Aşı karşıtlığının kabul edilemez olduğunu vurgulayan İlhan, bugün Kovid-19 için de tek kurtuluş yolunun aşılanma ile mümkün göründüğünü ifade etti.
Geliştirilen aşıların içeriklerinin farklı olabileceğini belirten İlhan, başarıda güvenilirlik ve etkinliğin önem taşıdığını vurguladı.
"BEN DE BİR SAĞLIK ÇALIŞANI OLARAK İLK GELEN AŞIDAN OLACAĞIM"
Prof. Dr. İlhan, Türkiye'de, Sağlık Bakanlığı ile bakanlığın yetkili kurullarından onay almış Kovid-19 aşılarının uygulamaya sokulacağını, bu nedenle sırası gelen vatandaşların aşı olmalarının salgın mücadelesinde en doğru yol olacağını kaydetti.
İlhan şöyle devam etti:
"Salgın sürecinin başında yaşanan bilgi kirliliği şu an aşı çalışmalarında da sürüyor. Toplumun yapması gereken, doğru bilgi kaynaklarına yönelmek olmalı. Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu ile saygın ve alan uzmanı hekimlerin önerileri, kuşkusuz en güvenilir kaynak olacaktır. Ben de bir sağlık çalışanı olarak ilk gelen aşıdan olacağım. Topluma ve çevreme de aşı olmalarının doğru olacağını söylemek isterim."
"KULAKTAN DOLMA BİLGİLERLE AŞIYA KARŞI OLMAK DOĞRU DEĞİL"
Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz da acil serviste her gün Kovid-19'a yakalanmış ve ümitsizlik içinde elini tutarak "Ben ölecek miyim?" diyen insanların arasında görev yaptığını dile getirdi.
İnsanların nasıl acı çektiğini her gün birebir gördüğünü anlatan Kayıpmaz, "Bu acımasız hastalığa yakalanan her yaşta insanın dramına her gün yüzlerce kez şahit oluyorum. Lütfen maskenizi düzgün takın, lütfen kalabalıklara katılmayın, lütfen el temizliğiniz için cebinizde kolonya bulundurun ve sık sık ellerinizi yıkayın diye aylardır yalvarıyorum. Bununla birlikte şunu üzüntüyle görüyorum ki çok aldırmaz bir kesim bu hastalığın ne kadar korkunç olduğunu anlamakta zorluk çekiyor." diye konuştu.
Bir yıldır aşı geliştirilmesi için umutla beklendiğini ifade eden Kayıpmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Aşı çıksa diye kurtuluş ümidiyle bekliyorduk. Aşıda çok ümit verici gelişmeler kapımızda ve biz bunun ne büyük bir nimet olduğunu göremiyoruz. Hangi yöntemle üretilmiş olursa olsun etkinliği ve güvenilirliği ortaya konmuş, ülkemizde Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunun (TİTCK) faz-3 çalışmalarının erken sonuçlarını da görerek erken kullanım izni verdiği her aşı bizim için değerlidir. Aşının hangi firma, hangi ülke tarafından üretildiğine bakılmaksızın en fazla insanın aşı olması, bu salgının kökünün kazınması için olmazsa olmazdır. Sosyal medyada dolaşan kulaktan dolma bilgilerle, önyargılarla aşıya karşı olmak doğru değildir. Çözüme de katkı sağlamaz. Her birimiz bu hastalıktan kurtulmayı istiyor muyuz, istiyoruz. Öyleyse tıpkı çiçek hastalığında olduğu gibi aşımızı vurulalım ve bu mücadeleye katkı sunalım. Bu sayede çocuklarımız okullarına, esnafımız müşterilerine, parklar ve bahçeler eski günlerine kavuşabilsin."