Ben de 'Evet ben yapacağım' dedim. Sonra eliyle işaret ederek 'Ama senin kafanda şu şey var. Yani sana nasıl güvenebilirim ya beni zehirlersen?' diye sordu. Ben tabii o anda kamu görevimi icra ettiğim için kendisine sadece burada görevli bir hekim olduğumu isterse yaptırmayacağını söyledim. Numune vermek için bana döndü, ben de kendisinden maskesini çıkarmasını ağzını açmasını istedim.
Çünkü sürüntü testi yapacaktım. Ona az önceki sözlerin çok kırıcı olduğunu ve hiç şık bulumadığımı belirttim. Ancak kendisi bana dönüp 'Ama haklıyım, yani kafanda şu şey var, ben şimdi sana nasıl güveneyim.
Ya zehirlenirsem ya beni öldürürsen' dedi. Yaşadığım bu olay gerçekten beni derinden üzdü ve onurumu çok kırdı. Hem yardımcı çalışanlarımızın, hem de diğer insanların gözü önünde olay vuku buldu" dedi.
SALDIRIYA UĞRAYAN HEKİM KONUŞTU
Sabah'ın haberine göre, pandeminin başladığı günden beri sağlık çalışanları olarak psikolojik ve fiziksel zorluklar çektiklerini söyleyen Öztürk, kendisine görevi bildirildiğinde biri 4, biri 1,5 yaşında iki çocuğunun olduğunu, buna rağmen bir an bile düşünmeden görevinin başında bulunduğunu belirtti. Öztürk, "Bunların sonunda istediğimiz tek şey vatanımızın, milletimizin bu pandemiden kazasız belasız az hasarla çıkmasıydı.
Ancak gelin görün ki bu kadar zor günler geçirdikten sonra üstüne mesleğinizi hiçe sayarak hekimliğimizi bir tarafa bırakıp herkesin içerisinde başörtümü gösterip ona 'şey' diyerek rencide etti. Kamuoyunun ve benimle aynı safta çalışan sağlık çalışanlarının vicdanlarına bırakıyorum. Beni en iyi onlar anlar. Adalete güvenim sonsuz. Böyle bir tepkiyle karşılaştığım anda ellerim titredi. Bu tarz saldırılara uğramak gücümüzü kıramaz ama onurumuzu kırıyor" dedi.
AVUKAT ÖZTÜRK: MÜVEKKİLİMİN DİNİ DEĞERLERİ 'ŞEY' OLARAK ADLANDIRILMIŞ
Avukat Reha Öztürk de bu tür olayların ülkenin kanayan yarası olduğunu ve suistimale açık bir konu olduğunu belirterek "Tahkikat işlemlerini başlattık. Adalete güvenimiz sonsuz, gerekli incelemeler yapılarak hukuki süreci yürütmeye çalışacağız. Bahsi geçen söylemler iki defa ifade edilmiş. Müvekkilimin dini değerleri ve unsurları 'şey' olarak adlandırılmış. Karşı tarafın müvekkilime karşı beyanları 'Ben şakacı bir insanım, şaka yaptım' şeklinde savunması, bu olayın biraz daha ciddi boyuta taşınmasını sağlamaktadır. Bir insanın dini değerleriyle alakalı şaka yapılması bile bana göre bir belediye meclis üyesine yakıştırmadığım hal ve hareketlerdendir" dedi.
CHP'Lİ MECLİS ÜYESİ TEMEL'İN PİŞKİN AÇIKLAMASI...
İddialara cevap veren Bahçelievler Belediyesi CHP Meclis Üyesi İsmail Hakkı Temel ise, "PCR testi için arkadaşlar geldi. Orada bir hanım, bir de erkek arkadaşımız vardı. Bana 'Hangi partidensin?' diye soruldu. Ben de 'Cumhuriyet Halk Partisi' dedim. Orada da hanımefendiyle espri yaptık.
Bak Cumhuriyet Halk Partililer ya da sol ve radikalciler başı kapalı bir kadın için 'Ya buna muayene olma, ben buna aşı olmam' derler. Ben o sırada bu bakışı eleştirdim. Ancak o arkadaşımız sanırım yanlış anlamış, daha sonrasında da 'Yanlış anlamadın değil mi?' dedim. 'Yok' dedi. Hatta kendisine hizmeti için teşekkür ettim. Sonradan üzülmüş, ben de şimdi onun üzüldüğüne üzüldüm " dedi.
Ortada bir yanlış anlaşılmanın olduğunu söyleyen Temel, sağlık çalışanı Öztürk'ü tanımadığını orada ilk defa karşılaştığını, başörtüsü veya dini inancıyla bir ilgisinin olamayacağını söyledi. Temel, "Hanımefendi hizmet verdi bize.
Kendisine karşı böyle bir bakış açısıyla yaklaşmış olmamı hissetmesi üzücü. Kendisi yanlış anlamış ondan çok ben üzüldüm. Böyle bir olayın içerisinde olmaktan rahatsızlık duydum. Benim üzüldüğüm nokta bu" diye konuştu.