Yerli otomobil konusunu, Türkiye'nin dışarıya bağımlığını azaltmak için "göbek bağını kesme"ye benzeten Bakan Çağlayan, şunları kaydetti:
"Türkiye bunu yapabilecek güce, akla, sermayeye sahiptir. Yan sanayimizle iftihar ediyorum. Yan sanayimiz bir otomobilin yüzde 85'ini yapabilecek yetkinliği, güce ve imkana sahiptir. Türkiye, otomobilini, uçağını, helikopterini de üretecek. Yerli otomobilden kastımız adının Ahmet, Mehmet olması değildir. İstiyorum ki nasıl Hyundai denildiğinde Güney Kore, Toyota denildiğinde Japonya akla geliyorsa, Türkiye'nin otomobil markası olduğunda Türkiye akla gelsin."
"İÇİNİZDE 'BABAYİĞİT' VARSA GELİN ÖZEL TEŞVİK KONUŞALIM"
Çağlayan, hükümet olarak yerli otomobil yapılması konusunda sonuna kadar kararlı olduklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Bunu burada ilk defa açıklıyorum; içinizde bir 'babayiğit' varsa, içinizde 'ben yerli otomobili yapacağım, çağrıya uyuyorum' diyen varsa, yerli ya da yabancı kim olursa olsun gelin kardeşim sizlerle özel teşvik konuşmaya hazırız. Gelin oturup beraber tartışalım. Şunu çok iyi bilmenizi istiyorum; devlet olarak böyle bir yatırım için de adeta 'sessiz hisse' denilen bir anlamla bir 'altın hisse' ile devlet olarak yatırım yapacak özel sektörümüzün yanında olmayı aklımıza koyduğumu bilmenizi istiyorum. Daha ne istiyorsunuz."
"ABD'DE HİÇBİR KONTROLE TABİİ TUTULMADIK"
Türkiye'nin son 10 yılda ekonomi, siyaset ve demokratik hayatında değişim gösteren bir ülke olduğunu anımsatarak, Türkiye'nin son yıllarda dünyadaki tüm rakiplerinden pozitif ayrışarak, küresel krizden başarıyla çıkan, krizi fırsata çeviren, krizden dersler çıkaran ve yeni bir yol haritası belirleyen bir ülke olduğunu kaydetti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve beraberindeki heyetin ABD'ye yaptığı ziyareti hatırlatan Çağlayan, şunları anlattı:
"ABD'ye ben de gittim. ABD'ye çeşitli vasıflarımla yıllardır çokca ziyaret gerçekleştirdim. 11 yıl önce dönemin Başbakanı Bülent Ecevit ile beraber 23,5 milyar dolar IMF'e borcu olan, 1 milyar dolar borç almasa memurunun maaşını ödeyemeyecek bir Türkiye olarak Amerika'ya seyahatte bulunmuştum. 11 yıl önce New York'tan Washington'a geçmek için havaalanına giden 4 veya 5 otobüs dolusu iş adamının yolunun kesildiği, Amerikan polislerinin adeta bir suçlu arar gibi herbirimizi tek tek aradığını, polis köpekleriyle iş adamlarının koltuklarının, valizlerinin arandığı günü dün gibi hatırlıyorum. IMF'ten borç almayı bırakın, IMF'e borcunu sıfırlamış, IMF'te masa pozisyonunu değiştirmiş, 'sizin için ne yapabiliriz?' diyen bir Türkiye olarak Başbakanımızın liderliğinde, bugüne kadar hiçbir Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına gösterilmediği bir ilgi gösterildi."
Çağlayan, ABD'ye hiçbir şekilde kontrole tabii tutulmadan girip, kontrole tabii tutulmadan uçaklara binmelerinden memnuniyet duyulduğunu ifade ederek, "Olayın iki boyutunu da yaşamış bir insan olarak bunu ifade etmek isterim" dedi.
Uluslararası alanda saygın bir rol üstlenen Türkiye'nin bu noktaya kolay gelinmediğini belirten Çağlayan, "Türkiye'nin nereden nereye geldiğini, Türkiye algısının önemini göstermek için anlatıyorum" diye konuştu.