Tablonun tek eksiği "siyasi kararsızlığı" ile tanıdığımız eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'dü. İlginçtir bugüne kadar net konuşmayan, sorulan sorulara kaçamak cevaplar veren Gül, ilk kez sahneye çıkıp yüksek sesle konuştu. Peki, ne oldu, 2014 yılına kadar Cumhurbaşkanı koltuğunda oturan Gül, sahneye çıkıp, "Suriye meselesinde yanlışlar yapıldı, S-400 yanlıştı, Türkiye yalnızlaştı" gibi Kılıçdaroğlu'nu aratmayan açıklamalar yaptı. İnsan düşünmeden edemiyor; Acaba birileri sinyal mi verdi?
Zamanlamaya bakar mısınız? Türkiye, İdlip'de ve Libya'da Rusya, İsrail, ABD ve bazı AB ülkelerinin kumpasıyla karşı karşıyayken, içeriden birileri çıkıp sevinç çığlıkları atıyor, birileri de çıkıp eski defterleri açıyor.
Zamanlama ekonomi açısından da manidar. Çünkü bütün kuşatmalara, kriz tellallarına rağmen ekonomide "iyileşme" işaretleri birilerinin uykusunu kaçırabilirdi. Daha önemlisi, Çin'in sarsılması, AB ülkelerinin resesyona girme ihtimali Türkiye ekonomisinin şansını artırır ve bütün hesapları bozardı. Anlayacağınız dışarıdakilerle içeridekilerin telaşı boşuna değil.
BİR ADIM SONRA ERKEN SEÇİM
Bugün ortaya çıkıp, ülkenin yaşadığı küresel kuşatmaları, siyasi gel gitleri, ekonomik sıkıntıları kendi siyasi gelecekleri uğruna derinleştirmek isteyenler, bir süre sonra "erken seçim" diye bağırırlarsa hiç şaşırmayın.
Son iki gündür Ankara'nın bu süreci nasıl izlediğini gözlemlemeye çalışıyorum. Siyasilerle de askerlerle de konuştum. Doğrusu Ankara olup bitenlerin farkında... Kimin neden konuştuğunu, karın ağrılarını, hatta futbolu bile kaos planları için kullanacaklarını iyi biliyor.
Onlara en net cevabı, hedefe koydukları isim Başkan Erdoğan, Türkiye'nin son 10 yılda yaşadığı kuşatmalara dikkat çekerek veriyordu:
"Gezi'den Suriye'ye kadar uzanan bu saldırı zincirinin hedefi, doğrudan Türkiye Cumhuriyeti devletinin bütünlüğü, Türk milletinin birliği, beraberliği, kardeşliğiydi. Milletimiz müsterih olsun. (...) Türkiye, İdlib konusunda kendi harekat planlarını uygulamak üzere her türlü hazırlığını yapmıştır. Her operasyonda olduğu gibi bu konuda da 'Bir gece ansızın gelebiliriz' diyoruz. İdlib Harekatı, bir an meselesidir. Ülkemizin bu konudaki kararlılığını hâlâ anlamamış olan rejime ve onu cesaretlendirenlere İdlib'i bırakmayacağız."
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!