VAKFE NEDİR?
Vakfe, hac ibadetini yerine getiren kişinin belirli bir zaman diliminde belirli yerlerde bir süre durmasıdır. Arafat ve Müzdelife olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Arafat vakfesinde Arafat'ın herhangi bir yerinde bir süre beklemek yeterlidir.
Sözlükte "durmak, ayakta durmak, bir yerde beklemek" anlamındaki vakfe (vukuf) terim olarak hac ibadetini yerine getiren kişinin belirli bir zaman diliminde belirli yerlerde bir süre durmasını ifade eder. Vakfenin yapıldığı Arafat ve Müzdelife bölgelerine mevkıf denilir (Müslim, "?ac", 149).
Hacda gerçekleştirildiği mekâna nisbetle anılan iki vakfe vardır: Arafat ve Müzdelife vakfeleri. Câhiliye Arapları'nda bu iki vakfe hac ibadetinin bir parçası olarak bilinmekle beraber Kureyş ve bu konuda Kureyş'e tâbi Kinâne ve Huzâa kabileleri, Harem ehlinin ayrıcalığını ve sosyal statülerini göstermek amacıyla Hz. İbrâhim'den beri süregelen Arafat vakfesini terkedip Harem sınırları içerisinde kalan Müzdelife'de durmakla yetinmişlerdi. Hz. Peygamber Kureyş kabilesine mensup olmakla birlikte peygamberlikten önce de onların bu farklı uygulamalarına itibar etmemiş, Arafat'ta vakfe yapmayı sürdürmüştür (İbn İshak, s. 76, 100).
VAKFE DUASI NEDİR?
Ey Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan, rahmeti her şeyi kuşatan Yüce Allah!
Ey göklerin yerin ve ikisi arasındaki her şeyin sahibi olan Ulu Allah!
Ey bizleri evine davet edip, bahtiyar misafirleri arasına kabul buyuran Yüce Rabbimiz!
Ey bu mübarek ayda, günahların en çok affedildiği bu mübarek Arefe gününde; duaların geri çevrilmediği bu mübarek Arafat meydanında bizlere vakfeyi lütfeden Yüce Mevla'mız,
Sana sonsuz hamdü senalar ediyoruz, Yâ İlâhe'l-Âlemin!
Âlemlere rahmet, şahit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdiğin, güzel ahlakıyla bütün insanlığa önder ve rehber kıldığın, başımızın tacı, gönlümüzün siracı, Fahr-i Kainat Efendimiz Muhammed Mustafa başta olmak üzere bütün Peygamberan-ı İzama ba husus Adem, İbrahim ve İsmail'e sayısız salatü selam ediyoruz,
Ya Rabbe'l
-Âlemin,
Sen bizleri var ettin, varlığından haberdar ettin, aşkını ve sevgini gönlümüze nakşettin ve bu mukaddes yerde huzuruna kabul ettin! Sana sonsuz şükürler olsun Allah'ım!
Bizler büyük bir aşk, heyecan ve vecd ile hac görevimizi yaparak Senin rızana nail olmaya, ihramımızı kefen bilerek, dünyanın dört bir yanından gelen Müslüman kardeşlerimizle birlikte kulluğumuzu sana arz etmeye ve mahşeriburada tecrübe etmeye geldik!
Sayısız günahlarımıza rağmen, sonsuz affına sığınarak ve "Bana dua edin, duanıza icabet edeyim" emrine uyarak, yanık gönüllerimiz, yaşlı gözlerimiz, mahcup yüzlerimizle Arafat'ta boynumuzu büktük, ellerimizi Sana açtık,
Şimdi hep birlikte söylediğimiz;
"Buyur Allah'ım buyur! Buyur, senin hiçbir ortağın yoktur. Buyur, şüphesiz her türlü övgü, nimet, mülk ve hükümranlık sana mahsustur. Senin ortağın yoktur "
Nidalarıyla sana yalvarıyoruz, hâlimizi arz ediyoruz. Yüce dergâhına iltica ediyor, Senden af ve mağfiret diliyoruz:
Dua ve niyazlarımızı kabul eyle! Sa'yimizi meşkur eyle! Vakfemizi mübarek eyle! Günahlarımızı affeyle!
Bu mübarek yerde sana açılan ellerimizi, aşkınla yanan gönüllerimizi boş çevirme! Bizi Sana, Senin kulluğuna, sevgine, cennetine lâyık eyle. Bizleri affolunanlar zümresine ilhak eyle yâ Rabbi!
Yâ İlahi!
Atamız Âdem (a.s.)'in tövbesini kabul ettiğin, Peygamberimiz Efendimize Veda Haccında binlerce Mümine "Veda Hutbesi"ni irad etmeyi müyesser kıldığın, bugüne kadar sayısız kulunu misafir ettiğin bu mübarek mekânda Yüce Kitabı'nda bizlere öğrettiğin dualarla sana yalvarıyoruz, kabul buyur Allah'ım:
"Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen biz, mutlaka hüsrana uğrayacağız."