Son dakika: MHP lideri Devlet Bahçeli'den Grup Toplantısı'nda önemli açıklamalar

Son dakika haberi... MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Bahçeli, " Bir CHP milletvekilinin Türk ordusuna satışmış demesi şerefsizliktir, kepazeliktir. Sınırımızda nöbetçi, gökyüzünde kartal, dilimizde peygamber ocağı, kahraman Türk askeri mi satılmıştır? Ordumuza satılmış demek bedelsiz satılmışlığın uşaklığının aleni beyanıdır. Askere düşmanlık, düşmana askerliktir. CHP'nin kaşımadığı, kanatmadığı, karıştırmadığı geriye ne kalmıştır?" dedi. Devlet Bahçeli, "Fransa'nın geçmişinde kan vardır. Macron iş siyasette sıkıştıkça, Türk ve İslam düşmanlığının dozajını sürekli artırmaktadır. Türkiye hakkının, haklının yanındadır. Fransa'nın yanında olduğu da terör örgütleri, denizlerde yan kesicilik yapan korsanlardır." ifadelerini kullandı.

Giriş Tarihi :01 Aralık 2020 , 10:45 Güncelleme Tarihi :01 Aralık 2020 , 12:26
Son dakika: MHP lideri Devlet Bahçeli’den Grup Toplantısı’nda önemli açıklamalar

İÇİNDEKİLER

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, Ukrayna'nın başkenti Kiev'de düzenlenen Ritmik Jimnastik Avrupa Şampiyonası'nda Ritmik Jimnastik Grup Milli Takımı'nın Avrupa Şampiyonu olduğunu hatırlatarak, Duygu Doğan, Azra Akıncı, Peri Berker, Nil Karabina ve Eda Asar'dan oluşan ekibi ve federasyon yönetimini kutladı.

"Fırsat ve şans verildiği takdirde her insanımızın ilgi alanında başarıdan başarıya koşacağını düşünüyorum. Çünkü insanımızın faziletine, ferasetine, kalp temizliğine, ahlak ve adamlık seviyesine sonuna kadar güveniyorum." diyen Bahçeli, özellikle Türk kadınının üstlendiği her sorumluluğun hakkını vererek öne çıkmasının, hayatın her kesitinde serpilip sivrilmesi takdir ve tebrik edilmesi gereken bir insanlık gerçeği olduğunu kaydetti. Bahçeli, şöyle konuştu:

"Kadın hakkı bir insan hakkıdır, bir iman hakikatidir. Kadınları hedef alan kaba, kırıcı, her neviden kötü muamele hem insan hakları ihlali hem de insanlık onurunun inkarıdır. İnsani münasebetlerimizde, merhum Cemil Meriç'in de ifade ettiği gibi, muhtaç olduğumuz şey ölçüdür, dengedir, soğukkanlılıktır.

Kılı kırk yaran tarihi ve tecrübi aklın yol göstericiliğinde diyebiliriz ki, kadınların yok sayıldığı, görmezden gelindiği, geri plana itildiği, şiddete maruz bırakıldığı toplumların medeniliğinden, gelişmişliğinden, hatta insani değerlerinden bahsetmek mümkün ve muhtemel bir hal özeti değildir. Bir toplumun yumuşak karnı, kırılma, belki de kopma noktası en mağdur durumdaki ferdinin hassas ve nazik durumuyla bir ve aynıdır.

Son yıllarda artan kadın cinayetleri, yaygınlaşan tecavüz vakalarıyla birlikte ürpertici boyutlara ulaşmış istismar haberlerinin insan haysiyetine ve toplum bekasına karşı işlenmiş en büyük suç olarak değerlendirilmelidir. Kadınlarımızın, kızlarımızın, çocuklarımızın vahşete kurban gitmeleri neresinden bakarsak bakalım felakettir, rezalettir, cinayettir."

Atılması gereken adımın ilk halkasında kadına kadına yönelik şiddetin, kadınlığın itibarına yönelmiş nefretin bütünüyle tasfiye edilmesi ve önüne geçilmesinin yer aldığını vurgulayan Bahçeli, "Şiddet seli durmadan, şiddet yangını söndürülmeden, gözünü kan bürümüş psikopatların kanlı emellerine set çekilmeden kadınlarla ilgili konuşacağımız her konu eksik kalacak, her teklif ve temenni yetersiz olacaktır." dedi.

Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bir masuma, bir garibe, savunmasız bir insana canavarca hislerle saldırmak, insanlık haysiyetini taammüden zedelemek vandallıktır, aynı zamanda büyük bir vebaldir. Şiddet varsa insanlık sukut etmiştir. Hiçbir kadın şiddete müstahak değildir. Hiçbir kadın aşağılık ve alçak davranışlara mahkum değildir. Kadınlarımızın toplum içinde olan veya olması gereken muteber ve muhterem mevkileri insani gelişmişlik düzeyimizin alameti farikası, milletler mücadelesindeki en muhkem, en müessir kozumuzdur."

Kadınların bugün hayatın her yerinde, her sahasında olduğunu belirten Bahçeli, bütün kadınların çehresinin ışıklı, bakışlarının aydınlık yarınların müjdesiyle dolu olduğunu söyledi.

"Bozkırın tezenesi merhum Neşet Ertaş'ın dediği gibi, kadınlar insandır, bizler ise insanoğluyuz." diyen Bahçeli, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "Dünyada hiçbir millet kadını ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar himmet gösterdim diyemez." sözünün de değerli ve yerinde olduğunu vurguladı.

Bahçeli, kadınlara yönelik şiddetin kökünün kazınması gerektiğine dikkati çekerek, "El birliği, güç birliği yaparak, partiler üstü bir anlayış içinde hareket ederek suç üreten, suçlu çıkaran, suça teşvik eden fiili veya potansiyel bütün toplumsal kaynakları A'dan Z'ye kurutmak, tedavi ve rehabilite etmek şarttır." diye konuştu.

Bahçeli, ne pahasına olursa olsun, ülkesine kara çalmanın hiçbir siyaset ve fikir adamını şerefli yapmayacağını, bugüne kadar da yapmadığını söyledi.

Devletini, milletini küçük görenlerden, iç ve dış siyaset mahfillerinde ileri geri konuşanlardan geçmişte namuslu bir siyaset adamı çıkmadığını, bugün de çıkmayacağını belirten Bahçeli, "Muhasım güçlerin elinden eteğinden tutanlar, onların ağızlarından çıkacak bir söze müzahir şekilde gelecek planlaması yapmak için hazır kıta bekleyenler dik duramazlar, yerli olamazlar, milli olamazlar, bu milletin evladı asla olamazlar." diye konuştu.

"İşte CHP'nin yönetim kadrosu aynısıyla budur. CHP, Türkiye'ye cephe almış bir siyaset ayıbı, bir siyaset defosu, bir siyaset falsosudur." ifadelerini kullanan Bahçeli, şöyle devam etti:

"Bizim CHP'yle sorunumuz, Türkiye'yle sorunu olduğu içindir. Bizim CHP'yle sorunumuz sakat ve sancılı politikalarıyla ilgilidir. Geçen hafta, bir bakıma CHP'ye oy vermeyen öğretmenlerimizi aşağılayan, onlara öğretmen demeyen Kılıçdaroğlu'nun, sorarım sizlere neresi demokrattır? Öğretmene, işçiye, memura, esnafa, emekliye, sanayiciye, işsize, çiftçiye verdiği oy kadar kıymet yükleyen bir siyasi zihniyetin samimiyetinden, insan sevgisinden, müşfik ve muhik muamelesinden söz etmek mümkün müdür?

CHP'nin kumaşını kesen kesmiş, tarlasını süren çoktan sürmüştür. CHP'ye oy veren kardeşlerimiz hayal kırıklığı içindedir. Onlara karşı yapılan haksızlıklar, saygısızlıklar diz boyudur. ABD'ye 'demokrasimize müdahale edin' çığırtkanlığı yapan bir CHP'nin neresi doğrudur? Türkiye'yi yalanlarla dışarıya jurnalleyen bir CHP'nin nesi düzgün, neresi dürüsttür?

Yine bir CHP milletvekilinin kalkıp Türk ordusuna 'satılmış' demesi bize göre hesabı sorulması gereken şerefsizliktir, kepazeliktir, Türkiye husumetinin kök salmasıdır. Kahraman Türk ordumuzun satılan, satılmış görülen yeri neresidir? Terörle mücadelesi mi satılmıştır? Millet ve kanun ordusu oluşu mu satılmış görülmektedir? Fırat Kalkanı'ndan Zeytin Dalı Harekatı'na, Barış Pınarı Harekatı'ndan Pençe operasyonlarına kadar ova ova, dağ dağ, mağara mağara, şehir şehir, deyim yerindeyse köşe bucak hainleri arayan, sonra bulan, bulduktan sonra da imha eden kahramanlar mı satılmıştır? Sınırımızda nöbetçi, gökyüzümüzde kartal, gönlümüzde şükran, dileğimizde dua, dilimizde Peygamber ocağı, tarihte muzaffer bahadırlık olan kahraman Türk askeri mi satılmıştır?

Orduya 'satılmış' demek, bedelsiz satılmışlığın, uşaklığın aleni beyanıdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ifadesiyle, bu zehirli ve zillet CHP anlayışına diyorum ki; askere düşmanlık, düşmana askerliktir. CHP'nin kutuplaşmadığı, kurcalamadığı, kaşımadığı, kanatmadığı, karıştırmadığı geriye ne kalmıştır?"

"BOŞA KÜREK ÇEKİYORLAR"
Devlet Bahçeli, Türk askerinin Libya'daki mevcudiyetinin, Doğu Akdeniz'den Afrika içlerine, Suriye'den Katar'a, Dağlık Karabağ'dan Irak'a, Afganistan'dan Kıbrıs'a kadar varlığının CHP'nin, İYİ Parti'nin, HDP'nin, SP'nin ve bilumum çıkar ortaklarının uykularını kaçırdığını ifade ederek şunları kaydetti:

"Batı'nın oyunlarına ses çıkaramayan densizler, Katar ile yatıp Katar ile kalkıyorlar. Boşa kürek çekiyorlar, boşuna çırpınıyorlar. Bilhassa Türkiye, hak ve menfaatlerini muktedir şekilde savundukça, Kılıçdaroğlu'nun gözüne perde, gönlüne peçe iniyor. CHP sokakları tahrik etmiş, vatandaşlarımızı istismara yeltenmiş fakat başaramamıştır. Sendikaları, sivil toplum kuruluşlarını manipüle etmiş, ne var ki sonuç alamamıştır. Uluslararası toplumu, küresel kuruluşları, husumet lobilerini kışkırtmış, velakin emeline muvaffak olamamıştır. Şimdi de sırayı Türk askeri mi almıştır? Bu terazi, bu sıkleti çekmez, bu tekerlek bu tümseği geçemez. Kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerine zilletin lekesi sürülemez.

Türkiye Cumhuriyeti, pastane liberallerinin, meyhane devrimcilerinin; arada poşu takan, derede mekap giyen, tepeye varınca mermiyi yiyen kanlı bölücülerin; köşeleri kaybolmuş tatlı su kurnazlarının; pos bıyıklarıyla, doymayan kursaklarıyla boğazın iki yanına tutunmuş küreselcilerin eline, emeline, heveslerine, hedeflerine terk edilemez, Allah'ın izniyle de terk edilmeyecektir. Artık öyle bir noktaya gelinmiştir ki ismini saydıklarımın çatı ve çıkar örgütü haline gelen CHP bir milli güvenlik meselesine dönüşmüştür. İşte zillet budur. İşte hezimet budur. İşte dalalet, işte cehalet bu kirli anlayışla mündemiçtir."

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN