Paralel medyaya da önceden haber verilerek, Fidan'ın canlı yayında gözaltına alınması hedefleniyordu. Amaç Fidan'ı bir "şov"la gözaltına almaktı. Fidan'ın MİT'teki yeniden yapılanma ve istihbaratın tek çatı altında toplanması girişiminden rahatsız olan Paralel Yapı, KCK operasyonları bahanesiyle son kale olarak gördükleri MİT'i hedef aldı. MİT'in KCK ile işbirliği yaptığını iddia eden emniyetteki Paralel ekip, ayarladığı savcıyla 7 Şubat 2012 günü düğmeye bastı. Dönemin özel yetkili savcısı Sadrettin Sarıkaya, 7 Şubat akşamı MİT'in Yenimahalle'deki karargâhını telefonla arayarak Müsteşar Fidan'ı ifadeye çağırdığını söyledi. Savcı Sarıkaya, Fidan'la birlikte 2 yakın çalışma arkadaşını ve eski Müsteşar Emre Taner ile emekli Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş'i de KCK soruşturması kapsamında ifadeye davet etti.
SİNSİ PLAN...
İddia, MİT'in KCK'yı yönettiği ve görev sınırlarının dışına çıkarak terör eylemlerinin yönlendiricisi olduğu gibi anormal bir teze dayanıyordu. Savcının hazırladığı dosyaya göre, 5 MİT mensubu, PKK-KCK terör örgütüne bilerek, isteyerek yardım etme ve soruşturmanın gizliliğini ihlal etmekle suçlanıyordu. MİT mensupları terör örgütünün kuruluşundan çözüm sürecine kadar geniş bir yelpazede birçok konuda ayrı ayrı suçlanıyordu. Kanlı bir sürecin sonlandırılması için yapılan ve kamuoyunun desteklediği çözüm sürecini başlatan görüşmeler, Paralel Yapı tarafından terör örgütüne yardım olarak gösterilmeye çalışılıyordu.
ERDOĞAN'IN DURUŞU
Savcının ifade talebi, MİT Kanunu'na aykırı olmasına rağmen ısrarla uygulanmak istendi. Hatta MİT görevlilerine ifadeye gelmezlerse, kolluk gücü marifetiyle zorla savcılığa getirilecekleri tebliğ edildi. Tam anlamıyla devlet krizine dönüşen olay o günlerde Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kararlı duruşuyla çözüldü. Erdoğan şubat ayı başında planladığı 2'nci ameliyatını erteleyerek, MİT krizini bizzat yönetti. Hakan Fidan'a ifadeye gitmemesi talimatını verdi. Daha sonra yine Erdoğan'ın talimatıyla hummalı bir çalışma yürütülerek MİT Müsteşarı ve personelinin ifadeye çağrılması için Başbakan'dan özel izin alınması gereken yasal düzenleme yapıldı.
PEŞİNİ BIRAKMADILAR
Paralel polisler ile birlikte çalıştıkları savcı Sarıkaya ise Fidan ve diğer MİT görevlilerinin peşini bırakmaya niyetli değildi. Yasa değiştirilinceye kadar Fidan'ı gözaltına almak istiyorlardı. Bu yüzden 10 Şubat'ta özel emir çıkarıldı. Polis, MİT İstanbul Bölge Başkanlığı ile Emre Taner ve Afet Güneş'in konutlarına gitmiş ancak MİT erken davranıp bu isimleri güvenli evlere taşıdığı için amacına ulaşamamıştı. Fidan için ise Paralel Yapı özel bir plan yaptı. Fidan o gün MİT'in özel uçağıyla Ankara'dan İstanbul'a gidecekti. Paralel Yapı bu gizli seyahatin bilgilerini elde etmiş ve Yenimahalle'deki MİT karargâhından Esenboğa Havalimanı'na uzanan güzergâha, tam donanımlı 200 Özel Harekât mensubu ve terör ekibi yerleştirmişti. Önceden Paralel medyaya da haber verilerek, Fidan'ın canlı yayında gözaltına alınması planlanmıştı. Fidan gözaltına alınırken Paralel Yapı adeta "şov" yapacak, hükümete gözdağı verirken aynı zamanda MİT'i ele geçirme planına da ulaşmış olacaktı.
Kaynak: Sabah Gazetesi