Başbakan Binali Yıldırım Anadolu Medya Ödülleri töreninde konuştu.
Başbakan Yıldırım'ın konuşmasından satırbaşları:
Medyaya, basına güvene arttırmanın, itibarını yükseltmenin yolu bu. Bu konuda hepimize büyük görevler düşüyor. Bu ülkenin demokrasi kültürünü geliştirmek adına çaba sarf ettik, etmeye devam ediyoruz. Medya toplumun sesidir. Medyaya sadece Ankara, İstanbul olarak bakmıyoruz.
Hep söylenen bir söz vardır, 'Demokrasi yerelden başlar' doğru. Yerel medyanın sesini sözünü çok önemsiyoruz. Demokrasinin en ayırt edici özelliklerinden birinin çok seslilik olduğuna hep inandık.
Basın kanununu yeni baştan ele aldık. 2004 yılında yeni kanunu yürürlüğe soktuk. 2005 yılında Anayasa değişikliği yaparak RTÜK'ü bir anayasal kurum haline getirdik, milli iradenin üyelerini seçmesinin yolunu açtık.
Basın kartı yönetmeliğinde değişiklik yaparak bekleme süresini kısalttık. Vize kolaylığını sağlamak bakımından hizmet pasaportu almalarını sağladık.
Bir şikayet var, TÜRKSAT'ın frekans ücretleri pahalı diye şikayette bulunuyorlar. Ulaştırma Bakanımız bir çalışma yaptı bununla ilgili.
Ciddi bir indirime gidiyoruz. 7 bin 200 dolar artı KDV, daha geniş bant olunca 12 bin 400 artı KDV. Geçtiğimiz yıllarda bir iyleştirme daha yaptık. Kurdaki oynamanın yansımaması için yıl boyu kuru sabit tuttuk. Kur nereye giderse gitsin 2018'de ödemeler sabit yapılacak. Apring ücretlerinde bu ciddi bir indirim. Artık sürümden kazanacaklar, daha fazla kayıt yapacaklar. Siyasetçiyle gazetecinin kaderi aynı. Biz varsak siz varsınız, biz yoksak sizin işiniz azalıyor.
Türkiye'de ne olup ne bittiğini anlamak için yerel basına çok ihtiyaç var. Sayıları giderek artıyor, bundan memnuniyet duyuyoruz. Siyasette yereli ihmal eden başarılı olamaz, basında da böyledir, aynısı geçerlidir.
Son zamanlarda toplumsal psikolojiyi bozan kötü haberleri medyada daha çok görüyoruz. Bu hepimizi üzüyor. Şiddet ve nefret kültürüne karşı çok özenli bir yayın gerçekleştirmesi lazım.
Medyamız kötü haberin kötü etkisini de göz önünde bulundurarak adalete vurgu yapan bir dil kullanmalıdır.
Bir yandan Suriye'de, Irak'ta işleri yoluna koyalım derken dost bildiğimiz bazı ülkeler, bize karşı alenen terör faaliyeti yürütenlerle bir olup bir ordu kuruyorlar.
NATO'NUN SINIRLARINI KORUMAK TERÖR ÖRGÜTÜNE Mİ KALDI?
NATO'nun sınırları Türkiye'nin güney sınırlarıdır. NATO'nun sınırlarını korumak terör örgütüne mi kaldı? Biz kendi sınırımızı koruruz. Fırat Kalkanı'nda da bunu yaptık, yeni alanlarda da bunu yaparız. Bu günlerde gerçek dost ve gerçek dost olmanlar belli oluyor. Biz müttefiklerimize açık bir çağrı yapıyoruz, Siz tabii olduğunuz müttefikliğe uygun olarak hareket edecek misiniz yoksa Türkiye'nin içeride ve dışarıda başını ağrıtan çapulcularla iş tutmaya devam mı edeceksiniz?
Siyasetçilerin ödülü alkış, çok pahalı değil. İki elinizi paylaşıyorsunuz. İşlerinizde kolaylık diliyorum, her zaman yanınızda olduğumuzu bilmenizi istiyorum.
