemli bir oyun değişimine gidecek" diye konuştu.
Vakıfbank Genel Müdür Yardımcısı Ferkan Merdan, gündemlerinde açık bankacılık ve platform bankacılığı olduğunu kaydetti. Merdan, şöyle devam etti:
"Dijital bankacılık tarafında da mevzuatı yakından takip ediyoruz. Buralarda da kendimize ince ayarlar yaparak bu regülasyonlarla yeni rakiplerle aynı sektör üzerinde koşmayı hedefliyoruz."
DenizBank Dijital Kuşak Bankacılığı ve Deniz Akvaryum İnovasyon & Girişimcilik Merkezi Grup Müdürü ve NEOHUB Genel Müdürü Gürhan Çam, pandemi süresince sektörün paniğe kapılmadığına dikkat çekerek, Türk bankacılık sektörünün dünyaya ilham olduğunu belirtti. Çam, gelecek yıllardaki değişime dair "Şubeyi tamamen kapatacağım gibi bir yaklaşım bana doğru gelmiyor. Ortak ATM'ler gibi ortak şubeleri de yeni dönemde görebiliriz" değerlendirmesini yaptı.
ŞİRKETLERİ HALKA ARZA DAVET EDİYORUZ
Borsa İstanbul AŞ Genel Müdürü Korkmaz Ergun, bu sene 38 şirketin halka arzını gerçekleştirdiklerini belirterek, "Bu halka arzlarla şirketlerimize 16,3 milyar TL'lik kaynak aktardık. Yıl sonuna kadar bu rakamların daha da yükselmesini bekliyoruz." dedi.
Ergun, Finansın Geleceği Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, finansın geleceğinin Borsa'da olduğu bilinciyle şirketleri ve yatırımcıları, sermaye piyasalarının sunduğu imkanlardan daha fazla faydalandırmaya çalıştıklarını, bunun da sorumluluklarını artırdığını, bu sorumluluğu, tüm paydaşlarıyla iş birliği içinde yerine getireceklerini söyledi.
Bir yandan halka arzları arttırarak şirketlere daha fazla kaynak aktarmaya çalıştıklarını, diğer yandan yabancı yatırımcılarla kurumsal iletişimi güçlendirmek istediklerini ifade eden Ergun, ayrıca sundukları finansal hizmet ve ürünleri arttırdıklarını kaydetti.
"GURURLA SÖYLEYEBİLİRİM Kİ DÜNYANIN EN LİKİT BORSASIYIZ"
Korkmaz Ergun, Borsa'ya gelme potansiyeli olan yabancı yatırımcılar ile kurumsal iletişimi güçlendirmek için çalıştıklarını, uluslararası kuruluşlarda aktif olarak görev aldıklarını söyledi.
Dünya Borsalar Federasyonu'nun tüm alt çalışma komitelerinde görev alanları bulunduğunu, diğer dünya borsaları ile birlikte çalıştıklarını anlatan Ergun, İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesindeki Borsalar Forumu'nun genel sekretaryasını yürüttüklerini de bildirdi.
Ergun, devamla şunları kaydetti:
"İslam ülkeleri ile birlikte ortak projeler gerçekleştiriyoruz. Borsa'ya gelme potansiyeli olan yabancı yatırımcılar ile kurumsal iletişimimizi güçlendirmek istiyoruz, destek olmaya çalışıyoruz. Ayrıca, sunduğumuz finansal hizmetler ve ürünleri, piyasalarımızın derinliğini arttırma amacıyla çeşitlendiriyoruz. Gururla söyleyebilirim ki dünyanın en likit borsasıyız. Borsa İstanbul piyasaları, uçtan uca tek bir platform üzerinde, entegre bir şekilde faaliyet göstermektedir. Teknolojik altyapımız, yani BISTECH; hız ve erişilebilirlik açısından dünyanın en önde gelen sistemlerinden biridir. Geçmişe göre, 10 kat hızlı emir iletimi ve 4 kat fazla emir kapasitemiz mevcuttur.
Yatırımcıların hızlı ve güvenli piyasaya erişimini sağlayacak şekilde veri merkezinin genişletildiği, farklı ihtiyaçlara göre alternatif erişim imkanları sunan ve uluslararası standartlarda hizmet veren bir borsayız. Tüm dünyayı etkileyen salgın sürecinde Borsa İstanbul olarak tüm hizmetleri kesintisiz bir şekilde sunmaya devam ettik. Sektör olarak çok ciddi bir sınavdan geçtik, değişen koşullara hızlı bir şekilde ayak uydurmayı başardık, yatırımcı sayımızda ciddi bir yükseliş oldu. Yatırımcıların finansal okuryazarlığını artırmayı ve bilinçli yatırımcı olmalarını sağlamayı hedefliyoruz."
Ergun, yatırımcı tercihleri, teknoloji ve diğer trendlerin, finans dünyasında mevcut iş modellerinde değişiklikler getirdiğine işaret ederek, arz tarafında, şirketlerin sermaye piyasasında finansman sağlamasını kolaylaştıran, talep tarafında ise yatırımcı tabanını sağlıklı bir şekilde genişleten adımlar atmaya devam edeceklerini söyledi.
REKORA İMZA ATILMIŞTI
Borsa İstanbul'da 2021'de halka açılan şirket sayısında tarihi rekora imza atıldı. Hisse senedi piyasasında bu yıl şu ana kadar 38 şirket halka açıldı. Böylece 1 yıl içerisinde halka açılan en yüksek şirket sayısına ulaşıldı.
SEKTÖRÜMÜZE OLAN GÜVEN DEVAM ETMEKTEDİR
Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Başkanı Alpaslan Çakar, yurt dışı finansmanın yüzde 100 civarında yenilendiğini belirterek, "Türk bankacılık sektörünün borçlanma kabiliyetinde bir sorun bulunmamakta ve sektörümüze olan güven devam etmektedir." dedi.
Finansın Geleceği Zirvesi'nde konuşan Çakar, geçen yıl salgınla birlikte küresel ekonomide başlayan ve etkileri devam eden olumsuzluklara değinerek, salgının getirdiği bu ani duruşun hemen hemen tüm sektörlerin iş planlarını, nakit akışlarını ve ticaretini bozduğunu söyledi.
Kamu harcamalarını artıran genişleyici maliye politikası ile istihdamı koruyan ve işletmeleri ayakta tutan destek mekanizmaları geliştirildiğini aktaran Çakar, bu süreçte ihracata teşvik edici önlemler getirildiğini, para politikasının ekonominin toparlanmasına destek sağlamaya yönelik uygulandığını, piyasalara verilen likiditenin artırıldığını ve fonlama maliyetinin düşürüldüğünü anlattı.
Çakar, Türkiye'de de şokun yönetilmesinde ve destekleyici politikaların uygulanmasında hızlı ve kapsamlı bir yaklaşım gösterildiğini ifade ederek, üretimin ve tedarik zincirinin kesintiye uğramaması, istihdamın korunması ve finansal sistemin sağlıklı işleyişinin sürdürülmesine yönelik alınan kararlardan, bankaların önemli bir rol üstlenerek yaptığı çalışmalardan bahsetti.
Türk bankacılık sektörünün bilanço büyüklüğünün temmuzda 6,7 trilyon liraya ulaştığını aktaran Çakar, bilançonun milli gelire oranının yüzde 114, kredilerin milli gelire oranının ise yüzde 65 düzeyinde olduğunu bildirdi.
"BANKACILIK SEKTÖRÜNÜN KREDİ HACMİ 3,9 TRİLYON LİRAYI AŞTI"
Alpaslan Çakar, kredilerin ağustos itibarıyla 3,9 trilyon lirayı aştığını belirterek, "Kamunun finansmanı için sağlanan kaynaklar da dahil edildiğinde ekonomiye doğrudan sağlanan kaynakların bilanço içindeki payı yüzde 75'e ulaşmaktadır. Kredilerin yüzde 54'ü kurumsal, yüzde 23'ü KOBİ ve yüzde 23'ü bireysel kredilerdir. Krediler, müşteri ve sektör bazında dengeli bir dağılım göstermektedir." diye konuştu.
Nakdi ticari krediler içerisinde sektörlerin payına değinen Çakar, imalatın yüzde 27, ticaretin yüzde 17, inşaatın yüzde 11 ve enerjinin yüzde 9 civarında olduğunu söyledi.
Çakar, "Kredi riski makul bir düzeyde olup düşüş eğilimindedir. Ağustos itibarıyla tahsili gecikmiş alacak oranı yüzde 3,8'dir. Bu oran ticari kredilerde yüzde 4,3, bireysel kredilerde ise yüzde 2,2'dir. Yeniden yapılandırılan veya yeni bir itfa planına bağlanan krediler haziranda 246 milyar lira olmuştur. Bankacılık sektörü, kredi riskleri için ihtiyatlı bir tutum içindedir. Tahsili gecikmiş alacakların yüzde 77'si oranında özel karşılık, ikinci grup kredilerin yüzde 20'i oranında genel karşılık ayrılmıştır." diye konuştu.
Büyük bölümü dış finansmandan oluşan mevduat dışı kaynakların, bilançonun yüzde 23'ü civarında olduğunu aktaran Çakar, "Yurt dışı finansman yüzde 100 civarında yenilenmekte olup Türk bankacılık sektörünün borçlanma kabiliyetinde bir sorun bulunmamakta ve sektörümüze olan güven devam etmektedir." dedi.
"GELECEĞE DAHA OLUMLU BAKIYORUZ"
TBB Yönetim Kurulu Başkanı Çakar, Türkiye ekonomisinin ve bankacılık sektörünün, yakın dönemde farklı nedenlerden kaynaklanan şokların yönetilmesinde başarılı bir performans gösterdiğini ve büyümenin sürdürülebildiğini söyledi.
Gelecek dönemde öngörülen büyümenin finansmanı için ne kadar kredi büyümesi gerektiğini tahmin edebildiklerini aktaran Çakar, sermaye yeterliliğinin sürdürülmesi için öz kaynakların kredi artışını dengeleyecek düzeyde artırılması gerektiğini kaydetti.
Ekonomideki fırsatlara ve risklere değinen Çakar, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Geleceğe daha olumlu bakıyoruz. Zorluklar olsa da ekonomik faaliyeti sınırlandıran birçok faktörün etkisi azalmaktadır. Küresel ekonomi yeniden büyüme eğilimine girdi. Ticaret hacmi artmaktadır. Salgınla mücadelede önemli bir mesafe alındı. Bölgesel ilişkiler daha ılımlı gelişiyor. Ekonomi politikasının önceliği; piyasalarda istikrarın tesis edilmesi, öngörülebilirliğin arttırılması, beklentilerin iyileştirilmesi yönündedir."
Çakar, Orta Vadeli Program'da makro dengelerin sağlıklı olarak kurulması ve büyümenin desteklenmesine verilen öneme işaret ederek, "Bu çerçevede beklentimiz; büyümenin sürdürülmesi, kamunun borçlanma ihtiyacının düşürülmesi ve özel sektöre daha fazla kaynak bırakılması, enflasyon üzerindeki baskının hafiflemesi, büyümeye katkıda iç ve dış talep dengesinin kurulması, cari dengenin finanse edilebilir düzeyde tutulması şeklindedir." dedi.
"DÖVİZ GELİRLERİNİN ARTMASINI BEKLİYORUZ"
Alpaslan Çakar, bu yaklaşımla banka kredilerine olan talebin makul düzeyde artmasını, TL tasarruf mevduatı talebinin daha güçlü olmasını ve TL kredileri desteklemesini öngördüklerini kaydetti.
Çakar, "Turizm başta olmak üzere döviz gelirlerinin artmasını, küresel büyümenin dış talep yoluyla ekonomik faaliyete olumlu katkı vermesini bekliyoruz. Finansal sektörün büyümesi ve piyasaların çeşitlendirilmesi büyümeye olumlu katkı verecektir." diye konuştu.
Bankacılık sektörünün sağlıklı bir yapıda olduğunu, krediler yoluyla üretimi, yatırımı, ihracat ve istihdamı destekleyecek gücünün bulunduğunu aktaran Çakar, "Ekonomi yönetimi ve ilgili kurumlarımızla güçlü iletişim ve yakın eş güdüm halinde, paydaşlarımızla yapıcı iş birliği yaklaşımı içinde ülkemize hizmet etmenin gayreti içinde olacağız." dedi.
'TEKNOLOJİYİ KULLANAN BANKALAR BİR ADIM ÖNDE OLUR'
Vakıfbank Genel Müdürü Abdi Serdar Üstünsalih, finansın geleceğinin dijitalleşme ve teknolojide olduğunu vurgulayarak, koronavirüs salgını sonrasında dijital teknolojilerin kullanımının zorunlu hale geldiğini vurguladı. Türkiye'deki regülasyonlar sayesinde uzaktan müşteri edinme uygulamasının başladığını anlatan Üstünsalih, şöyle devam etti:
"Uzaktan müşteri edinmede bugün Vakıfbank'ın 50 bin tane hiç şubeye gelmeyen, şubeyi görmeyen müşterisi var ve bugün Vakıfbank'ın ürünlerini kullanıyorlar. Türkiye'de 52 tane konvansiyonel banka var. Ürünlerine baktığınızda hemen hemen hepsinin aynı olduğunu görürsünüz. Burada, teknolojiyi kullanan, teknolojik ürün yaratan bankaların bir adım önde olduğu net olarak görülüyor. Bugün Türkiye'nin net faiz marjlarındaki daralmayı herkes biliyor. Net faiz marjlarındaki daralma teknolojiye ve dijitale yöneltiyor. Teknolojiyi kullanmazsanız tarihin tozlu sayfalarında kaybolursunuz diyemiyorum, artık tozlu sayfalar da kalmadı. Arşivler de dijital."
'EKONOMİYE 1.2 TRİLYON TL'LİK DESTEK'
Gelecekte kamu bankacılığının önem kazanacağını ve pandeminin bunu gösterdiğini aktaran Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, bugün Türkiye'de sektörün ilk 3 bankasının kamu bankalarından oluştuğunu söyledi. Pandemi sürecinde KOBİ'lerin ve esnafın finansa erişimde kamu bankalarının öne çıktığını aktaran Arslan, "Yılda 200 milyar TL'ye yaklaşan KOBİ kredi büyüklüğü ile KOBİ bankacılığında sektörde yüzde 22'lik pay almış durumdayız. Yani Türkiye'deki 5 KOBİ'den bir tanesi finansal desteğini Halkbank'tan almakta. KOBİ bankacılığına gelecekte daha fazla destek verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Son 1.5 yıldır pandeminin zor koşulları altında faaliyet gösteriyoruz. Son 1.5 yılda banka olarak 2,2 milyon adet müşterimize 100 milyar TL üzerinde destek sağladık ve yaklaşık 40 milyar TL'ye yakın finansal büyüklüğü yeniden yapılandırmak sureti ile ekonomideki ve finansal sektördeki sürdürülebilirliğe katkı sağladık. Halkbank olarak son 4 yılda 1,2 trilyon TL kredi vererek ekonomimize destek olduk" dedi.
UZUN VADELİ KAYNAKLARI UYGUN VADE İLE SAĞLAYACAK POTANSİYELİMİZ VAR
Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Başkanı Atilla Benli, "Ülkemizin özellikle altyapı yatırımları için ihtiyaç duyduğu uzun vadeli kaynakları uygun vade ile sağlayacak potansiyelimiz var." dedi.
Benli, Finansın Geleceği Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, TSB olarak finans sektörünün gücüne güç katacak potansiyellerini, Türkiye ekonomisine katma değer sağlama hedefleri doğrultusunda ortaya koymaya ve birlikte güçlü bir gelecek tasarlamaya hazır olduklarını belirtti.
Sektöre genel olarak bakıldığında dikkatlerini çeken ilk şeyin yatırımcı ilgisinin devam etmesi olduğuna işaret eden Benli, bugün itibarıyla aktif şirket sayısının 65 olduğunu bildirdi. Benli, son 3 yıla bakıldığında 8 yeni şirket kurulduğunu, birleşme ve satın almaların devam ettiğini bildirdi.
Türkiye'de sigorta sektörünün, 2020 yılında aktif toplamını 300 milyar TL sınırının üzerine taşımayı başardığını ifade eden Benli, şunları kaydetti:
"2 yıl üst üste yüzde 30'un üzerinde büyüyen sektörde yine son 2 yılda bu ortalamanın üzerinde büyüyen kanal, hayat ve emeklilik branşı oldu. Bu dönemde sigorta şirketleri yüzde 24, hayat ve emeklilik şirketleri yüzde 33, reasürans şirketleri ise yüzde 39 büyüdü. Prim üretimine baktığımızda 2020 yılını 82,6 milyar TL ile kapattık. 2021 yılı ağustos ayı itibarıyla 62,4 milyar TL prim üretimi gerçekleştirdik. Bu da geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 17,1'lik bir artış anlamına geliyor. BES'te toplam katılımcı sayısı 13 milyona, toplam fon büyüklüğü de 190,1 milyar TL'ye ulaştı. Sektörümüzde tazminat miktarı her geçen gün artıyor. 2020 yılında üstlenilen tazminat yüzde 11,3 artışla 44 milyar TL'ye ulaştı."
BES ve OKS fonlarının ortalama getirilerine bakıldığında TÜFE'nin üzerinde bir getiri sağladığını vurgulayan Benli, "Emeklilik Gözetim Merkezi (EGM) verilerine göre, BES ve OKS'de son 10 yıllık ortalamada TÜFE'nin 14,4 puan, 5 yıllık ortalamada 30,6 puan ve 2020 yılında 9,1 puan üstünde bir getiri sağlandığı görülmektedir. Sözleşme başına ortalama fon büyüklüğü de 19 bin TL'nin üzerine çıktı." dedi.
Benli, Türkiye'de sigorta penetrasyonunun düşük olduğunu ve ülkenin bu konuda hak etmediği bir noktada bulunduğunu belirterek, burada önemli bir potansiyel olduğunu gördüklerini dile getirdi.
Sektörün Türkiye'nin uzun vadeli kaynak ihtiyacının karşılanmasında önemli roller üstlenebileceğini aktaran Benli, "Ülkemizin politika belgelerinde de banka dışı finans sektörünün geliştirilmesi hedefleri bulunuyor ve burada sigorta sektörüne büyük görevler düşüyor. Birlik olarak biz de adımlarımızı; fırsatları doğru değerlendirme hedefiyle, kamu otoritesi ve sektörümüz arasındaki etkin iletişim ve sinerjiyi güçlendirecek projelerle atıyoruz." diye konuştu.
Benli, Türkiye'nin özellikle altyapı yatırımları için ihtiyaç duyduğu uzun vadeli kaynakları uygun vade ile sağlayacak potansiyellerinin bulunduğunu söyledi.
Kovid-19 salgını ile birlikte risk algısının yükselmesi ve kişilerde sağlık bilincinin artması sebebiyle başta tamamlayıcı sağlık sigortası olmak üzere sağlık sigortalısı sayısında önemli artış yaşandığını kaydeden Benli, "Uzaktan çalışma modelleri siber saldırı risklerini beraberinde getirdiğinden siber sigortalarda artış bekliyoruz." dedi.
"ARAÇ VE YEDEK PARÇA MALİYET ARTIŞLARI OTO SİGORTALARINDA MALİYETLERİ ARTIRDI"
Atilla Benli, oto sigortalarına bakıldığında, salgının başında kaza frekansının düştüğünü ancak normalleşmeyle beraber hasarlarda artış meydana geldiğini, yeni araç ve yedek parça tedarik sürecindeki küresel aksamaların fiyatları yükselttiğini söyledi.
Benli, parça tedarik sürecindeki aksaklığın onarım sürelerini ve ikame araç talebini artırdığını, araç ve yedek parça maliyet artışlarının da oto sigortalarında maliyetleri yükselttiğini kaydetti.
Benli, son dönemde yaşanan doğal afetlerin sigortacılık sektörünün Türkiye'de kritik öneme sahip olduğunu gösterdiğini vurguladı.
Sigortacılık sektörü olarak güçlü hedefleri bulunduğunu aktaran Benli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Oto sigortaları tarafında kişi temelli poliçe sistemine geçiş, telematik kullanımı ile sürüş davranışlarının takibi, doğrudan tazmin sisteminin iyileştirilmesi, trafik ve kasko sigortalarında bütünleşik kasko ürünlerinin sunulması hedeflerimiz arasında yer alıyor. Sağlık sigortalarında teletıp altyapılarının hayata geçirilmesi için düzenlemelerin yapılması, sağlık sigortaları için vergi teşviki dahil teşvik sisteminin geliştirilmesi, kamu hastaneleriyle tamamlayıcı ve özel sağlık sigortalarıyla entegrasyonu ve e-nabız doğrulama yapısı kurulması hedeflerimiz arasında yer alıyor. Teminat mektubu ile kefalet senedi, işlevleri açısından benzer nitelikte ürünlerdir. Bu ürünlere ilişkin farklı mevzuatlardaki farklı düzenlemelerin yeknesak hale getirilerek banka ve sigorta sektörü arasında haksız rekabet ortamının giderilmesini hedefliyoruz.
Kefalet senetlerinin e-imza ile düzenlenmesinin sağlanması için gerekli mevzuat değişikliğinin hayata geçirilmesi gerekmekte. Aksi durumda sigorta şirketlerinin sistemin dışında kalması söz konusu olabilecektir. Menkul kıymetleştirme işlemlerinde sektöre risk analizi ve hizmetlerinin sağlanması için bankalar ve diğer paydaşlar ortaklığında Finansal Sigortalar Risk Merkezi (FSRM) şirketi kurularak merkezi veri sistemi aracılığıyla sigorta risk analizleri gerçekleştirilmelidir. Sigorta şirketlerinin de kefalet sigortası ürününü nakdi kredi olarak sunması planlanmakta olup bu kapsamda, sigorta şirketlerinin ve bankaların paylaşımlı risk modeli ile ilerlemesi önerilmektedir. Bu sayede bankaların sermayesinin ciddi oranda rahatlayacağı öngörülmektedir."
BES'İN GELİŞTİRİLMESİ İÇİN HEDEFLER
TSB Başkanı Benli, Bireysel Emeklilik Sistemi'nin geliştirilmesi için şu önerilerde bulundu:
"18 yaş altına düzenlenen sözleşmelerde devlet katkısı hak edişlerinde değişiklik ve erken emeklilik imkanlarının sağlanması, 18 yaş altında sisteme girenlere birikimlerini eğitim için kullanabilmesi, bütünleşik paket ile BES birikimlerinin artırılması, BES birikimlerinin farklı yatırım araçlarına yönlendirilmesi, emeklilik şirketlerinin yatırım danışmanlığı yapabilmesi, BES birikimlerinin acil nakit ihtiyaçlarında teminat gösterilerek uygun maliyetli kredi imkanı sağlanması."
Kredi bağlantısız hayat ürünleri pazarının geliştirilmesi gerektiğini belirten Benli, "Türk Ticaret Kanunu'nda değişiklik; hayat sigortaları branşında birikimli hayat sigortası ürünleri, prim iadeli gibi ürünlerin yaygınlaştırılmasını sağlamak için bazı kanuni düzenlemelerin revize edilmesi, düzenlemelerin hayat sigortaları tekniğine uygun olarak değiştirilmesi ve risk ürünleri dışındaki hayat sigortalarının da geliştirilmesi için vergi teşviklerinde değişiklik yapılmasını arzu ediyoruz." dedi.
GÜÇLÜ SPONSOR DESTEĞİ
Finansın Geleceği Zirvesi Ziraat Bankası, Halkbank, Vakıf Yatırım, Turkish Airlines, Papara ana sponsorluğunda gerçekleştirildi. Borsa İstanbul, Finansal Kurumlar Birliği, İstanbul Airport, Koza Altın, Kuzey Marmara Otoyolu, Türkiye Sigortalar Birliği'nin yan sponsor olarak katıldığı Zirve'nin destek sponsorları ise Deniz Bank, Emlak Katılım, Fuzul, MedicalPark, Phillip Capital, Quick, Tarsim, TSPB ve Vakıf Katılım oldu.