TEMEL NEDENİ DÜNYANIN ISINIYOR OLMASI
Prof. Dr. Alaeddinoğlu, Türkiye'nin 7 farklı bölgesinin olduğunu belirterek, "Bugün en çok sürekli yağışın yağmurun gerçekleştiği Karadeniz bölgesinde bile sıkça karşımıza çıkan sıcaklık değerlerinin oldukça yüksek olduğuna ilişkin haberler ya da meteorolojik veriler görüyoruz. Şubat ayında Karadeniz'de tişörtle gezebildiğini gördük. Aynı durum diğer bölgelerimiz içinde geçerli ve sıcaklıkların neredeyse yaz sıcakları değerlerinde olduğunu, Ocak ayında ağaçların çiçek açtığına tanıklık ediyorsunuz. Bu da iklimin tamamen değiştiğini alt üst olduğunu ve bundan sonrada değişeceğini gösteriyor. Bunun temel nedeni de dünyanın ısınıyor olması" dedi.
ARTIK ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK
Bu ısınmanın beraberinde iki temel şeyi getirdiğini anlatan Prof. Dr. Alaeddinoğlu şöyle konuştu: "Birincisi, küresel iklim değişikliği o düzenli olan yağışların ortadan kalktığını, artık her an çok yağışlar bekleyebilirsiniz, bütün kış yağışta almayabilirsiniz. Bunlara açık olmamız gerekiyor. Bu çok ciddi bir sorun ve can ve mal kayıplarına neden olabilecek bir sorun. Buharlaşma ile birlikte karşılaşacağımız kuraklık sorunu yani içme ve kullanma sorunu. Her yere düşen bir yağış var. Örneğin içinde bulunduğumuz Van Gölü Havzasının yaklaşık 500 milimetre yağış düşüyor. Bu kadar yağış düşüyor ama havzadaki yıllık buharlaşmanın yaklaşık 4 katı oranında gerçekleştiğini biliyoruz. Yani düşen yağış büyük ölçüde buharlaşıyor. Buharlaştığı için yüzey suları ciddi şekilde olumsuz etkileniyor. Bu göllerin seviye farklılıklarının aşırı olmasının temel nedeni bu"
KURAKLIK PANDEMİDEN DAHA TEHLİKELİ
Geçen yıl Van Gölü Havzası'na çok ciddi anlamda kar yağışının gerçekleştiğini, hatta son 50 yılın en fazla kar yağışı olduğunu da belirten Prof. Dr. Alaeddinoğlu, "Ama bunun bir anlamı yok. Bir yıl çok yağış düşebilir. Ama biz büyük ölçüde uzun periyotta olaya bakmamız gerekiyor. Geçen yıl çok yağış düştü ama göl seviyesindeki çekilmeyi de gördük. O yağışların artık yeterli olmadığını anlıyoruz. Eskiden metrelerce kar düşerdi. Buharlaşmada çok fazla olmadığı için yavaş yavaş eriyerek toprağa sızardı. Aslında bir sonraki yılın su ihtiyacını karşılardı. Geçen yıl istisna bir durumdu. Şu an şubat ayındayız her taraf günlük güneşlik ve kardan hiçbir işaret yok. Dağların bile büyük bölümünde kar kalınlığını 15-20 santimetreyi geçmediğine şahitlik ediyorsunuz. Karşımızda duran bu kuraklık sorunu içinde bulunduğumuz bu pandemi sürecinden çok daha tehlikeli"