Haddini aşan Yunan Genelkurmay Başkanı Floros'a tarihi ayar! Son maceraya atıldıklarında başlarına ne gelmişti?

Yunan Genelkurmay Başkanı Floros, Türkiye’ye yönelik hadsiz açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin 1995’te Yunanistan’ın Ege’de karasularını genişletme ihtimaline karşı aldığı ‘casus belli’ kararını ‘gayri ciddi’ olarak niteleyen Floros, Yunanistan’ın karasularını genişletme hakkının saklı olduğunu savundu. M.S.Ü. Rektörü tarihçi yazar Erhan Afyoncu, sosyal medya hesabından "Yunan Genelkurmay başkanı Floros'a, geçen asırda son macera aradıklarında üç başbakan, iki bakan ve başkomutanlarını kendilerinin vatan haini ilan edip, kurşuna dizdiklerini hatırlatalım istedik. General Hacianestis'i unutmasın." dedi.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :03 Nisan 2021 , 12:42 Güncelleme Tarihi :03 Nisan 2021 , 12:55
Haddini aşan Yunan Genelkurmay Başkanı Floros’a tarihi ayar! Son maceraya atıldıklarında başlarına ne gelmişti?

İÇİNDEKİLER

Yunan Genelkurmay Başkanı Konstantinos Floros, Türkiye'ye karşı sert hakaret ve suçlamalarda bulunurken TBMM'nin 1995'te Yunanistan'ın Ege'de tek taraflı karasularını genişletmesi halinde hükümete askeri dahil tüm yetkileri verdiği 'casus belli' (savaş nedeni) kararının 'gayri ciddi' olduğunu savundu.

Floros, "ABD'nin geçen yıldan beri, bizi artık başka bir bakış açısıyla dinlemesinden çok sevinçliyim. Türkiye'nin bölgede istikrarsızlık yaratan bir provokatör gibi hareket ettiğini söylerken ne kastettiğimizi, artık daha iyi anlıyorlar. Bölgedeki tek kargaşacı Türkiye'dir. Türkiye'den tek şikâyetçi olan biz değiliz. Başka ülkeler de şikâyetçi. Bu da hem bizim için hem bölge için çok iyi bir şey, Türkiye, Doğu Akdeniz'de ortak istikrarsızlık paydasıdır" diyerek haddini aşan açıklamalarda bulundu.



'KARASULARI SAKLI HAKKIMIZ'
Floros, 'casus belli' için 'gayrı ciddi' derken, Yunanistan'ın karasularını genişletmesinin "yasal egemenlik hakkı" olduğunu öne sürdü. Floros, Yunan hükümetinin, karasularını "istediği ve uygun gördüğü bir zamanda genişletme hakkına sahip olduğunu ve bu hakkı saklı tuttuğunu" sözlerine ekledi. Yunanistan ile ABD arasındaki savunma ilişkilerinin, tarihteki en yüksek düzeyde bulunduğunu belirten Floros, Yunan silahlı kuvvetlerini güçlendirmenin ABD'nin çıkarına olduğunu savundu.

Yunan Genelkurmay Başkanı "Güçlü bir jeopolitik oyuncu olan Yunanistan, Doğu ve Orta Akdeniz'de istikrarının sağlanmasına katkıda bulunmak için ABD'nin desteğini arzuluyor. Yunanistan'ın operasyonel becerilerini güçledirmek ABD'nin çıkarınadır" diye konuştu.

HADSİZ YUNAN'A TARİHİ TOKAT!

Hadsiz Floros'a tarihçi Erhan Afyoncu'dan dikkat çeken bir yanıt geldi. Afyoncu, sosyal medya hesabından "Yunan Genelkurmay başkanı Floros'a, geçen asırda son macera aradıklarında üç başbakan, iki bakan ve başkomutanlarını kendilerinin vatan haini ilan edip, kurşuna dizdiklerini hatirlatalım istedik. General Hacianestis'i unutmasın." mesajını paylaştı ve paylaşımına konuya ilişkin yazısını ekledi.



İşte Afyoncu'nun, hadsiz Yunan yetkililerinin dikkate alması için paylaştığı yazısı:

Yunanistan, Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı'nı kaybetmesi üzerine büyük hayaller kurup, haddine bakmadan Anadolu'yu işgal etmeye kalktı Milli Mücadele sonunda Yunan ordusu denize dökülünce, Yunanlılar mağlubiyetin sorumlusu olarak üç başbakan, iki bakan ve başkomutanlarını idam etti.

Yunanlılar son macera aradıklarında başbakan, bakan ve generallerini vatan haini ilan edip kurşuna dizdiler

İngilizlerin desteğiyle Batı Anadolu'yu işgale başlayan Yunanistan, ummadığı bir direnişle karşılaşmış, Mustafa Kemal Atatürk'ün liderliğiyle Türk ordusunun karşısında duramayıp, büyük bir mağlubiyete uğramıştı. Mağlubiyetin faturası Yunan siyasetçi ve generallere kesildi. Nihayetinde üst düzey yöneticiler yargılanarak idam edildiler. Savaş sonrasında Yunanistan'ın durumu üzerine Cemal Güven ve Hatice Yıldırım'ın araştırmaları vardır.



Mahkemeden bir sahne.

DARBE VE MAHKEME
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün komuta ettiği Türk kuvvetleri 26 Ağustos 1922'de başlayan Büyük Taarruz ile 14 gün gibi kısa bir sürede Yunan ordusunu denize döktü. Bu mağlubiyetle Yunanistan'da iç karışıklıklar meydana geldi. Mağlup ordudan kurtulabilen ve Anadolu dışındaki askerler Venizelos taraftarı subaylar komutası altında Midilli ve Sakız adalarında toplandılar. Albay Plastiras, Albay Gonatas ve Deniz Yüzbaşısı Phokas'ın dahil olduğu bir ihtilal komitesi kuruldu ve kısa sürede ihtilal Atina'ya ulaştı. 26 Eylül'de Meclis dağıtıldı ve Petros Protopapadakis başkanlığındaki hükümet istifa etti. Bakanlar tutuklatıldı, ancak krala dokunulmadı. İngiliz birliklerinin koruması altında Palermo'ya götürüldü. İşin ilginç tarafı Küçük Asya Felaketi'nin mimarı olan Venizelos'la iletişime geçilerek Lozan'da Yunanistan'ı temsil etmesi istendi. Venizelos böylece hem cezalandırılmayacak, hem de siyasi rakipleri Askeri Mahkeme'de yargılanacaktı.
Felaketin müsebbibi olarak 1921- 1922 döneminin önemli siyasi ve askerî ricali tutuklandı. Bu kişiler ve belirtilen dönemde yaptıkları görevler şöyleydi: Başbakan-Adalet Bakanı Dimitrios Gounaris, Maliye Bakanı-Başbakan Petros Protopapadakis, İçişleri Bakanı- Başbakan Nikolaos Stratos, Dışişleri Bakanı Georgios Baltacis, Harbiye Bakanı Nikolaos Theotokis, Küçük Asya Ordusu Başkomutanı General Hacianestis, Ulaştırma Bakanı General



Kesenofon Stradigos ve Tümamiral Michael Goudas.

19 Ekim 1922'de, İhtilalciler General Theodoros Pangalos başkanlığında bir soruşturma heyeti kurdu. Raporlar ise General Othonaios'un başkanlığında on subaydan oluşan özel bir askerî mahkemeye verildi. 31 Ekim'de başlayan mahkemede sanıklara yöneltilen suçlamalar şu şekildeydi; Yunanistan'a mali ablukanın tatbikine dair müttefiklerin verdikleri 19 Aralık 1920 tarihli notayı Yunan halkından gizlemek, Yunanistan'a terk edilen Kuzey Epir'in ilhakı için gereken tedbirleri almamak, büyük ve küçük askerî kıtaların başına aciz ve muktedir olmayan komutanları tayin ederek tecrübeli subayları uzaklaştırmak ve firarî subayları himaye etmek, halka ait mali kaynakların sorumsuzca kullanılması, hazır kuvvetler cephede yerini almadan Eskişehir'e ilk saldırıyı başlatmaları, Eskişehir- Afyonkarahisar tren yolunun işgalinden sonra Ankara'ya doğru ilerlemeyi sürdürmek, Yunan toprak ve ulusal isteklerini belirtmeden İtilaf Devletleri'nin çözümüne göz yummak, ülkenin mali durumunun bozulması, Venizelos'un Avrupa'da boyunduruk altında yaşayan Yunanlıları temsil etmeyi onaylamaması, yabancı devletlerden alınacak kredilerin elde edilememesi.



Sami Yetik'in İstiklal Savaşı'yla ilgili tablosu.

VATAN HAİNİ OLARAK ASILDILAR
General Othonaios, 15 Kasım 1922 günü sabah erkenden kararı okudu. 6 sanık da vatana ihanetten idama mahkûm edildiler. Amiral Mihail Goudas ile General Ksenofon Stratigos müebbete çarptırıldılar. Prens Andrew ise sürgün edildi. Averoff Hapishanesi'nde bulunan mahkumlara idam kararı açıklandı. Giritli askerlerden oluşan 30 asker 15 metre mesafede mahkûmların karşısında yerlerini aldılar. Beşer kişiden oluşan kısımlara ayrılarak her bir kısım bir mahkûmun karşısında durdu. Soldan sağa sırayla mahkûmlar şöyle sıralanmışlardı: Theotokis, Stratos, Gounaris, Protopapadakis, Baltacis ve General Hacianestis. Saat 11.28'de teğmen kılıcını çekerek ateş edilmesini emretti. "Altılar" olarak bilinen kişiler kurşuna dizilmişlerdi.
İdamlar üzerine infaz kararları ve mahkeme ciddi eleştirilere maruz kaldı. İngiltere Yunanistan'la diplomatik ilişkilerini kesti ve İngiliz elçisi Atina'yı terketti. İngiliz basını siyasi intikam kastıyla idam kararı verilmesini ağır dille eleştirdi. Fransız gazeteleri verilen kararı ağır bulurken aynı zamanda yapılan işin Lozan'da Venizelos'u zor durumda bırakacağını ifade etmişlerdi. Amerikan basını da tayin edilen hakimlerin çıkarcı kimseler olduklarını yazıp, sırtlarını ihtilal komitesine dayamakla suçladı. İdam edilen Başbakan Petros Protopapadakis'in torunu Mihalis Protopapadakis "Altılar" üzerindeki "vatan haini" damgasını kaldırmak amacıyla ilki 2008'de olmak üzere Yunan Yargıtay'ına toplam üç kez başvurdu, ancak delil yetersizliği sebebiyle hepsi reddedildi. Dördüncü başvuru ise kabul edildi ve hadiselerin tekrar incelenmesine karar verildi. 2010'da Yunanistan Yargıtayı "vatan hainliği" ile ilgili suçun lağvedilmesine ikiye karşı üç oyla karar verdi. 88 yıl sonra mahkeme kararı ile "Altılar"ın üzerlerindeki vatan hainliği damgası kaldırıldı.



Esir Yunan generalleri Türk subaylarıyla.

Yunanistan'ın çöküşü
VENİZELOS, İngiliz ve Fransız askerlerinin desteğiyle 1917 Haziran'ında Kral Konstantin'i tahtından indirerek savaş sonrası kazanımlardan faydalanmak amacıyla Yunanistan'ı I. Dünya Savaşı'na dahil etti. Batı Anadolu'da kendi kontrolünde bir Yunanistan'ın olmasını tercih eden İngiltere, burada güçlü bir İtalya'ya karşı Yunanistan'ı tercih edip, Yunanlılar'ı destekledi. Kuruluşundan itibaren Batılı devletler tarafından siyasi, mali ve askeri anlamda desteklenen Yunanistan'ın bu durumu Milli Mücadele sırasında da devam ediyordu. Ancak 14 Kasım 1920'deki seçimlerde İtilaf Devletleri'ne yakın olan Venizelos'un kaybetmesi ve ardından Kral Konstantin'in geri dönmesi İtilaf Devletleri tarafından verilen destek ve yardımların kesilmesine sebep oldu. Bu durum mali buhranı da beraberinde getirdi. Kral Konstantin her ne kadar Venizelos'un siyasetini beğenmese de İtilaf Devletleri'nin desteğinin devamını sağlamak ve halkın gözündeki imajını sağlamlaştırmak için Batı Anadolu'da taarruza geçti. Ancak iki taarruzda da başarısız olunca Yunanistan'ın siyasi problemlerine mali sorunlar da eklendi. Bilhassa II. İnönü Savaşı'ndan (26-31 Mart 1921) sonra Yunanistan para birimi drahmide ciddi düşüşler yaşandı. Bu düşüş daha da devam edecekti. Zira savaş masrafları Yunan devletinin gelirinden fazlaydı. Yunanistan'ın 27 milyonluk bütçe açığını kapatmak için İngiltere'nin isteği üzerine Kanada 5 milyon pound yardım yaptı. İngiltere ve Fransa ise 10'ar milyon pound yardımda bulunma kararı alıp, ilk olarak 6,5 milyon poundluk yardımda bulundular. Buna mukabil Kral Konstantin'in geri dönmesiyle kalan meblağın ödenmeyeceği bildirilmiştir. Bu durum ise Yunan maliyesini iyice zor duruma soktu. Yunan hükümeti drahminin değerini yükseltmek için çeşitli teşebbüslerde bulundu. Bunlar, İtilaf Devletleri'nin iznini almaksızın birkaç defa tedavüle yeni para çıkarılması, ecnebi kambiyosu kurulması, Anadolu'da işgal altındaki topraklardan vergi toplama çalışmaları, istikraz arayışlarıdır. Ancak drahminin düşüşü engellenemedi.