Maher Holding Sigorta Grubu Başkanı Ahmet Yaşar, "Sigortalanabilir risklerdeki sigortalanmayan kısım, sigorta koruma açığı şeklinde tanımlanabilir. Türkiye'de her doğal felaketin ardından sigortalanabilir varlıklar açısından ciddi bir koruma açığı olduğuna bir kez daha tanık oluyoruz" dedi. Geçen yılki Kahramanmaraş depremlerinin de bu konuda acı bir örnek olduğunu söyleyen Yaşar, şöyle konuştu: "Yaklaşık 106 milyar dolar ekonomik hasar yaşanırken, bu rakamın sadece yaklaşık 6 milyar dolarlık kısmı sigorta tarafından karşılandı. Burada çıkan koruma açığı yaklaşık yüzde 95 olarak gerçekleşti. Gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde 70'lerde, bizde yüzde 90'lar seviyesinde. Olası Marmara depreminde sınai risklerde koruma açığının yüzde 90'larda, konutlarda ise yüzde 75'lerde olması bekleniyor. Öte yandan, koruma açığını yalnızca sigortalanabilirlik kriteri açısından değil, sunulan sigorta kapsamının içeriğinde olabilecek eksikliklerin yaratabileceği riskler açısından da değerlendirmek gerekmekte. Sigorta farkındalığını ve bu bilinci artırmaya yönelik daha kapsamlı çalışmalar gerçekleştirilmeli."
BİLİNÇ ARTIRILMALI
Maher Holding Sigorta Grubu olarak, bu bilinci toplum geneline yaymak adına yayınları ve etkinlikleriyle farkındalığı artırmaya çalıştıklarını aktaran Yaşar, "Özellikle Corpus Sigorta'da riske özel çözümler ile terzi işi sigortacılık yapıyoruz. Diğer yandan ürün geliştirme alanında, ihtiyaçlara özel, geniş kapsamlı sigorta ürünleri sunmaya odaklanıyoruz. Ayrıca sektörün gelişimi ve çözümler üretme çabalarına tam destek veriyor, Quick Sigorta'da dijitalleşme ve inovasyon yatırımlarımızla sigortaya erişimi kolaylaştırarak kullanıcı dostu platformlarla sigorta işlemlerini hızlandırıyoruz" şeklinde konuştu.
TARIMI DA ETKİLİYOR
Deprem ve selin, ülkemizdeki en büyük katastrofik risklerin başında geldiğini belirten Yaşar, "Marmara, Ege ve Doğu Anadolu gibi aktif deprem kuşaklarında sigortalanma oranı düşüktür. Genel araştırmalar, ülkemizdeki koruma açığının yüzde 90 seviyelerinde olduğunu göstermektedir. Kahramanmaraş depremlerinde ise bu oran yüzde 95 olarak gerçekleşmiştir. Aynı şekilde Karadeniz Bölgesi, en çok sel riski taşıyan alanlardan biri ancak bu bölgedeki sigorta oranları da yüzde 45 seviyelerinde. Örneğin, bir sel felaketinde hasar gören evlerin ve iş yerlerinin çoğu sigortalı olmadığı için kayıplar büyük oranda bireyler veya devlet tarafından karşılanmak zorunda kalıyor. Sel başta olmak üzere dolu, fırtına vb. afetlerin doğrudan etkilediği alanların başında tarım geliyor elbette. Çiftçilerin önemli bir bölümü ya yetersiz sigortalı ya da hiç sigortalanmamış durumda" ifadelerini kullandı.