Virüs ile mücadelede ne zaman galip gelineceğine ilişkin olarak Şahin, şunları söyledi: "Virüsü asla tamamen yenemeyeceğiz. Ulaşmak istediğimiz şey, insanların evden çıkamayacakları bu duruma tekrar gelinmemesidir. Bunu, herkes iyi çalışır ve yeterince doz aşıyı teslim edebilirsek başarabiliriz. Buna yaz sonunda ulaşabiliriz. Yazın daha kolay olacak. Bu yaz hayatın neredeyse normal olduğu zamanları siz de fark ettiniz çünkü yazın virüs daha az aktif. İnsanlar da çoğu zaman dışarıda. Dışarıda enfeksiyon kapma olasılığı daha düşük. Önemli olan kışı atlatmamız. Bu ancak herkesin disiplinli olması, kendine ve başkalarına dikkat etmesiyle mümkündür. Diğer taraftan gelecek kışa girmeden önce insanların yüzde 60-70'inin aşı olması çok önemli. O zaman tekrar kapanmaya girmek zorunda olmayacağımızı söyleyebiliriz."
Aşının etkili olduğunu geçici sonuçlar elde edildiğinde anladıklarını ifade eden Şahin, "Verileri aldığımızda hey bu işliyor, süper dedik." ifadesini kullandı.
Bu konuda ilk olarak Pfizer'ın Üst Yöneticisi (CEO) tarafından bilgilendirildiğini anlatan Şahin, "Ben de hemen yanı başımdaki kapıyı açarak eşime söyledim." dedi.
Kendisinin aşı olup olmayacağına ilişkin soruya da Şahin, "Bunu şu an inceliyoruz. Çalışanlar için ekstra küçük sayıda üretim yapmak istiyoruz. O zaman muhtemelen aşı olurum." diye konuştu.
"TÜRKİYE'DEN VE ALMANYA'DA YAŞAYAN TÜRKLERDEN HARİKA MESAJLAR ALIYORUM"
Türkiye'de akrabalarının olduğunu ve zaman zaman onlarla görüştüğünü anlatan Şahin, şu değerlendirmelerde bulundu: "Elbette hepsi gururlu ve iyi dileklerde bulunuyor ve heyecan duyuyorlar. Bunu çok güzel buluyorum. Türkiye'den ve Almanya'da yaşayan Türklerden harika mesajlar aldım. Bunları çok güzel buluyorum. Hepsi çok gurur duyuyor. Ne hissettiklerini anlıyorum. Ne yazık ki sadece çok azına cevap verebiliyorum. Hepsine teşekkürlerimi iletin. Başkası bir şeyler başardığında biz Türkler onlarla mutlu olduğumuzu da hissediyorum. Bu her zaman iyi."
Şahin, "Almanya'da entegrasyon konusunda örnek olarak görülüyorsunuz. Kendinizi rol model olarak görüyor musunuz?" şeklindeki soruya, "Hayır. Üniversiteye gittiğim için şanslıydım. Bazı şeyleri iyi yapabildiğim için şanslıyım. Harika insanlarla olduğum için şanslıyım. Her insanın bir rol model olduğuna inanıyorum. Görevinin ve yeteneklerinin arkasından giden, başkalarına saygılı davranan, ebeveynlerine saygı duyan herkes rol modeldir. Her insanın yapması gereken neyse onu yapıyorum." ifadesini kullandı.
Gençlere de tavsiyelerde bulunan Şahin, "Ben sadece yaptığımı tavsiye edebilirim. Her zaman kendimi iki şeylere yönlendirdim. Bilime olan sevgimle ve meraklı olmakla. Her zaman bir şeylerin nasıl işlediğini anlamaya çalışıyorum. İnsanlara neyi sevdiklerini bulmalarını, kariyerini düşünmelerini tavsiye edebilirim. Ben tıp okudum, doktor ve profesör oldum ancak hiçbir zaman kariyerimle ilgilenmedim. Bir şeyi 10 bin kere de yapsanız bunu canınız sıkılmadan yapmanız önemli. Beni yönlendiren şey de insanlara yardım etmek. Önemli olan ve yönü belirleyen aydınlanma bu. İki şeyi birleştirirseniz güzel bir şey ortaya çıkabilir." şeklinde konuştu.
"NOBEL KONUSUNDA YORUM YAPAMAM"
Şahin, Nobel Ödülü'ne aday gösterilebileceğine ilişkin değerlendirmeler konusunda yorum yapamayacağını belirterek, "Başka kişilerin karar verdiği bilimsel ödül olduğu için bununla ilgili bir yorum doğru değil. Benim için şu anda önemli olan başarmaya çalıştığımız şeyi gelecek yıl gerçekten başarmak. Ardından ondan sonraki yıl başarmak istediğimizi gerçekleştirmek. Farkı yaratmayı başarırsanız, bir şekilde takdir edilirsiniz. Bu konuyu düşünmüyorum. Takdir her zaman sonradan gelir." dedi.
Uğur Şahin, kanser araştırmalarını da sürdürmeye devam edeceklerini dile getirerek, "Her gün kanser araştırmalarıyla ilgili çalışıyoruz." dedi.
Aşı karşıtlarıyla ilgili de aşıya güven duymayanları aydınlatmak ve şeffaf şekilde bilgilendirmek gerektiğini söyleyen Şahin, "Bunu yapmamız lazım. Yanlış bilgileri çürütmek ve sabırlı olmak zorundayız. Ardından bu düzelecektir." diye konuştu.
Memleketi İskenderun'a 30 yıldan beri gitmediğini anlatan Şahin, İskenderun'da akrabalarının kalmadığını, hepsinin Mersin'de, Ankara'da veya İstanbul'da yaşadığını söyledi.