Haşmet Babaoğlu'nun "Boş tartışmalar çöpe, hakikat gün ışığına" adlı köşe yazısı şöyle:
Fatih Sultan Mehmet'ten söz edeceksek...
Ve Ayasofya'yı dert edeceksek...
Asıl bilmemiz gerekenin Fatih'in vakfiyesi olduğu gerçeği de suratımıza çarpıverdi.
Bilseniz...
Çevremdeki ne çok insan...
Tarihe, geleneğe, kültürümüze meraklı birçok kişi meğer bu vakfiyenin bizlere aktardığı ağır sorumluluktan habersizmiş...
Unutturulmuş çünkü...
Seksen yıl boyunca Fatih'le ilgili öyle garip ve gereksiz şeylere bakmamız istenmiş ki, insan "acaba bütün bu çabalar dikkatimizi vakfiyeden başka yöne çevirmek için miydi?" diye soruyor içinden...
"Kim bu Ayasofya'yı camiye dönüştüren vakfiyemi değiştirirse, bir maddesini tebdil ederse onu iptal veya tedile koşarsa, fasit veya fasık bir teville veya herhangi bir dalavereyle Ayasofya Camisi'nin vakıf hükmünü yürürlükten kaldırmaya kastederlerse, aslını değiştirir, füruuna itiraz eder ve bunları yapanlara yol gösterirlerse ve hatta yardım ederlerse ve kanunsuz olarak onda tasarruf yapmaya kalkarlarsa..." diye başlayan ve bedduayla biten vakıf senedini bundan böyle yok saymak mümkün müdür?
Asla!
Yakındır...
Daha çok şey öğreneceğiz...
Ucuz dizilerde...
Bürokratik efsanelerde...
Tarih derslerinde..
Anlatılmayan...
Saklanan...
Örtülen...
Pek çok şey...
Bağımsızlık arayışımızla birlikte bir bir ve apaçık halde önümüze serilecek.
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN