Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TVNET'te Referandum Özel Yayını'nda, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar:
Ben mitinglerden geldim oralarda yağmura rağmen muhteşem katılım vardı. Böyle bir katılımla bütünleşmek adeta finish diyebileceğimiz bir noktada ben halkımızın bu işi ne denli benimsediğini göstermesi bakımından önemli olduğunu düşünüyorum. Ben meydanların diline önem veririm, dün Erzurum'da aynı şekilde meydanlar patlarcasına, yollar, balkonlar patlarcasına her yerde bizimle kucaklaşmak isteyen halkımız vardı. Bir gün önce Şanlıurfa'daydım, Şanlıurfa hakkaten muhteşemdi. Şanlıurfa adeta miting alanına akın etmişti, bunları görünce toplumumuzun bir karar noktasına geldiğini görüyorum. Bazı sorularıma aldığım cevaplarla da artık işi benimsemiş gibi duruyor milletimiz.
"'EVET'TE ÇOK CİDDİ BİR TIRMANMA VAR"
Ben artık kararsızların kaldığını düşünmüyorum. O da artık siyasi partilerinde aradıklarını bulamamış olduklarından dolayı olduğunu düşünüyorum. Evette ciddi bir tırmanma söz konusu, hayırı da burada inişte olduğunu görüyoruz. Bir milletvekili seçimi olsa bazı şeyleri açıklamakta fayda olur ama referandum öncesi böyle bir durumu açıklamak doğru olmaz. Araştırmacı şirketlerin açıklaması daha doğru olur ki şirketler de şuan evetin önde gittiğini belirtiyorlar. Kamuoyu araştırmalarına da bakınca artık 'evet'te çok çok ciddi bir tırmanma söz konusu. 'Hayır'la ilgili bir inişin burada olduğunu görüyoruz. Evet'e olan ilgi alaka gayet iyi bir noktada. Bildiğim inandığım şey, şu anda gördüğüm ve bizimde bu konuda müşterek hareket ettiğimiz bazı araştırmacı şirketler evetin çok çok iyi bir konumda olduğudur.
"KILIÇDAROĞLU'NUN KORUMALARI DARBECİLERLE GÖRÜŞME YAPTI"
İşin kolayına gidiyor onlar. Yine bir televizyon kanalındaydı, 15 Temmuz darbe girişiminin olduğu gece kendisine arkadaşlar soruyor; O gece darbe girişiminde siz neredeydiniz? Diye. Dedi ki; Sayın Cumhurbaşkanı beni haberdar etse kendisini beklerdim. Çünkü daha önce bazı televizyon, radyo programlarında darbe olacak olursa tankların önüne ben çıkarım diyen kişi. O akşam ben 03:30'da Yeşilköy'e iniyorum. Bu arada on binlerce İstanbullu bizi karşıladı, açıklamalar yaptık bu arada da vekaleten 1. Ordu Komutanımızı Genelkurmay Başkanlığı'na atadık. Valilerimizle orada konuştuk daha sonra Enerji Bakanlarımızla görüşmeler yaptık. Arkadaşlar dedi ki; Buradan 11:15, 11:30 civarı VİP'den Kılıçdaroğlu ayrıldı. Bir ışıldaklı araçla, tabi o akşam bunu bilmiyorduk biz. Şİmdi baktık ki malum A Haber - ATV aynı şekilde Sabah grubu daha farklı görüntüleri yakalamışlar. Oradan yakaladıkları görüntülerle orada yanındaki korumaları darbe yapanlarla görüşme yapıyor. Bu çok manidar, sen o arada 12 dakika bir görüşme yapıyorsun. Bir açıklama da yapmış değil henüz, nedir? Kimle görüştün, neyi görüştün? Bunları toplum bilsin ama her hangi bir açıklama yok. Işıldaklı arabaya atlıyor ve gidiyor. Helikopterler geldi geçti, uçaklar geldi geçti biz ertesi gün öğlene kadar oradaydık. Darbe tamamen geri tepti ve duruma hakim olduk ondan sonra da süreci işlettik. Şimdi bir gerçek var, dürüst ol. Yalan konuşma, şimdi bu milli bir mesela ama buna rağmen hatırlayın ben 7 Ağustos'taki Yenikapı buluşmasına kendisini davet ettim ve icabet etmedi sonra öyle zannediyorum ki çok baskı yedi ve bu baskılar neticesinde Cuma günü geleceğine dair haber geldi.
"AK PARTİ VE MHP BERABER CHP VE HDP BERABER HAREKET ETTİ"
Buna kendisi cevap vermesi lazım, yeni anayasa meydanlarda verilen sözdü. Burada AK Parti ve MHP grupları bir ittifak tesis ettiler ve 339'la parlamentodan geçti. Gönül isterdi ki buna CHP'de katılsın. Şu anda referandumla değil parlamentodan çıkardı bu karar. Bu defa iki siyasi parti referandumdan yana hareket etti ikisi de işe muhalefet olarak hareket etti. Millet gereken cevabı veriyor ve Pazar günü son nokta konulacak.
"CHP ATATÜRK VE İNÖNÜ İÇİN TEK ADAM DEMİYOR"
Bir defa tek adamlık konusu, bu zat önce kendi partisinin geçmişini bilmiyor önce bunu öğrenmesi lazım. Şu anda bu sistemle tek adamlık diye bir şey gelmiyor. Bu sistemle, dünyada da uygulamaları olan aslında parlamentonun işlevini artıran, ortak aklın oluştuğu bir kadro hareketi devreye giriyor. Gazi Mustafa Kemal malum hem CHP'nin Genel Başkanı hem Cumhurbaşkanıydı. Ardından İnönü geldi, hem CHP'nin Genel Başkanı hem Cumhurbaşkanıydı. Bugüne kadar bunlar için hiç tek adam dedi mi? Yok, biz de böyle bir adım atmadık. Biz istifa ettik, öyle Cumhurbaşkanı olduk fakat tabii ben ilk defa halkın seçtiği bir Cumhurbaşkanı oldum. Gazi Mustafa Kemal nasıl partisinin Genel Başkanı olarak kalmış hem de Cumhurbaşkanı olduysa yine bu olacak. Dünyada örnekleri var, partisinin başkanlığını yapan var, aynı zamanda başkan olan var. Ama bunları kabul etmek işlerine gelmiyor, dersini iyi çalışmıyor. Biz bir defa tek adamlık anlayışını anlatırken yanlış anlatıyoruz. Ben iki örnek veriyorum bakın, tek adamlık var mı yok mu? Eğer başka bir yorumun varsa yap onu da öğrenelim. Başbakan bir partinin Genel Başkanı mı? Genel Başkanı, aynı zamanda Başbakanlık yapıyor mu? Yapıyor, orada neden tek adamlık olmuyor? Garibim daha böyle bir şeyi göremediği için ne nereye tekabül ediyor bilmiyor. Burada biz o yorulma meselesi dedik ya, bunlar işte insanı yoruyor. Bu mukayeseyi yapamıyorlar.
"CUMHURBAŞKANI'NIN BİR KERE MECLİS'İ FESHETMESİ YOK"
Cumhurbaşkanı'nın bir kere Meclis'i feshetmesi yok. Seçime götürme yetkisi var, böyle bir adım atıldığı zaman ortaya ne gelecek? Ortaya iki sandık gelecek hem milletvekili hem Cumhurbaşkanı sandığı ama bir Cumhurbaşkanı görevdeyken neden böyle bir seçime gitme yolunu denesin ki? Bu ancak fevkalade bir hal içindeyken yapılabilir. 5 yıl bir hedef, bunun ekonomiye, istikrar, güvene faydası var.
"CUMHURBAŞKANI'NIN YARGILANMASI KONUSU"
Şu anda Cumhurbaşkanı sadece ihanet-i vataniyyeden Yüce Divan'a gider. Fakat yeni dönemde, 2019 Kasım'ından sonra, tüm kişisel suçlarından ötürü parlamentodaki belli çoğunluklar sağlandığında Yüce Divan'a cumhurbaşkanı gider. Bu, parlamentonun ne denli güçlü bir denetim gücüne sahip olduğudur.
"KİŞİLERİ DEĞİL SİSTEMİ KONUŞUYORUZ"
Biz faniyiz. Bugün varız, yarın yokuz. Kaldı ki 2019'dan sonra ne olacağı veya 2019'a kadar elimizde böyle bir yaşam garantisi var mı Yok. Şimdi aslolan şudur; sistem. Biz kişileri konuşmuyoruz, biz sistemi konuşuyoruz. Eğer faniler üzerine siz bir ülkeyi bina etmeye kalkarsanız batarsınız. Onun için baki olan bir sistem oluşturalım, kalıcılığı olan bir sistem oluşturalım ve bu sistem, kim gelirse gelsin, Hasan, Ahmet, Mehmet neyse, nereye uyacak O sisteme uyacak ve o sistemle ülkeyi yönetecek ama şu anda tabii ki bizler insan olarak böyle bir durumu değerlendirirken, şuna bakmamız lazım. Tamam da bu tabudur, tabuları yıkmamız lazım. Eğer tabuları yıkmazsak, o zaman bunun bedelini ağır öderiz. Onun için Tayyip Erdoğan bir tabu değildir, Tayyip Erdoğan bir kuldur. Bunlar zannediyor ki bu koltuklara oturanlar buralardan hiç kalkmayacak. Samimi değiller, millete güvenmiyorlar, millete karşı saygısızlar. Eğer millete güvenirlerse, millet kimi getirirse oraya, buradan ne Tayyip Erdoğan'la çıkar. Biz bugün varız, yarın yokuz. Mesele bu ülkeyi yönetecek aktörleri yetiştirmektir.
"SEÇİLME YAŞININ 18'E DÜŞÜRÜLMESİ"
18 yaş olayı bunları ürkütüyor. Genç, dinamik bir parlamento... Bunlar olacak ve bu gençlere hakarettir, gençler asla böyle bir rüşvete ihtiyaçları yok. Seçme hakkını verirken seçilme hakkını neden vermiyorsun. 30'du, 25'e indirdik. Zor olan seçmektir, seçilmek değil. En zor olan iyiyle kötüyü ayırmaktır. Şimdi nasip oldu, seçme seçilme yaşı 18 olacak. Gençliğimiz inşallah parlamentomuza ayrı bir dinamizm katacak. Ecdadımız Fatih'in 21 yaşındaki fethini unutamayız. Böyle bir nesil inşallah yetişecek.
"YARGIDA YAPILACAK ATAMA SAYILARI"
2010 öncesinde HSYK'nın üye sayısı 7 asıl 5 yedekti. Cumhurbaşkanı 5 asıl, 5 yedek atardı. 2010 sonrasında 21 asıl, 7 yedek oldu üye sayısı. 4 tanesini Cumhurbaşkanı atıyordu, yargı 14 asıl, 7 yedek... 2017 sonrasında üye sayısı 21'den 13'e düşüyor. TBMM bugüne kadar hiç atamazken şimdi 7 tane üye atıyor. Cumhurbaşkanı yine 4 üye atıyor. Kuvvetler ayrılığı prensibiyle ilgili de herhangi bir müdahale söz konusu değil. AYM'nin 2010 sonrası 17'ye çıktı üye sayısı fakat şimdi 15'e düşüyor. 2 askeri üye emeklilik süresi dolunca onlar ayrılacaklar. TBMM burada 3 üye seçiyordu gene 3 üye seçecek. Cumhurbaşkanı ise 14 atıyordu şimdi ise 12 atayacak. Nasıl oluyor da kuvvetler ayrılığı birbirine giriyor? Başka ülkelerde nüfusa oranladığınızda olay çok çok farklı, biz de ise çok çok farklı bir tablo var.
"KARARNAME YETKİSİ"
Şu anda Cumhurbaşkanı hakkında anayasa maddesi olan bir konuda herhangi bir kararname çıkaramaz. Yasal düzenleme olan bir konuda da yine çıkaramaz. Bunların dışında boşluk var. Bazı alanlarda sıkıntılar olabilir. Orada Cumhurbaşkanı bir kararnameyle atamalar gibi düzenlemeler yapabilir. Siz muhtarlıkları kaldıramazsınız, kararnameyle böyle bir yetkiniz yok. O makamlar yasalarla oluşturulmuş. Cumhurbaşkanı muhtarlık kapatamaz, adam lokantaya kadar indi. Göreve geldiğimizde 36 bakanlığı 25'e indirdik. Bugüne kadar üniter yapı üzerinde olumsuz bir açıklamamız olmadı. Şu anda değişiklik yapılan konu yeni bir yönetim sisteminin gelmesidir.
ÜNİTER YAPIDAN TAVİZ YOK
Bugüne kadar üniter yapı üzerinde olumsuz bir açıklamalarının olmadığını ifade eden Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal'ın "Anayasa değişikliğinin üniter yapıdan federasyona geçişin ilk aşaması olduğu" iddialarının sorulması üzerine, "Onlar zaten al birini vur öbürüne, birbirlerinden farkı yok." dedi.
"14 yıllık yönetimimizde PKK terör örgütüyle bu konuda verdiğimiz mücadele, üniter yapının en güzel örneğidir. Onlar, bizim Güneydoğu, Doğu illerimizde üniter yapıyı sıkıntıya düşürecek açıklamalar yaptığı zaman onların karşısında aslanlar gibi dikilen biz olduk. Bayrağımıza yönelik bir şey olduğu zaman aslanlar gibi onların karşısında dikilen biz olduk. CHP, Hakkari'ye gitti, miting yaptı, bir tane Türk bayrağını o mitingde gösteremedi. Onların çünkü oradaki güç kaynağı HDP'ydi. Onları arkalarına aldılar, onlarla beraber orada miting yaptılar. Bu konuyla ilgili olarak danışmanımın bir açıklaması olmuş, almışlar onu çarpıtmışlar, ki danışmanım sonra değişik şekilde onu düzeltmeye yönelik açıklamalar yaptı. Ben ne diyorum, sen ona bak. Böyle bir şey yok, benden duydunuz mu? Yok. Bir defa 'Rejimle ilgili kim herhangi bir olaya giderse karşısında ilk defa ben dururum' dedim. 1923'te rejim meselesi bu ülkenin bitmiştir. Ondan sonraki süreç sadece yönetim sistemleri meselesidir, şu anda da değişiklik yapılan konu, bir yeni yönetim sisteminin gelmesidir."
"CUMHURBAŞKANI'NA YARDIMCISI VEKALET EDECEK"
Cumhurbaşkanı'nın herhangi bir yere gitmesi veya belli bir süre oradan ayrı kalmasında tabiki yanındaki yardımcılarından bir tanesini görevlendirecektir, o vekalet edecektir. Bunun da suistimalini yapıyorlar. Diyorlar ki Meclis Başkanı yapsın.
"GÜNEYDOĞU ÇEKİM ALANI OLACAK"
Terör örgütleri çukurlar, hendekler açmak suretiyle, bütün o evlerin içlerine girmek suretiyle benim Güneydoğu'daki Kürt kardeşlerime hayatı zindan ettiler. Hükümet ciddi anlamda burada bir çalışmanın içerisinde. TOKİ müşterek bir çalışmayı yürütüyor. Kısa bir zaman içerisinde Güneydoğu çok daha çekici olacak, güzel bir çekim alanı haline gelecek. Güneydoğu turizmde çekim alanı olacak.
"SANDIK GÜVENLİĞİ"
Şu anda İçişleri Bakanlığımız çok ciddi tedbirler oluşturuyor. Bu tedbirlerle beraber sandık emniyetini almış olacaklar.
"KANDİL, İMRALI, FETÖ HAYIR DİYOR"
Elebaşlarından ölenler çok oldu. Kandil hayır diyor, İmrali hayır diyor, Pensilvanya'da FETÖ hayır diyor. Biz hayır diyenleri de anlayışla karşılarız o ayrı mesele, benim vatandaşım da kim bize hayır dedirtmek istiyor bunu da kendisine soracaktır. Vatandaşlarımız 'Ben bunlarla yürümem' diyecektir. Bu asla ipotek koymak değildir, zaten benim vatandaşım iradesini bu yönde şekillendirecektir diye düşünüyorum. Bu milletin bütünlüğe, kardeşliğe ihtiyacı var.
"EVET ÇIKARSA TÜRKİYE PRANGALARI ATACAK"
14 sene, 15 sene bizde bu sistemle ülkeyi yönettik ama Allahtandır ki hep tek başımıza iktidarda olduğumuz için şuan 3 kat gelirleri artırdık. 2013 itibariyle IMF'ye olan borcumuzu bitirdik, MB'nin döviz rezervi şuan 107 milyar dolara kadar çıkardık. Bir ara başbakanlığım döneminde 136 milyar dolara kadar çıktı ama bu olumsuz gelişmeler sonrası düştü ama yeniden çıkaracağız. Benim halkım ekonomi ile ilgili olarak sıçrama olarak 16 Nisan'ı görmesi lazım, Pazar günü bu ülkede sandıklardan evet çıkarsa ekonomide ciddi bir sıçrama olacaktır. Bizim hedefimiz 2023'te 25 bin dolara ulaşmak kişi başına milli gelirde. Biz biraz mütevazi davranıp 22 bin dolar diyoruz. Sistem noktasında da bu sisteme parlamento içindeki partiler zaten evet dese sıkıntı olmayacaktı. CHP ve diğeri buna yaklaşmadı, sizde sistemnizi ortaya koyun onu da götürelim millete teklifi yaptık, yeter ki birlik olsun dedik ama ona da yanaşmadılar. Pazar günü bu ülkede hakikaten sandıklardan 'evet' çıkarsa ekonomide çok ciddi bir sıçrama olacaktır. Niye? Türkiye'nin artık bileklerindeki prangalar koparıp atılacaktır.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, PUTİN İLE GÖRÜŞMESİNİN DETAYLARINI ANLATTI
Suriye'deki son gelişmelerden sonra burada Türkiye-Rusya-ABD ne gibi birlikte çalışmalar yapabiliriz, bunları görüştük. İdlib'deki kimyasal silahla saldırının üzerinde durduk. Müşterek çalışmalarımızı bundan sonraki süreçte de devam ettirebileceğimizi, aynı zamanda kimyasal silahlarla mücadele noktasında Türkiye'de bir ekip var, çalışma yürütüyor. Ekip burada ve başkanlığını bir Türk'ün yaptığı soruşturma grubuyla her türlü desteği vermeye hazırız. Geri duramayız, elimizde bazı ciddi belgeler var, bunları da paylaşmaya hazırız dedik. Bu konuyla ilgili Genelkurmay Başkanlarımız görüşmelerini sürdürüyorlar. İkili ilişkilerimizde charter seferlerimizle ilgili dedikodular bizi rahatsız etti.
"HEM KİMYASAL HEM DE KONVANSİYONEL SİLAHLARA KARŞI MÜCADELE EDİLMELİ"
Sadece kimyasal silahlarla mücadeleden yana değilim, ona karşı olacağız ama onunla ilgili yasak maddesi var diye ona karşı olalım. Kimyasal silahla Suriye'de kaç kişi öldü, konvansiyonel silahlarla kaç kişi öldü? İkisinin de üzerine gideceğiz. Kimyasal silaha karşı mücadele edelim, konvansiyonel serbest. Böyle saçmalık olmaz.
"TRUMP İLE YARIN GÖRÜŞEBİLİRİZ"
Trump ile yarın bir görüşmemiz olabilir. Suriye'de bir çalışma da yapmamız lazım, ben kimyasal silahlarla mücadeleden yana değil bu olayın sadece bir boyutu. Ölenler sadece kimyasal silahla ölmüyor ki! Kimyasal silahla bugün Suriye'de kaç kişi öldü, diğer şekillerle kaç kişi öldü. Onun da üzerine gideceğiz, kimyasal silahlara karşı mücadeleyi verelim ama diğer türlü susalım böyle bir şey olmaz.
"RAKKA VE MÜNBİÇ OPERASYONU İLE İLGİLİ SON DURUM"
Münbiç'te Rusya'nın insani yardım konusunda bir hareketlenmesi var ABD'nin orada bir çalışması var tabii rejim de bu işin içinde. Orada ÖSO ile biz de varız, biz de bu süreci devam ettireceğiz. Münbiç ile iş bitmiyor, asıl önemli olan DEAŞ'ın merkezi durumunda olan yer Rakka. Rakka'daki mücadelede bizim şuandaki kararlılığımız şudur, biz diyor ki; Gelin hedef DEAŞ ise birleşip beraber mücadele vereilim. Sen PYD, YPG ile bu işi yapacağım dersen biz yokuz. DEAŞ ne kadar terörist örgütse, YPG, PYD de o kadar terörist örgüttür. Aynı şeyi biz Rusya ile de paylaştık. Temenni ederim ki bu konuda bir fikir birliği olur ve Astana sürecini biz Rusya ile başlatmıştık buna İran da katılmıştı yeniden bu süreci diri tutabiliriz.
"ERDOĞAN'DAN AB'YE: BEKLEYECEK ZAMANIMIZ YOK"
16 Nisan Avrupa Birliği'ne bile cevap olacak. Almanya'da, Fransa'da yapılanlar ortada. Fransa'da seçim var, adayların hepsi bu kardeşinizi konuşuyor. Ben orada aday değilim ki neden beni konuşuyorsunuz? Bugün ki dergilerde hepsi kapak yapmış, böyle ücretsiz reklamımızın yapılacağını bilmiyordum. Öğrendiler, bu da güzel birşey kapakların hepsi Türkçe. Bunu da yavaş yavaş öğreniyorlar, bunlar tarihe kayıttır aslında. Bundan sonra şu da olacak, yani evet çok çok yüksek bir rakam çıktığı halde AB ile masaya oturacağız var mısınız? Yok musunuz? Ne diyorsunuz? Bize kalkıp afra tafra yapmayın, varsanız ne ala 54 sene bekledik, bundan sonra bekleyecek zamanımız yok. Oturun kararınızı verin, vermediğiniz taktirde biz kendi kararımızı vereceğiz. Halkım benim şuanda; Biz artık beklemeye tahammülü olmayan bir milletiz' diyor.
"BEN OLDUĞUM SÜRECE AYNI MUAMELEYİ GÖRECEKLER"
Onlar ne tür muamele yaparlarsa aynı muameleyi bizden görecekler olay bu kadar basit. Her hangi onlardan birisi bizde elimize düşerse aynı muameleyi görür, ben bu makamda olduğum sürece asla. İşte bir tane geldi, bunu bizzat kendisi istedi ve o ara şimdi hemen şurada Almanya'nın rezidansı var orada yatıyormuş, denize nazır. 1 ay orada ağırladılar, dedim ki; Sayın Merkel önce çıksın yargılansın, bizim mahkemelerimiz sizin mahkemelerinizden daha adildir. Mahkemeye çıktı, tutuklandı. Elimizde görüntüler var, bu tam bir ajan teröristti. Gazeteciler piri, pak değil ki. Bunlar gazetecileri böyle göstermeye çalışıyorlar, biz kimlerin neler yaptığını görüyoruz. Düşüncesi, kalemi ile toplumlara yön veren insanların başımız gözümüz üstünde yeri var. Ama benim ülkemi Kandil'den tehdit edecek, yön verecek. Yasalar ne gerektiriyorsa onu yaparız.
"FETÖ'NÜN KALINTILARI HALEN VAR, PAZAR GÜNÜ BUNUN İÇİN ÖNEMLİ"
Sen kalkacasın bu ülkenin Cumhurbaşkanı'nı çıkardığın dergide ipe götüreceksin, bu adamlar çıkıp meydanda dolaşacaklar böyle bir şey olabilir mi? Ben tabii ki şuanda bir Cumhurbaşkanı olarak muhattap olursam böyle şeylere normal vatandaşlara neler yapmaz bunlar? Burada HSYK, önemli bir adım attı ve Adalet Bakanlığı bu süreci yakından takip etti bundan sonra yanlış adımların atılmamasını temenni ediyorum. Bunlar halkın güvenini de zedeliyor, halk bir defa Adalet mekanizmasına güvenmesi lazım, ben güveniyorum buradan kolay kolay yanlış bir şey çıkmaz. Bu FETÖ bizi yaktı, yıktı ama bundan sonra yanmayacak. Şu anda bunlardan halen yok mu? Var, Pazar günü aynı zamanda bununla ilgili de bazı adımların atılmasını da getirecek çünkü bizim şuna çok inanmamız lazım, Başkanlık sisteminde ben şu 3 şeyi çok önemli görüyorum 1 - Adalettir, 2 - İstişaredir, 3 - Bütün bunlarla beraber ehliyet, riyakete göre atamalardır. Bu 3 şeyi Cumhurbaşkanı, Başbakan, Başkan başardığı anda bu ülkede her şey rayına oturacaktır.