"DEAŞ halen aslında ülkenin içerisindeki varlığını devam ettiriyor. Kendini zaman zaman ortaya koyuyor. Burada daha çok uyuyan hücreler şeklinde var DEAŞ. Ve enteresan bir şekilde aslında DEAŞ'la PKK'nın faaliyet gösterdiği alanlar birbirlerine devamlılık arz eden bir coğrafya Irak'ın içerisinde. Aslında çok da şaşırılacak bir şey değil çünkü Normal bunlar gerek arazinin gerek ülkedeki bir takım yapısal sorunların varlığından istifadeyle bu coğrafyalarda faaliyetlerini halen sürdürüyorlar. DEAŞ varlığının ne kadar olduğunu söylemek gerçekten zor. Dediğim gibi bunlar uyuyan hücreler halinde olduğu için. Ama 5 binden 20 bine kadar rakamlar söyleniyor. Bu Örgütlere para mühimmat sağlayan topluluklarla biz karşılaşmıyoruz ama neticede istihbarat örgütleri bu çerçevede çalışmalarını devam ettiriyorlar. Böyle bir coğrafyada, özellikle sınırların çok geçişken olduğu bir coğrafyada gelir elde etmek için çok zorlanmadıklarını biliyoruz."
Bir de Sincar Anlaşması var, elbette. Bu anlaşma bölgede uygulanabiliyor mu?
"Evet, Sincar anlaşması önemli bir anlaşma tabii ki. Biz buna ilk imzalandığı noktada ihtiyatlı bir iyimserlikle yaklaştık. Ve önemine işaret ettik. Ama önemine işaret ettiğimiz noktada sadece anlaşmanın lafta kalması anlamında değil uygulanması anlamında da önemine işaret ettik. Henüz Sincar anlaşmasının uygulanması yönünde ciddi bir gelişme kaydedildiğini söylemek maalesef mümkün değil. Irak Hükümeti'nin, Irak güvenlik güçlerinin bölgede giderek takviyelerle varlığını arttırdığını görüyoruz ama anlaşmanın en önemli unsuru tabii ki Sincardaki yabancı unsurların buradan def edilmesi. Buradaki yabancı unsur konusundaki en önemli husus da tabii ki PKK mevcudiyeti. Maalesef Sincar şehir merkezinde Irak tarafının iddia ettiği ve ileri sürdüğüne göre Sincar şehir merkezindeki PKK mevcudiyetini şehir merkezinden çıkartılmasının ötesinde maalesef Sincar'da gayet yoğun bir şekilde terör örgütü mevcudiyetini sürdürüyor. Dolayısıyla eğer uygulama dediğimiz noktada bunların bu bölgeden uzaklaştırılmasından bahsediyorsak, maalesef şu anda öyle bir durum yok bölgede."
Öte yandan, ABD yönetimi değişti. ABD'nin ise bölgede etkin bir aktör olduğu aşikar. Yeni yönetimin sahaya yansıması ne şekilde oldu? Ve bundan sonrası için ne öngörülüyor?
"Biden yönetiminin Irak'a yaklaşımı bağlamında, henüz bir şeyler söylemek için erken. Ama son bir gelişme var 7 Nisan itibariyle Irak tarafıyla aslında geçmişten bu yana gelen bir stratejik diyalog süreçleri var. Bu toplantıyı düzenlediler. Bu Amerikalılar açısından ve Irak'taki ABD'ye ilişkin gündem bağlamında en önemli unsur buradaki ABD mevcudiyetinin ABD askeri mevcudiyetinin ülkeden çıkartılması mevzusu. Bu ülkede başta Temsilciler Meclisi'nde, yani parlamentoda olmak üzere aslında çok ateşli tartışmaların olduğu bir konu, ülkede belli siyasi yatlarda bölünmelere de yol açan bir konu. Şu an itibari ile biden yönetiminin öncelikli gündem maddesinin bu olduğu anlaşılıyor. Buna ilişkin olarak kamuoyu algısını Amerika'nın buradaki askeri varlığının geleceğinin ne olduğu konusunda Irak kamuoyunu doğru yönlendirme ve olumsuz algıyı ortadan kaldırma çabası içerisinde olduğu görülüyor."
Türkiye pek çok yerde olduğu gibi Irak'ta da aktif olarak terörle mücadelenin bir parçası. Türkiye'nin sahadaki konumunu bizimle paylaşabilir misiniz?
"Kuzeyde önemli ölçüde bir faaliyet içerisindeyiz ve tamamen uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımız çerçevesinde terör örgütü ile mücadele ediyoruz. Ama bunu yaparken de mutlak suretle hem Irak kamuoyuna hem de uluslararası kamuoyuna vurguladığımız en önemli husus Irak'ın toprak bütünlüğüne egemenliğine mutlak şekilde saygı gösterdiğimiz gerçeği. Bunu özellikle uyguluyoruz. Türkiye çünkü sahadaki diğer aktörlere baktığınızda çok daha farklı bir aktör. Türkiye ne 2003 yılında bu ülkeyi işgal etmiş bir aktör ne de bazı vekilleri üzerinden arazide nüfus kurma arayış üzerinde olan bir aktör. Türkiye'nin kaygısı aslında istikrarlı güven içerisinde bir komşu. Güvenli bir Irak istiyor Türkiye. Çünkü Irak'ın güvenliğinden istikrarından kendimizinkini ayrı görmüyoruz biz. Zaten sahadaki gerçekler de onu gösteriyor. Umarız önümüzdeki dönem hem Türkiye Irak ilişkileri açısından hem de bölge açısından çok daha iyi konuları görüştüğümüz çatışmadan ziyade işbirliğinin ön planda olduğu bir dönem olur diye ümit ediyoruz ve Türkiye olarak bunun için mücadele ediyoruz teşekkür ediyorum."