Bunların haricinde yargılama sürecinde gerek Derik Asliye Mahkemesi'nde gerek 3. Ağır Ceza Mahkemesinde tanık olan 3 tane polis memurunun olayı emniyet amirinin yaptığını resmen ifadeleri tutanakları mevcuttur. Mahkemede kararları mevcuttur. Dolayısıyla biz bu olayın failinin emniyet amirinin olduğunu düşünmekteyiz. Yargılamanın bunun üzerinden yapılması gerektiğine inanmaktayız.
Bu olayı emniyet amirinin yapmış olduğunun her türlü belgesi mahkemenin elindedir. Fakat bir türlü bu emniyet amirinin yargılanmıyor olması, hatta o gün komiser hükmünde olan Mustafa Hakan Kutluay'ın bugün emniyet müdürü rütbelerine terfi edip Kayseri gibi Türkiye'mizin güzide bir kentinde asayişten sorumlu emniyet müdür olarak çalışması şehidimizin kanına da bizim kanımıza da ve duyduktan sonra bütün ülkenin kanına dokunacak olduğunu düşünüyoruz. Derhal gelsin, yargılansın, gereği yapılsın. Ben bu ithamları kafamdan uydurmadım, bütün belgeleri sunmuş olduğum mahkemede tescil edilmiş belge olduğunu bütün Türkiye görmektedir. Dolayısıyla yargılamanın bu şekilde yapılmasını istemekteyiz" dedi. "Bütün tanıklar emniyet amirinin FETÖ'cü olduğunu söyledi"
Emniyet amirinin FETÖ'cü olduğuna kendisinin de inandığını vurgulayan Safitürk, "Mardin Üçüncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan yargılamada bütün tanıkların kendisinin FETÖ'cü olduğunu söylemesidir. Bu tabi ki bir şey olmayabilir ama Derik'te kapatılan FETÖ'cüler dershanesinin sahibinin kendi aracılığıyla, sıkı dostluğuyla kaymakama randevu alışından bununla beraber onunla dost olması kendisinin de FETÖ'cü olduğu anlamında bir olgu çıkartmaktadır.
Sıkı fıkı bağları olduğu tanıklar tarafından beyan edilmektedir. Zamanın Mardin Valisi Mustafa Yaman rahmetli kaymakama olaydan bir gün önce 'Yarın sana MİT, polis ve jandarma istihbaratından almış olduğumuz sağlam verilere göre bombalı saldırı yapılacak tedbirini al' gibi bir mesajı vardır. Kaymakam da kendisine teşekkür ederek gerekli önemleri alacağını, kendisinin rahat olması gerektiğini söylemiş, u mahkeme kayıtlarında vardır bu mesaj. Daha sonra rahmetli kaymakamın Kızıltepe Hastanesindeki durumu tüm görgü doktorlar vesilesiyle şehit olacak durumda değildi. Sağlık camiasının kontrolünden valinin baskısıyla Gaziantep'teki bir hastaneye sevki yapıldı. Valinin baskısıyla doktorların itiraz etmesine rağmen bunların hepsi mahkeme kayıtlarıyla sabittir.
Gaziantep'te kasten çocuğumuzun doktorlar tarafından vücudunun çeşitli yerlerinden kesilerek öldürülmüş olduğu mahkeme kararlarıyla sabittir. Bu sevki günün Valisi Mustafa Yaman yaptırmıştır. Çocuğumuz Kızıltepe'deki doktorların tamamının ifadeleri ve Antep'teki hastanenin ve ameliyatı yapan doktorların ifadesine göre, çocuğumuz Antep'te kasten doktorlar tarafından şehit edilmiştir.
Kızıltepe'deki tüm doktorların ifadesine göre, ölümüne şok olduk. Mutlaka yaşaması gereken kendinde olan bir insandı. Ölmesini gerektirecek hiçbir neden yoktu. Cumhuriyet savcılığı ve hakimler tarafından bütün hekimler sorgulanmış, kaymakamın durumu ortadaydı. Hiç ameliyat gerektirmeyen bir tutumla rahmetli kaymakam ayağından kafasına kadar paramparça kesilerek kasten şehit edilmiştir. Bunların tamamı mahkeme kayıtlarıyla belgelidir" diye konuştu.
"OLAY YERİ İNCELEMESİ YAPILMADAN BÖLGE TEMİZLENMİŞ"
Rahmetli kaymakamın şehit olacağı bilgisinin birçok defa valiliğe geldiğini dile getiren Safitürk, "Rahmetli kaymakamın şehit olacağı bilgisi o kadar fazla valiliğe gelmiş ki yapmış olduğu son 5 toplantısında çıkan en net kararlardan 1'incisi Derik Kaymakamına saldırı yapılacak olduğu, emniyet tedbirlerinin en üst düzey kırmız alarmda yapılması gerektiği ile ilgili Derik Emniyet Amirliğine her toplantı sonrası yazı yazıldığı, Derik Emniyet Amirinin kendisine gönderilen bu yazılar gereği hiçbir ifade almadığı, kendisine açılan kamu davasında hiçbir önlem alamadığını ve bunlar haricinde şehit olmuş bir kaymakama hakaret edici cimriydi, kıskançtı gibi ifadeleri kullanması da kendisinin devlet terbiyesinden münezzeh olduğunu göstermektedir.
Olay yeri incelemesi yapılmadan temizletilen bir yerin neden temizletildiği sorusu sorulmamış olması bizi bir sürü soru işaretlerine boğmuştur. Derik'te kaymakamın sorumlu olduğu sığınmacılar kampı vardı. 15 bin kişilik, 3 aylık gelmiş parası vardı. Bu paranın ortadan kaybedilme olayı vardı. Kaymakam rahmetli bu parayı mutlaka birilerinin kaybeden kişilerin ki bunlar bellidir yedirmemek için uğraştı. Bu kişiler kaymakamı bu paranın takipçisi olması sebebiyle mutlaka öldürtmek istediklerinden dolayı emniyet amirinin bu para bağlantısının da içinde olduğu, bu parayı da götürenlerin ciddi anlamda makam ve para peşinde oldukları, rahmetlinin şehit edilişinde menfaati olan kişilerinde yani bunların vali tarafından daire başkanı yaptırıldıkları vasıfsız kişiler var.
Kaybedilmesinde katkısı olan kişilerin Vali Mustafa Yaman tarafından kayyum atanmış olduğu belediyede daire başkanları olarak görevlendirilmeleri vardır. Kendisinin sağlık sektöründe yapmış olduğu yazışmalarda kendisine yardımcı olan o gün bugün başhekimlik yapan doktor bulunmaktadır" şeklinde konuştu.