SORU: KKM'nin Hazineye ve Merkez Bankasına maliyeti eleştirilere konu oluyor. Bu kapsamda ne kadarlık bütçe ayrıldı?
NEBATİ: Bu sorunuza yanıt verirken KKM'yi tasarladığımız ve devreye aldığımız dönemdeki ekonomik konjonktürü tekrar hatırlamak yerinde olacaktır. Biz bu enstrümanı, başta finansal istikrarımızı tehdit eder boyuta yükselen döviz kuru oynaklıkları olmak üzere, küresel ekonomide artan belirsizlik ortamı ve salgın sonrası dönemde arz kısıtlarının körüklediği maliyet enflasyonu gibi ekonomimizi tehdit eden birçok faktörün etkili olduğu zorlu bir dönemde uygulamaya aldık. Tüm dünya yükselen enflasyon, faiz ve kur kısır döngüsü neticesinde hızla resesyona doğru sürüklenirken bu uygulamanın da katkısıyla ekonomik açmazın ötesine geçerek enflasyonla mücadelemizi istihdamı artırarak insan odaklı bir yaklaşımla sürdürüyoruz. Bu sene 91,6 milyar lira destek ödemesi gerçekleştirilen KKM'nin maliyetini şeffaflıkla paylaşmaya devam ediyoruz. Sınırlı maliyetine kıyasla öngörülebilirliğin artmasına ve enflasyonda düşüş eğiliminin hızlanmasına destek olan KKM'nin maliyetinin ilerleyen dönemde de sınırlı kalacağını öngörüyoruz.
SORU: Düşük faiz, yüksek büyüme ve yatırım, düşük cari açığı hedefleyen Türkiye Ekonomi Modeli, bir bakıma sizin Bakanlığınız ile anılacak. Sizce çark işliyor mu, etkileri görülmeye başlandı mı?
NEBATİ: Türkiye Ekonomi Modeli'miz çerçevesinde enflasyonla mücadelede, üretim kapasitesinin azalması ve istihdam kayıplarının artması gibi risklerin ekonomimiz açısından tehdit oluşturmasına fırsat vermeksizin kalıcı fiyat istikrarını tesis etmeye yönelik politikaları tercih ettik. Faiz artışları olsaydı, yatırımlar ertelenecek, istihdam daralacak, üretim azalacak ve ülkemizin potansiyeli topyekun sınırlanmış olacaktı. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla ülkemizi büyütecek modelimiz kapsamında ihracatımızın katma değerini ve üretimin bilgi, teknoloji ve inovasyon ağırlığını artıracak yatırımlara hız kesmeden devam ediyor ve istihdamı artıran üretim faaliyetlerini destekliyoruz. Son dönemde model kapsamında uyguladığımız politikaların olumlu sonuçlarını almaya başladık. Kasım ayında enflasyonda tepe noktayı geçerek, düşüş eğilimine girdiğimizi görüyoruz. Bu düşüşte uluslararası emtia fiyatlarındaki gerileme ve küresel koşullardaki sınırlı iyileşme elbette etkili oldu fakat bu gerilemede, proaktif bir yaklaşımla hayata geçirdiğimiz tedbirlerin, model kapsamında uygulamaya aldığımız KKM'nin ve atılan diğer adımlarla Türk liramızda sağladığımız istikrarlı duruşun etkisi çok açık biçimde görülebilmektedir.
Modelin olumlu etkilerini sadece enflasyondaki düşüş trendinin başlamasıyla değil, büyüme verilerinde de görüyoruz. Makine ve teçhizat yatırımlarımız son 12 çeyrektir kesintisiz büyüyor. Toplam 31 milyonu aşan istihdam rakamımız da yine tarihi yüksek seviyelerde. İhracatımız her ay yeni bir rekor kırarken ülkemizin dünya ticaret hacmi içindeki payı yüzde 1'i aştı. Sanayi ve turizm gibi döviz getirici üretken sektörlerimiz Cumhuriyet tarihimizde hiç olmadığı kadar güçlendi. Turizm sektörümüzün dünya turizminden aldığı pay tarihi yüksek seviyelerde seyrediyor. Önümüzdeki dönemde modelimizin katkısıyla "Türkiye Yüzyılı" vizyonumuza yakışır şekilde ülkemizi önde gelen küresel finans, sanayi ve ticaret merkezlerinden biri haline getireceğiz.
SORU: Dünyadaki konjonktür enerji fiyatlarını artırdı, bu da küresel çapta enflasyonu ve cari açığı tetikledi. Türkiye'de enflasyon artışı baz etkisiyle hız kesmeye başladı, önümüzdeki günlerde fiyat artışlarının seyri nasıl olacak?
NEBATİ: Küresel tedarik zincirindeki aksamalar, başta petrol ve doğal gaz fiyatları olmak üzere emtia fiyatlarında görülen yüksek artışlar ve Rusya-Ukrayna Savaşı tüm dünya ekonomilerini olumsuz etkiliyor. Türkiye Ekonomi Modeli'nin odağında yatırım, istihdam, üretim ve ihracat yer alıyor. Nitelikli ve sürdürülebilir büyümenin devam etmesiyle cari açık ve enflasyon sorununu kalıcı olarak ardımızda bırakmayı hedefliyoruz. Üretimimizi ve ihracatımızı desteklemek için selektif kredi politikası uyguluyoruz. Bu politikalar sonucunda ihracatımız tarihi zirvelerde seyrederken kasım itibarıyla yıllıklandırılmış olarak 253,5 milyar dolara ulaştı. Cari açığımız ekim ayında yıllık 43,5 milyar dolar olarak gerçekleşse de enerji ve altın hariç cari fazlamız 49 milyar dolara yükseldi. Yüksek büyüme rakamlarımıza rağmen enerji ve altın hariç cari fazlanın geldiği nokta, Türkiye Ekonomi Modeli'nin başarısını net bir şekilde teyit eder niteliktedir.
Salgın sonrasında enflasyon tüm gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeleri olumsuz etkilemiş ve tarihi zirvelere ulaşmıştır. Ülkemizde enflasyonun temel belirleyicilerinden biri döviz kuru. Geçtiğimiz yıl döviz kurunda piyasa gerçekleriyle uyuşmayan artışlar görülmüştür. KKM öncesinde ekonomimiz hakkında felaket senaryoları yazılırken KKM'nin de katkısıyla sağlanan istikrarla birlikte tüm görünüm değişti. Kurlarda seyrin istikrar kazanmasıyla enflasyonun daha da hızlanmasının önüne geçtik, hatta düşüş trendine girmesini sağladık. Döviz kurundaki oynaklığın azalması, emtia fiyatlarının normalleşmesi ve Türk lirasına güvenin artmasıyla birlikte önümüzdeki dönemde enflasyonda ciddi düşüşlerin yaşanacağından kimsenin kuşkusu olmasın.
SORU: Göreve başladığınızdan bu yana birçok uluslararası temaslarda bulundunuz. Türkiye Ekonomi Modeli uluslararası yatırımcılardan destek görüyor mu?
NEBATİ: Göreve gelmemi müteakip, gerek ikili görüşmeler gerek IMF-Dünya Bankası, G20 ve OECD toplantıları gibi çok taraflı platformlar vesilesiyle çok sayıda mevkidaşım ve uluslararası yatırımcı, iş adamı, fon yöneticisiyle görüşmelerim oldu. Bu görüşmelerde küresel salgın sonrası dönemde ortaya çıkacak ekonomik fırsatları en iyi şekilde değerlendirebilmek ve ülkemizin cari açık sorununu kalıcı bir şekilde sona erdirmek amacıyla ortaya koyduğumuz yatırım, istihdam, üretim ve ihracata dayalı Türkiye Ekonomi Modeli'mizi muhataplarıma etraflıca aktardım. Modelimiz, Türkiye'nin iktisadi yapısını ve dinamiklerini bütünüyle dikkate alan bir model. Bu model, güçlü ekonomik temelleri, gelişmiş altyapısı, eğitimli ve genç insan kaynağıyla vatandaşlarımızı "Türkiye Yüzyılı"nda daha ileri bir refah düzeyine ulaştırma hedefine odaklanmıştır. Muhataplarımıza, Türkiye'ye güvenen ve yatırım yapanların bizimle birlikte kazanacaklarını anlattık. Aldığımız geri dönüşler çok olumlu. Ülkemize ve modelimize güven artarak devam ediyor. Önümüzdeki yıl, modelimizin çıktıları ekonomimizin her alanında daha görünür ve hissedilir hale gelecek ve yabancı heyetlerle temaslarımızda Türkiye Ekonomi Modeli'nin sonuçlarını aktarmaya devam edeceğiz.