İşte Yavuz Donat'ın açıklamalarından öne çıkanlar:
28 Şubat'ı Türkiye benden öğrendi. Prof. Dr. Başbakan Necmettin Erbakan da 28 Şubat'ı benden öğrendi. Ben bir Pazar günü Gençlerbirliği-Altay maçına gitmiştim. Gençlerbirliği'nin asbaşkanıydım. Şeref tribününe oturacağım sırada arka sıralardan birisi bana "gel gel" diyerek el salladı. Şapkalı, kasketli, siyah gözlüklü falan birisi. Tanımıyorum. Ama ısrarlar da "gel" diye davet ediyor. Gittim. Oramiral Güven Erkaya. Deniz kuvvetleri komutanı. "Altay taraftarıyım" dedi, "Sen de Gençlerbirliği yöneticisisin. Maç izlemeye geldim" dedi. Oturduk, sohbet ettik. Sohbet sırasında bana ordunun rahatsızlığını, MGK toplantılarında yapılan görüşmeleri, Demirel'e ısrarla MGK'yı özel bir irtica gündemiyle toplamasını istediklerini, Demirel'in bunu her defasında ertelediğini, bu defa çok ısrar ettiklerini ve 28 Şubat'ta özel gündemle MGK'nın toplanacağını söyledi. Kağıdı, kalemi çıkarmak istedim. "Aklına yaz" dedi. Bunları gazetede yazacağımı söyledim. "Hiçbir mahsuru yok" dedi. Yazdım, gazetede manşet oldu. Sonrasında da 28 Şubat geldi.
28 ŞUBAT'IN ÖZÜ DİĞER DARBELERİN GEREKÇESİYLE AYNI
Burada atlanılan bir şey var. 28 Şubat'ın özünde, daha önceki darbelerin gerekçesi neyse; 28 Şubat Postmodern darbesinin özü, arkası, önü aynıdır. Yani Erbakan gelirken, adil düzen dedi, sömürüye son dedi. Türkiye'de Adnan Menderes "yerli ve milli" demiştir. Demirel "yerli ve milli" demiştir. Erbakan aynı şekilde bir "adil düzen" sözü etmiştir. Bu Türkiye'de bir takım çevreleri ve batıyı rahatsız etti. 28 Şubat'ın arkasında sadece 2-3 tane generali saymak falan doğru değildir. Medyası ve büyük sermayesi de vardır. Unutmayın ki 28 Şubat'tan sonra gelen süreçte kaç tane banka batmıştır ve trilyonlar nasıl hortumlanmıştır. Özellikle ABD ve İsrail ikilisi Erbakan Hoca'nın başbakanlık yapmasını ve o hükümetin devam etmesini istemediler.
ABD GİZLİ BİR YAZI YOLLADI
Hoca başbakan oldu, Recai Kutan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanıydı. Türkiye'nin acil olarak doğalgaza ihtiyacı vardı. Doğalgaz bazı ülkelerden alınıyordu ama İran doğalgazı daha ucuz ve taşıması daha kolaydı. İran'la doğalgaz anlaşması yapılmak istendi. Bu sırada ABD'den iki tane bakan geldi. Recai Kutan'ı uyardılar. "İran ile 300 milyon dolardan fazla alışveriş kim yaparsa, biz ona karşı önlem uygularız. İran'dan doğalgaz almayın" dediler. Bundan sonra Erbakan Hoca İran'la doğalgaz anlaşmasını imzaladı. Sonrasında ABD'nin o dönemki içişleri bakanı Ankara'daki büyükelçiliğe bir yazı yazdı. Gizli bir yazıdır. O yazıda söylenen şudur: Erbakan hükümetinin İran, Irak, Nijerya, Sudan gibi ülkelerle ilişkilerini güçlendirme politikası, ABD'nin çıkarlarına aykırıdır. Bu politika durdurulmalıdır. TSK'nın üst düzey kademesi Erbakan'ı desteklememektedir. Asker harekete geçmeye zorlanmalıdır. Aksiyon planınız nedir Ankara olarak?
BRİFİNGLER MOSSAD KURGUSUYDU
Bu kadar açık. Göz göre göre geldi. O dönemde brifingler yapıldı. Profesörler gittiler, bürokratlar gittiler. Hakim, savcılar gittiler. Şevket Kazan dedi ki hakim ve savcılara, "Bu brifinglere gitmeniz suçtur. Gitmeyin" dedi. Ertesi gün 400 tane hakim ve savcı brifinge giderek ayakta alkışladılar. O brifingin içeriği tamamen MOSSAD kurgusuydu. Bunlar daha sonra zaman içerisinde anlaşıldı ama iş işten geçmişti.
Halkın, belirli kesimlerin hoşuna gidecek bazı laflar vardır. İrtica, baş örtüsü gibi. Aynı laflar Adnan Menderes döneminde de darbe gerekçesi olmuştur, Demirel döneminde de gerekçe olmuştur. Hoca çok daha açık bir tavırla yürüdüğü için o dönemde de gerekçe olmuştur. Hoca başbakanlığa geldiği zaman "Devlet millet buluşmasını sağlayacağım" demişti. Bu laf bile belirli çevreleri rahatsız etmiştir.
Konuşmanın tamamını ve en dikkat çeken çarpıcı açıklamaları videodan dinleyebilirsiniz...