AYM üyesi Engin Yıldırım "ışıklar yanıyor" paylaşımıyla yeni bir darbenin işaret fişeğini mi ateşledi? Darbeci zihniyet kime güveniyor?

AYM üyesi Engin Yıldırım'ın Twitter hesabı üzerinden yaptığı darbe kokan 'Işıklar yanıyor' paylaşımı toplumun her kesiminden tepkiyle karşılanırken Sabah Gazetesi yazarları Salih Tuna ve Hasan Basri Yalçın da konuyu bugünkü köşelerine taşıyarak çarpıcı tespitlere imza attılar. Hasan Basri Yalçın "Bunlar boş hikâye değil. Bitmediler. Akıllanmadılar. Öğrenmediler. Sadece sindiler. İlk fırsatını bulduklarında da kafalarını soktukları delikten çıkarmak için hazırlık içindeler." sözleriyle darbe özlemi çekenlere karşı uyarırken, Salih Tuna ise "Aklı başında hiç kimse bir yerlerden cesaret almasa gündüz gözüyle böyle bir fecaate imza atmaz." sözleriyle darbe çığırtkanlığının arkasındaki desteğe dikkat çekti.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :15 Ekim 2020 , 09:09 Güncelleme Tarihi :15 Ekim 2020 , 09:15
AYM üyesi Engin Yıldırım ışıklar yanıyor paylaşımıyla yeni bir darbenin işaret fişeğini mi ateşledi? Darbeci zihniyet kime güveniyor?

İÇİNDEKİLER

Salih Tuna'nın yazısı şu şekilde:

CHP eski milletvekili Barışcan ve arkadaşlarının CHP borazanı Halk TV'de söylediklerine bakacak olursak, AYM üyesi Engin Yıldırım "tweet" atmamış, resmen "eylem" yapmış.
Doğrusunu isterseniz hepten haksız da sayılmazlar.
Zira AYM üyesi herhangi bir troll gibi tweet atamaz.
Kaldı ki söz konusu zat-ı muhteremin, "Işıklar yanıyor" paylaşımının neyi çağrıştıracağını bilmemesi imkân ve ihtimal dışıdır.
Gelgelelim, Barışcan ve arkadaşları tahmin edeceğiniz üzre, "AYM kararları uygulanmadığı için 'Işıklar yanıyor' demeye mecbur kaldı... Başka ne yapsın?.." gibi lakırdılarla bu utanç verici "eylemi" arkalıyorlar.
Nasıl bir kafayla malul olduklarını anlatabilmek için vülgarize etmeye mecburum:
Kenan Evren de darbe yapmaya mecbur kaldığını söylemişti... Anarşiyi, vatanın bölünmez bütünlüğünü, parlamentonun cumhurbaşkanı seçemeyecek kadar kadük kaldığını (ila ahir) gerekçe göstermişti.
Ee, tabii AYM üyesi o zat-ı muhterem "Işıklar yanıyor" diyecek.
Konumu bu kadarına elverişli.
Anayasa Mahkemesi üyesi değil de Yurtta Sulh Konseyi üyesi olsaydı, "Çağdaş, demokratik, sosyal, laik hukuk ilkelerine dayalı anayasal düzen tesis edilene kadar ulusumuz adına ışıklarımızı hiç söndürmeyeceğiz..." diyebilirdi.

Lafı dolaştırmaya hiç gerek yok: "Işıklar yanıyor" ifadesinin meşru gerekçesi olamaz.
AYM üyesi Engin Yıldırım'ın Twitter üzerinden ortaya koyduğu "eylem" tek kelimeyle meydan okumaktır.
Anlaşılan o ki...
Daha evvel de bisiklet üzerinden yaptığı cıvık polemiğin "küresel sistem yandaşı muhaliflerden" gördüğü destekten aldığı cesaretle kaptırıp gitmiştir.
Aklı başında hiç kimse bir yerlerden cesaret almasa gündüz gözüyle böyle bir fecaate imza atmaz.
15 Temmuz kalkışmasının aktörleri de sonuç itibariyle muhalefete güvenerek harekete geçmişlerdi. (15 Temmuz öncesinin siyasi atmosferinde bozguncuların nasıl tozuttuğunu hatırlarsanız ne demek istediğimi anlarsınız.)
Şundan hiç kuşkunuz olmasın: Engin Yıldırım tepki görmeseydi özür dilemek şöyle dursun, kuvvetle muhtemel işaret fişeği mesabesindeki o tweetlerine yenilerini ekleyecekti.

YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN

Hasan Basri Yalçın'ın yazısı şu şekilde:

Anayasa Mahkemesi üyesinin paylaştığı tweet'in tek bir anlamı var. Darbe imasından da öte. Açıkça bir tehdit. Akli melekelerinde sorun olmayan herhangi bir vatandaş bunu bilir. Tarihimizde bunun benzerleri vardır.
Darbe tehdidi bu ülkede iki türlü yapılır. Birincisi "genç subaylar rahatsız" manşeti atmaktır. Bir mesajcı gazeteci bulunur. Onun üzerinden haber yapılır. Bu sadece bir ima falan değil açık tehdittir. Hükümet ayağını denk almalı anlamına gelir.
İkincisi de "Genelkurmay'ın ışıkları sabaha kadar sönmedi" haberi yapmaktır. Askerler işi gücü bıraktı darbe planı hazırlıyor demektir.
Bunları bilmesek belki de geçiştirebilirdik. Ama maalesef bu ülkenin tarihinde var. Anayasa Mahkemesi üyesinin de buna benzer bir mesaj vermesi doğrudan bir tehdittir. Yok öyle! Maksadını aşan bir ifade falan değil. Taammüden işlenmiş bir suç. Bahsettiğimiz kişi bir trol falan da değil. Anayasa Mahkemesi üyesi. Her şeyin farkında. Gayet bilinçli.
Zaten bundan önceki eylemlerine de baktığınızda uzun süredir benzer bir sembolizm izlediğini görürsünüz. Mahkeme üyesi olduğunu unutmuş gibi siyasetle kavga veriyor. Daha önce de bisikletli fotoğraflar falan paylaşıyormuş. Açıktan siyasete müdahil olmayı alışkanlık haline getirmiş.
Herkes bu üyenin kim olduğunu ve neden böylesi densiz bir işe kalkıştığını anlamaya çalışıyor. Halbuki bu iş o kadar da karmaşık değil. Maalesef bu kadar yaşanmışlığa rağmen birilerinin hâlâ aklı başına gelmiş değil.
Lanet bir darbeci zihniyet bunların beynine kazınmış çıkmıyor. Devlet adına hükümetten bağımsız söz söylemeyi veya davranışta bulunmayı mubah görüyor. Hükümetleri gidici, kendini kalıcı görüyor. Milletin devlete verdiği yetkiyi kendisinin sanıyor.
15 Temmuz öncesinde de bu ülkede darbe ihtimalinin çok zayıf olduğunu düşünüyorduk. Ama buna cüret eden bir çete varmış. Yargı eliyle darbe mi olur diyenler de olabilir. Hiçbir şeyden ders almadılarsa 17-25 Aralık sürecini hatırlasınlar. Bu ülkede bakanları ve başbakanı tutuklamaya kalkacak kadar cüretkâr yargıyı hatırlasınlar.
Bunlar boş hikâye değil. Bitmediler. Akıllanmadılar. Öğrenmediler. Sadece sindiler. İlk fırsatını bulduklarında da kafalarını soktukları delikten çıkarmak için hazırlık içindeler.


YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN