İNŞİRAH SURESİNİN FAZİLETLERİ NELERDİR?
Rivayete göre;
* Her gün 7 kere okumaya devam eden kimse kalp sıkıntısından kurtulur, bol rızka kavuşur.
* Bir kimse beş vakit namazın ardından okumaya devam ederse, Allah'u Teala o kimsenin her işini kolaylaştırır. Kederli bir durumda ise, ferahlığa çıkarır. Beklemediği yerden kendisine rızık ikram olunur. Kalbi her zaman huzur ve rahatlık içinde bulunur.
* Kendisinde göğüs darlığı bulunan kimseye bu sure okunur veya hasta olan kimse bu surenin okunmasına bizzat devam ederse, Allah'u Teala o kimseyi bu hastalıktan kurtarır.
* Selef-i salihinden bir kısım ulema şöyle der: "Her kim Kuran-ı Kerim'i ezberlemede zorlanıyorsa İnşirah suresini bir kağıda yazsın. Zemzem suyunda yazıları silininceye kadar beklettikten sonra bu suyu içsin.Ezber sorunu kalmayacaktır. Ayrıca bu su, böbrek taşı ve kumu bulunan kimseye içirilirse, ona da bi-iznillah şifa olur.
* Bu sure, gönlü darları, sıkıntı çeken ve bunalıma giren kişinin üzerine okunursa, Allah'ın izni ile şifa bulur.
İNŞİRAH SURESİ NEDEN İNDİRİLMİŞTİR?
Hz. Muhammed (sav)'e saygı duyan bütün toplum, İslam daveti başladıktan sonra birdenbire düşman kesilivermişti; önceden kendilerinin gözbebeği olduğu akrabaları, dostları, kabilesi, komşuları şimdi Rasulullah'a küfretmekteydiler. Mekke'de hiç kimse onun söylediklerine kulak vermek istemiyordu. Yoldan geçerken ona laf atıyorlardı. Ona her adımda zorluk çıkarıyorlardı. Ancak Rasulullah yavaş yavaş bütün bunlara alıştığı gibi, hayatta daha kötü şartlara karşı koymayı da adet edinmişti. Bunlar, başlangıçta onun için çok zordu. Bu nedenle Rasulullah'a teselli vermek için önce Duha suresi, sonra da bu sure indirilmiştir.
Cebrail (as) vahyi getirdikten sonra Peygamberimize (sav)sordu:
"Benim ve senin Rabbin olan Allah senin şanını nasıl yüceltti biliyor musun?"
Peygamberimiz (sav) buyurdu:
"Allah daha iyi bilir!"
Cebrail (as) cevap verdi:
"Senin adın Allah'ın zikri ile beraber anılacaktır. Bundan sonra Allah, iman edenlerin imanını, Allah'ın birliği ile beraber senin onun Resulü olduğuna şahitlik etmeden kabul etmeyecektir. Kelime-i Şehadet 'Eşhedü en Lâ İlâhe İllallah ve Eşhedü enne Muhammeden Abduhu ve Rasûlühü' şeklinde olacaktır" buyurdu.2
Akşam olunca yeni bir sûrenin nazil olduğunu duyan sahabeler merakla ve öğrenme aşkı ile Peygamberimizin (sav) evinde toplandılar. Peygamberimiz (sav) önce kendisine gelen vahyi kâtiplerine yazdırdı. Sonra okudu ve ezberlemelerini tavsiye etti. Peygamberimiz (sav) Cebrail'in (as) kendisine öğrettiği Kelime-i Şehadeti mü'minlere de öğretti. Bundan sonra Allah'ın adı ile beraber adının zikredileceğini, imanın ancak bu şekilde makbul olacağını izah etti. İman edenler o zamana kadar "Lâ İlâhe İllallah" diyerek imanlarını izhar ediyorlardı. Bundan sonra "Lâ İlahe İllallah Muhammed Resûlullah" diyeceklerdi.
İlk sahabeler Hz. Ebu Bekir, Hz. Osman, Hz. Ali, Bilâl-i Habeşî, Abdurrahman b. Avf, Ebu Ubeyde b. Cerrah, Erkam b. Ebi'l-Erkam, Zübeyir, Talha ve Hz. Zeyd (ra) hepsi pür dikkat dinliyorlardı.
Hz. Ebu Bekir (ra) sordu:
"Âyette geçen göğsün açılması ne demektir?"
Peygamberimiz (sav) cevap verdi: "Bu, göğsün içine iman nurunun girerek hakikate, imana ve İslâma açılması ve iman nuru ile aydınlanıp ışıklanmasıdır" buyurdu.
Yine sordu: "Ya Resulallah! Bunun alâmeti nedir?"
Allah'ın Resulü cevap verdi:
"Bunun alâmeti, fani ve aldatıcı dünyadan yüz çevirmek, ebediyet yurdu olan ahirete yönelmek, ölüm gelmeden önce ölüme hazırlıklı olmaktır. İşte böyle birisinin kalbi İslâma açılmıştır."3 buyurdu. Ve daha önce nazil olan şu âyeti okudu: "Allah kime hidayet etmek isterse onun göğsünü İslâm'a açar. Kimi de sapıklığa düşürmek isterse onun da kalbini daraltır ve sıkıştırır."4
Sonra şöyle devam etti: "Allah katında dünyanın bir sinek kanadı kadar değeri yoktur. Şayet Allah katında dünyanın bir sinek kanadı kadar değeri olmuş olsaydı kâfirlere bir yudum su içirmezdi.5 Allah dünyayı ahiret amellerini meyve vermesi için yarattı. Bu şekliyle dünyayı ahiretin tarlası kıldı. Allah dünyada ancak Allah'ın zikrine, imana ve ilme değer verir. Bunların dışında hiçbir şeye değer vermez" buyurdu.6
Erkam bin Ebi'l-Erkam sordu:
"Ya Resulallah! Zorlukla beraber nasıl kolaylık olur?"
Peygamberimiz (sav) cevap verdiler:
"Allah her güçlüğün arkasından bir kolaylık yaratır.7 Sonra ferah ve neşe içinde gülerek şöyle buyurdular: 'Bir zorluk iki kolaylığı yenemez."8
Böylece Peygamberimiz (sav) "Bir işin sıkışınca genişleyeceğini, nimetin külfete göre geleceğini" söyledi. Allah'ın adının yücelmesi için çok çalışmaları gerektiğini, boş durmamak gerektiğini, bir işten sonra bir başka işe ve hizmete bakmak icap ettiğini, tüm gayret ve çabaları ile Allah'ın rızasını kazandıracak ameller peşinde koşmayı Allah'ın emrettiğini anlattı.
Sonra Peygamberimiz (sav) sahabelerine sabır ve metanet dersi verdi. Gayretlerini uyandırdı. Sıkıştıkları, daralıp bunaldıkları zaman "Elem Neşrah Leke Sadrak" (İnşirah) sûresini okuyarak Allah'tan yardım istemelerini tavsiye etti. Böylece sohbetini tamamladı.
Sahabeler gecenin geç vaktinde dağılarak evlerine gittiler. Okuyup ezberledikleri sureyi hanımlarına ve çocuklarına öğrettiler. Peygamberimizin (sav) konuşmalarını aktararak onları da bilgilendirdiler.