Koronavirüs salgınında Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca'nın "Türkiye'nin Wuhan'ı" olarak nitelendirdiği İstanbul'da, ilk vakanın görüldüğü 10 Mart tarihinden bu yana gece gündüz çalışan ve süreci başarıyla yöneterek 15 milyonluk şehirdeki pandeminin kontrol altına alınmasını sağlayan İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü Pandemi Koordinasyon Merkezi, kapılarını ilk kez açtı.
Sağlık Bakanlığı ve İstanbul Valiliği koordinasyonunda, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü yönetiminde salgın sürecini yaklaşık 51 gündür yöneten Pandemi Koordinasyon Merkezi ekibi, bazen günde 18, hatta 24 saate varan mesailerle çalışarak sahadaki binlerce sağlık çalışanının işini kolaylaştırdı ve İstanbul'un koronavirüsle savaşında 1-0 öne geçmesini sağladı. Yaklaşık 10 kişiden oluşan beyin takımı, Sağlık Bakanlığı'nın dijital sistemleri de pandemi sürecinde aktif olarak kullanması sayesinde, hastanelerden, evinde takip edilen hastalara, sahadaki tıbbi ekipman ihtiyacından, sağlık çalışanlarının ulaşım sıkıntılarının çözümüne kadar her aşamayı adım adım tek bir merkezden yönetti. İlk kez görüntülenen İstanbul Pandemi Koordinasyon Merkezi'nin çalışmalarını anlatan İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu'nun deyimiyle, "Sahada bir orkestra var ve onun şefliği bu ekip tarafından yapılıyor. Ama sahadakiler de bu salgın sürecinde kendi enstrümanını çalabilecek kadar yetkin."
'MASADA HER ALANIN UZMANI VAR'
Türkiye'nin, Kovid-19 salgınını en iyi yöneten ülkelerden biri olduğunu ve bunu da dünyada benzeri olmayan bir filiyasyon sistemi sayesinde başarıldığını belirten Prof. Dr. Memişoğlu, "Salgınının daha Wuhan'da ortaya çıktığı andan itibaren Dünya Sağlık örgütünden bile önce önlemlerini alan bir ülkeyiz. Sağlık Bakanımızın talimatlarıyla bütün hastanelerimiz, daha salgın çıkmadan önce hazırlığını yapmıştı. Türkiye'de ilk çıkan vakadan sonra da biz burada Kovid'le mücadele için bir koordinasyon merkezi oluşturduk. Burada her birimi temsil eden bir arkadaşımız var. Halk sağlığını koordine eden, filyasyon ekiplerini yöneten arkadaşlarımız, aynı zamanda halk sağlığı ile ilgili istatistikleri ve gelecek projeksiyonlarını yapan bir hocamız, özel hastane ve vakıf üniversitesi hastanelerindeki süreci yöneten bir arkadaşımız, kamu hastanelerinin sorunlarını, hasta yönlendirmelerini ve ihtiyaçlarını karşılayan bir arkadaşımız, destek sistemleri, dijital sistemler, sahadaki ilaç, malzeme tedariği, laboratuvarların yönetimi ve izlemlerini, 112 ekiplerinin izlenmesi ve koordinasyonunu gerçekleştiren, kısaca her alanla ilgili bir yönetici arkadaşımızın bulunduğu bir masa burası. Böylece her grup burada birbiriyle entegre şekilde günde 18 saate yakın çalışıyorlar ve her şeyi dijital sistemlerle izleyerek koordine ediyorlar" dedi.
'DİJİTAL SİSTEMLER PANDEMİDEKİ BAŞARIMIZI ARTIRDI'
Salgın sürecinde Sağlık Bakanlığı, saha ile merkezi buluşturan dijital sistem ve yazılımları çok etkin kullanarak pandemiyi başarıyla yönetiyor. Bu süreçte hızla yapılan özel yazılımlar ile sisteme yeni dijital modüller eklendi ve böylece tüm vakalar ve sahadaki süreç titizlikle yönetildi. Filyasyon ve İzolasyon Takip Sistemi (FİTAS) modülü de bu yazılımlardan sadece biri. FİTAS sayesinde sahadaki en uç nokta ile koordinasyon merkezinin anlık olarak irtibat halinde olabildiğini vurgulayan Prof. Dr. Memişoğlu, şu bilgileri verdi:
"Bu süreçte dijital sistemleri çok iyi kullandık. Örneğin SİNA (Sağlıkta İstatistik ve Nedensel Analizler) dediğimiz, bakanlığımızın istatistik modülü etkin kullandığımız sistemlerden. Ayrıca Halk Sağlığı Yönetim Sistemi'ne (HSYS) entegre edilen ve hem filyasyonu yönetme, hem de hastaları dijital platformda anlık takip etme imkanı veren FİTAS dediğimiz modül, pandemi sırasında çok kısa sürede yazıldı ve bu sayede biz bu koordinasyon merkezinden sistemi kontrol etme imkanı bulduk. Örneğin, İstanbul'da pozitif veya olası bir vaka olduğu anda, hastanede, poliklinikte ya da ilçede herkesin ne yapacağı belli. Hasta diyelim herhangi bir hastaneye geldi. O hastanın bilgileri sisteme girildiği anda, anbean durumunu bu masadan da takip edebiliyoruz. Böylece hasta taburcu olup evden takip edileceği zaman, o ilçe müdürlüğümüzü sistem üzerinden haberdar ediyoruz ve o bilgi aile hekiminin önüne düşüyor. Böylece hastaya her gün telefonu ederek ilacına varana kadar durumunu izleyebiliyoruz."