CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak ve İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Durmuş Yılmaz'ın Ankara'daki Hilton Otel'de IMF yetkilileriyle gizli bir görüşme yapması gündemdeki yerini koruyor.
Konuyu köşesine taşıyan Sabah gazetesi yazarı Okan Müderrisoğlu "Her şeyden önce IMF uzmanları için "memur" diyen bir anlayışın, siyasi kimliklerini ihmal ederek IMF memurlarının (!) ayağına gitmemesi gerekirdi. Görüşmenin partiye davet suretiyle olması ve kamuoyuna açık bilgi verilmesi beklenirdi" ifadelerini kullandı.
Muhalefetin görüşmenin kapsamıyla ilgili net bir bilgi vermediğine dikkat çeken Müderrisoğlu, "IMF ile görüşen muhalefete mensup teknokrat bir milletvekilinin, görüşmenin kapsamı sorulunca, "IMF Raporu yayınlanınca görürsünüz" demesi zaten çok şey anlatmaktadır" diye yazdı.
Her fırsatta hükümeti IMF ile görüşmekle suçlayan muhalefetin gizli görüşmesinin iyi niyetten yoksun olduğunu belirten Müderrisoğlu, "Muhalefetin iki kanadı da IMF ile yaptıkları konuşmaları, IMF'nin sorduğu soruları, siyasi meselelere girip girmediklerini, stratejik konuları ele alıp almadıklarını açıklamak durumundadır. İzaha muhtaç pozisyon iknayı içermezse, onların sırtında siyasi kambur olarak kalır" dedi.
İşte Müdderrisoğlu'nun "IMF… Gizlenmiş görüş-me" başlıklı o yazısı:
Sanırım, Türk siyasetinde bir kısım muhalefetin genetik şifresinde bu var. Yabancılara, ülkeyi şikayet etmek veya farklı bir senaryo satmak!
Geçen hafta Ankara'da 5 yıldızlı bir otelin özel odasında gerçekleşen gizlenmiş görüşme, Refahyol dönemindeki benzerini çağrıştırdı bana. RP-DYP iktidarı sırasında, dönemin bürokratik ve siyasi muhalif aktörleri de hükümete karşı çıkma adına IMF ile gizlice görüşme planlamışlar, IMF'yi yakından izleyen bendenize yakalanınca paniklemişlerdi.
CHP adına Faik Öztrak, İYİ Parti adına Durmuş Yılmaz'ın katıldığı, akademisyen sıfatı ile Refet Gürkaynak'ın eşlik ettiği IMF heyeti ile özellikli görüşmenin şu yönlerine dikkat etmek gerek:
Her şeyden önce IMF uzmanları için "memur" diyen bir anlayışın, siyasi kimliklerini ihmal ederek IMF memurlarının (!) ayağına gitmemesi gerekirdi. Görüşmenin partiye davet suretiyle olması ve kamuoyuna açık bilgi verilmesi beklenirdi.
IMF ile görüşen muhalefete mensup teknokrat bir milletvekilinin, görüşmenin kapsamı sorulunca, "IMF Raporu yayınlanınca görürsünüz" demesi zaten çok şey anlatmaktadır.
Akademisyen Gürkaynak'ın ise ekonomik programa teknik itiraz ve eleştiriden çok, muhalefet partisi üyesi gibi mutlak siyasi karşı çıkışlarla temayüz etmiş (!) olması da başlı başına bir göstergedir. Kaldı ki çalıştığı üniversiteden bu ve benzeri faaliyetleri için ön izin veya genel yetkilendirme alıp almadığı da üzerinde durulması gereken husustur!
***
IMF, ekonomik görünümlü siyasi bir kuruluştur. Ekonomileri iyileştirme programı adı altında, milli varlıklara dair ayrı bir ajanda takip eder, ülkeleri dış politikada ve askeri alanda tavize zorlayacak örtülü yöntemleri ustaca kullanır. Muhalefet ve TÜSİAD başta olmak üzere bazı çevrelerin IMF yörüngesine girmesini arzuladığı Türkiye'nin, ne Suriye'nin kuzeyinde ne de doğu Akdeniz'de menfaatlerini tam manası ile koruyup kollaması mümkün olabilir!
IMF, çerçeve sözleşmesinin 4. maddesi gereği üye ülkelerde genel inceleme yapar ve rapor hazırlar. Bu, Fon'a kaynak sağlayan bütün ülkeler için geçerlidir, yani rutindir. Bu kapsamda, hükümet dışı kurum ve kuruluşların da görüşlerine başvurulduğu olmuştur. Ancak bu görüşmelerin, IMF'yi davet eden yetkili makamların koordinasyonunda ve şeffaf ortamda gerçekleşmesi esastır. Aksi takdirde bunun adı temas değil, "gammaz" tanımı içinde bir yere oturur. Hele hele hükümete "IMF ile gizlice görüşüyor" diyen muhalefetin, bizzat "arka odalarda görüşme trafiği" söz konusu ise iyi niyetten de bahsedilemez.
Özetle...
Muhalefetin iki kanadı da IMF ile yaptıkları konuşmaları, IMF'nin sorduğu soruları, siyasi meselelere girip girmediklerini, stratejik konuları ele alıp almadıklarını açıklamak durumundadır. İzaha muhtaç pozisyon iknayı içermezse, onların sırtında siyasi kambur olarak kalır!