"GENEL MÜDÜRÜ ARAYIP TRT YAYINININ KESİLMESİ GEREKTİĞİNİ SÖYLEDİM"
- O gece darbe püskürtülürken sizin şahit olduğunuz özel anlar oldu mu?
Elbette. Kimsenin kimseye güvenemediği bir gecede, her biri kendi başına bir kahramanlık hikayesi diyebileceğimiz olaylara şahit oldum. Tabi o gece, yoğun bir görüşme trafiği yaşadık. Sayın Cumhurbaşkanımıza sürekli ulaşma imkanı olmadığı için, bazı noktalarda inisiyatif kullanmak durumunda kaldık. TRT'de darbe bildirisi yayınlanınca TÜRKSAT Yönetim Kurulu üyesi olarak, genel müdürü arayıp TRT yayınının kesilmesi gerektiğini söyledim. TÜRKSAT personeli o gece darbecilerle kahramanca mücadele etti bir süreliğine de olsa TRT yayınını kesmeyi başardılar. O gece TÜRKSAT'ta iki arkadaşımız şehit edildi.
O zamanki Ankara Büyükşehir Belediye başkanımızla görüştük ve Büyükşehir Belediyesi'ne ait kamyon ve otobüsleri yollara çıkararak askeri birliklerin önüne barikat olarak yığdık. Yine devletin kalbi olan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin korunmasına yönelik MİT'teki arkadaşlarla istişareli kritik adımlar attık. Özel kuvvetler komutanı Zekai Paşa arkadaşlar vasıtasıyla bize haber gönderdi. Bunlar ilk aklıma gelen o geceden önemli şahitliklerim.
İşin o gece bir de medya boyutu vardı. Sağlıklı bilgi akışı sağlanması, darbeye karşı medyanın doğru hareket etmesi çok önemliydi. Birçoğunu hatırlayamadığım yüzlerce telefon görüşmesi ile sabaha kadar süreci takip ettik. Anadolu Ajansı başta olmak üzere, bu röportajı verdiğimiz Turkuaz Grubu gibi, o gece darbeye karşı milli duruş sergileyen, demokrasinin yanında durarak hayati işler yapan tüm medya kuruluşlarımıza minnettarız.
Tabi ilerleyen saatlerde önce Erol Abi (Olçok) ile oğlunun, ardından da ağabeyimin şehadet haberini aldım. Ağabeyimin şehadet haberi ile artık bir an önce İstanbul'a ulaşmanın peşine düştüm. Sabaha karşı kalkabilen tek uçakla İstanbul'a gittim.
"AĞABEYİM AİLE GRUBUMUZDA EŞİMLE YAZIŞMIŞ, KENDİMİZE DİKKAT ETMEMİZİ SÖYLEMİŞ"
- 15 Temmuz darbe girişimi gecesi şehidimizle görüştünüz mü?
Darbeyle mücadeleye dönük yoğun bir görüşme trafiği içinde olduğum için ailemden kimseyle görüşmeye fırsatım olmadı. Rahmetli ağabeyimin önce bana ardından aile grubumuza attığı mesajları da maalesef sonradan gördüm. Orada da kendini değil bizi düşünüyordu. Aile grubumuzda eşimle yazışmış kendimize dikkat etmemizi söylemiş.
"GAZİLER, SON DAKİKAYA KADAR CESURCA MÜCADELE ETTİĞİNİ, ETRAFINA KORKMAYIN DİYE SESLENDİĞİNİ SÖYLEDİLER"
- Şehidimiz Vatan Caddesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin önünde darbecilere nasıl direndi? Darbe girişime tanık olan kişiler ağabeyinizi nasıl anlattı?
Rahmetli Ağabeyim yakın zamanda profesör olmuştu. Üniversitede idari görevleri vardı, bölüm başkanlığı yapmıştı. O gece askerin bir kalkışma yaptığı anlaşılınca, okuldaki akademisyenlerin olduğu gruplarda bu konu elbette konuşuluyor, tartışılıyor. Orada "Arkadaşlar, biz de korkarsak herkes korkar, ben dışarı çıkacağım" yazarak evinden ayrılıyor.
Ağabeyim o gece, önce Vatan Caddesi'ne giderek Emniyet Müdürlüğünü teslim almak isteyen darbecilere karşı mücadele etmiş. Zaten aracını da daha sonra vatan caddesine yakın bir yerde bulduk. Vatan caddesinde darbecileri püskürten kalabalık polisin de yönlendirmesiyle ardından, İBB'yi işgal etmek isteyen fetullahçı teröristlerle mücadele etmek için Saraçhane'ye İBB'nin önüne yönelmiş. Orada da darbecilere karşı kahramanca bir direniş yaşanmış.
TELEFONUN SAHİBİ ÇOK YİĞİT BİR AĞABEYDİ
Beni o gece önce Sağlık Bakanımızın özel kalemi arayarak, ağabeyimin yaralanması ile ilgili bir bilgi aldıklarını söyledi. Aslında şehadetini biliyorlarmış ama o anda bana söylemediler. Hemen ağabeyimin telefonunu aradım. Telefonu açan kişi, "Abi bu telefonun sahibi çok yiğit bir ağabeydi. Biraz önce vuruldu, götürdüler, telefonu burada kaldı. İstanbul Belediyesinin önündeyiz asker bizi tarıyor" dedi. Şehadet haberini böyle aldım.
Saraçhane'de rahmetli ağabeyimle beraber direnen, vurulduğu anda orada olan gazilerimiz var. Son dakikaya kadar cesurca mücadele ettiğini, etrafına korkmayın diye seslendiğini söylediler.
"İBB ÖNÜNDE 13 KARDEŞİMİZ ŞEHİD EDİLDİ"
İlhan Varank'ı şehid eden darbecinin kimliği tespit edilebildi mi? Tespit edildiyse aldığı ceza nedir?
İBB önünde rahmetli ağabeyimle birlikte 13 kardeşimiz darbeciler tarafından şehid edildi. O gün ateş edenler ateş edilen silahlar hepsi belli. Bizim de tarafı olduğumuz, hem İBB'nin işgali davası hem de iki ayrı çatı davada ilgili sanıklar müebbet ve ağırlaştırılmış müebbet olmak üzere en ağır cezaları aldılar.
"VATANDAŞLARIMIZ; FETÖ İLE MÜCADELENİN BİTMEDİĞİNİ, İLK GÜNKÜ İRADEYLE DEVAM ETTİĞİNİ BİLSİNLER"
- FETÖ gücünü yitirdi mi? Bu yapıyla mücadele konusunda vatandaşlara neler söylemek istersiniz?
Açıkçası, örgütün artık Türkiye içerisinde bir operasyonel gücünün kaldığını düşünmüyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızın dirayetiyle, bu örgütün inlerine girildi ve çok büyük ölçüde çökertildi. Başta kamu olmak üzere ilişki ağlarının tamamı deşifre edildi. Ama tabi ki, 40 yıldır bu örgüte yatırım yapanlar başta olmak üzere, örgütün azılı üyeleri hala bir takım umutlar besliyor olabilirler. Eski operasyonel yetenekleri olmasa da, siyasete etki edebilecek stratejiler yürüttüklerini, hükümet karşıtı her yapı ve oluşuma destek verdiklerini görüyoruz. Açıkçası kimi siyasilerin bazı çıkışlarını görünce, bunun bir Pensilvanya aklı olduğunu anlayabiliyorsunuz. Ancak bu mücadeleyi sulandırmamak adına, her seferinde açıktan bunu dile getiremiyorsunuz.
Vatandaşlarımız; FETÖ ile mücadelenin bitmediğini, ilk günkü iradeyle devam ettiğini bilsinler. Son nefesimize kadar bu yolda atılması gereken bir adım varsa o adımı atacağımız konusunda da müsterih olsunlar. Biz o geceyi hiçbir zaman unutmayacak, unutturulmasına da müsaade etmeyeceğiz. Bunu hem devlet olarak temin edeceğiz, hem bireysel olarak yapacağız. Şahsen ben bir bakan olarak, attığım her imzada, aldığım her kararda 15 Temmuz'dan ibret alıyorum. O gün canını verenleri, çoluğunu, çocuğunu, ailesini, yine onların istikbali için ardında bırakanları düşünüyorum. Şehadet şerbetini içen güzel insanlarla aynı tarafta olmak, vatanı uğruna canını hiçe sayan yürekli kahramanlarla birlikte yol yürümek, gönlümüzü ferahlatıyor.
CUMHURBAŞKANIMIZIN KARARLILIĞI VE DİK DURUŞU, TARİHİN AKIŞINI DEĞİŞTİRDİ
- 15 Temmuz direnişini tarih nasıl yazacak?
15 Temmuz darbe girişimine karşı milletimizin sergilediği kahramanlık, çok az millete nasip olmuş bir olay. En karanlık gece milletimizin cesaretiyle bir destana dönüştü. Milletimizin kahramanlığını tanımlayacak bir kelime, cümle bulamıyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızın kararlılığı ve dik duruşu, milletimizin bu kenetlenmesi tarihin akışını değiştirdi.
Türkiye'yi, 100. yılına ulaşamadan işgal etme girişimi; Türkiye'yi, Pensilvanya'da yaşayan din adamı kılıklı bir sapığın tiranlığı haline getirme girişimi, tıpkı bir asır önce olduğu gibi milli mücadele ruhuyla boşa çıkarıldı. Bu duruş elbette ki, tüm dünyaya örnek oldu. Bir milletin, kendi kaderini kendi tayin etmesinin en asil örneğini yazdık.
15 Temmuz, bin yıldır yaşadığımız topraklardan bizi atma, Türkiye'yi boyunduruk altına alma girişimiydi. Ve biz bu girişimlere pabuç bırakmayacağımızı tüm dünyaya gösterdik. Ve o duruş; hamdolsun bugün de devam ediyor. İşte Ayasofya'nın tekrar cami yapılması, aslında 15 Temmuz'a da verilmiş bir cevaptır. Aynı 15 Temmuz'da gösterilen milli duruşun bir devamı, o duruşun taçlandırılmasıdır. Çünkü, Ayasofya bizim bu topraklarda adaletle kurduğumuz hükümranlığımızın dosta düşmana ilanıdır. Danıştay kararı sonrası Sayın Cumhurbaşkanımızın Ayasofya'yı tekrar ibadete açma kararı şüphesiz, Cumhuriyet tarihimizin tıpkı 15 Temmuz gibi dönüm noktalarından biridir.
***
ŞEHİD İLHAN VARANK'IN ÖZGEÇMİŞİ
1971 doğumlu olan Prof. Dr. İlhan Varank, hayatını eğitime adamıştı. Varank, çok küçük yaşlarda İsmailağa Kuran Kursu'nda hafızlık eğitimi aldı. Necatibey Eğitim Fakültesi'nden mezun olduktan sonra Milli Eğitim Bakanlığı bursunu kazanarak ABD Ohio State Üniversitesi'nde bilgisayarlı öğretim teknolojileri alanında yüksek lisans yapan Varank, daha sonra Florida State Üniversitesi'nde aynı alanda doktorasını tamamladı. Türkiye'ye döndükten sonra Afyon Kocatepe Üniversitesi'nde çalışmaya başlayan Prof. Dr. İlhan Varank, Yıldız Teknik Üniversitesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi bölüm başkanlığı görevini yürütüyordu.
KENAN KIRAN / SABAH