İşte Hilal Kaplan'ın yazısından bir bölüm:
HaberTürk canlı yayınındaki konuşmama böyle başlamıştım, neticesi de öyle oldu. Nitekim yayın akışını değiştirip programın tekrarını bile yayınlayamadılar.
HaberTürk, kendisini ana akım medyada, herkese eşit mesafede konumlandırmış saygın bir yayın kuruluşu olarak sunuyor.
Ancak 15 Temmuz gecesine değin görevde bulunan nerdeyse tüm üst düzey yöneticileri FETÖ'cü çıkan kanal, kapatılan Zaman'dan sonra en çok FETÖ'cüyü bünyesinde barındıran yapı , âdeta "kaportası değiştirilmiş STV" olduğunu unutturamaz.
Türk basın tarihinde bir benzerini hatırlamadığım bir ifşa yaptım. Çünkü birisinin yapması gerekiyordu! Her akşam geçmişleri darbe gecesine değin FETÖ'yle yan yana yazılmış bazı konukları üzerinden yayında olmayan birisine itibar suikasti yapan, Ak Parti'ye yakınmış gibi duran bir konuğu seçip onu diğerlerine ezdiren, birkaç muhafazakâr "vitrin mankeni" koyup tarafsızlık maskesi takan HaberTürk'ü savunmak adına kanala ve gazeteye en son monte olan 'zayıf halka' Kemâl Öztürk kendisini ortaya attı. Cevabını twitter hesabımdan verdim, sustu.
Sonra kanalın ekran yüzü Fatih Altaylı, 2009'daki "F Tipi astsubayın fişleme itirafları" manşetinin fotoğrafıyla "En güçlü zamanında" FETÖ ile mücadele ettiklerini iddia eden kendine yakışan aşağılıkta bir tivit attı. Ancak benim konu hakkında zamanında yazı yazdığımı belli ki bilmiyordu.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!