İşte Mevlüt Tezel'in "Rıdvan'ın FETÖmetresi mi var" başlıklı yazısı
Önceki gece NTV'ye hiç yakışmayacak bir yayın yapıldı. Rıdvan Dilmen, NTV'yi babasının kanalıymış gibi kullandı. Yargı dağıttı, sanki savcıymış gibi bazı isimleri FETÖ'cü ilan etti. Rıdvan'ın da bir 'Fetömetre'si varsa bilelim, güvenlik güçleri faydalansın!
Sonra Fatih Altaylı, Rıdvan'ın açıklamalarından yola çıkarak Bloomberg TV'yi kendi kişisel hesaplaşması için kullandı, Ersin Düzen'in aldığı ücreti diline doladı. Sonra Düzen, devletin kanalı TRT'yi kullandı, suçlamalara cevap verdi.
Rıdvan, yıllar önce yazılmış tweet'leri, eskide kalmış ayak oyunlarını şimdi gündeme getirip "Bakın bakın bu FETÖ'cü" der gibi konuştu! Asıl sorulması gereken, Rıdvan eskiden neden sustu ve şimdi neden konuşuyor?
ALGI YÜRÜTÜYOR
Geçmişte susanın, şimdi hesap sormaya hakkı olabilir mi? Ama Rıdvan sanki bir 'troll' gibi kendisiyle sorunları olanları FETÖ'cü ilan etti. Ha o isimler FETÖ'cü olabilir, olmayabilir de, bilemem! Rıdvan'ın elinde delilleri varsa gider savcılığa! Milyonların izlediği bir kanalda ekrana çıkıp "Sayın Cumhurbaşkanım, size de hakaret ediyorlar" minvalinde destek bulmaya çalışmak ise hiç hoş olmadı.
Bir futbol yorumcusunun, uzmanı olmadığı konularda siyasete bulaşarak geldiği duruma bakar mısınız? Rıdvan, saygınlığını kaybetmek için elinden geleni yapıyor!
Bazıları ısrarla siyaseti futbolun içine sokmaya çalışıyor. Bu durum eleştirilirken bile siyaset yapılıyor aslında! Geçtiğimiz sezonlarda tribünlere siyasetin bulaştırılmaya çalışıldığını gördük. Örneğin Rıdvan'ın önceki gece başlattığı tartışmaya en çok FETÖ'cü hesaplar sevindi. Futbol gibi milyonları ilgilendiren konularda siyasiler hakkında konuşmak, imada bulunmak bile bazen o siyasetçilere zarar verebilir!
RANT VE GÜÇ KAVGASI
Önceki gece bir kez daha gördük ki, futbolumuzda çeşmenin başında olanın sustuğu, diğerlerinin ise "Hani bana hani bana" diye ayak oyunları çevirdiği, roller değişince kartların yeniden dağıtıldığı bir rant ve güç kavgası var. Ama sorduğunuzda hepsi dürüst! Rıdvan Dilmen ve türevleri lütfen dedikodunuzu, 'kim daha çok kazandı' kavganızı, ayak oyunlarınızı çorbacılarda, ünlü restoranlarda yapın! Kendi çıkarlarınız için TV kanallarını kullanmayın, kurumların adını geçirmeyin!
Ramo neden panik yaptı?
Zafer adında bir beşinci sınıf öğrencisinin 'Ramo' dizisinde gördüğü bıçaklanma sahnesinden etkilenip RTÜK'e mesaj atması ve RTÜK'ün de bu mesaja yanıt vermesine herkes güldü geçti. Ancak bu paylaşımdan 'Ramo'nun başrol oyuncusu Murat Yıldırım rahatsız oldu ve "Ben bunu çözemedim, çözebilen varsa buyursun! 11 yaşında çocuğun sosyal medya kullanmasına mı yanayım, ilk defa RTÜK'ün bir diziyi kamuoyuna şikayet etmesine mi yanayım, ufaklığın Türkçesinin maşallahlığına mı yanayım" diye tweet attı. Bir anlamda Zafer'in mesajının kurgu olabileceğini ima etti.
Aslında 11 yaşında bir çocuk kendini bu şekilde düzgün ifade edebilir. Belki mesajı yazdıktan sonra büyüklerine okutup düzeltme yapmış da olabilir. Yıldırım, kendi dizisi olduğu için paniğe kapıldı galiba. Ayrıca dizideki yoğun şiddeti şikayet etmek için kurguya da gerek yok. Hep yazıyoruz; bu tür diziler hayatın anlamını racon kesmek sanan, okulda öğretmen, hastanede doktor döven, sevgilisini öldüren arıza erkekler yetiştiriyor.