AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, ABD'li senatörlerin ABD Başkanı Joe Biden'a 1915 olaylarını 'soykırım' olarak tanıma çağrısına tepki gösterdi.
"MÜTTEFİKLİK İLİŞKİLERİNE YAKIŞMAZ"
Çelik, "Herhangi bir şekilde bir müttefikimizin geçmişte tarihe mal olmuş olaylar hakkında 'Ermeni soykırımı' gibi sözde bir ifadeyi kullanması müttefiklik ilişkilerine yakışmaz." ifadelerini kullandı.
Çelik şunları söyledi:
Herhangi bir şekilde bir müttefikimizin geçmişte tarihe mal olmuş olaylar hakkında 'Ermeni soykırımı' gibi sözde bir ifadeyi kullanması müttefiklik ilişkilerine yakışmaz
Esasında dünyanın her tarafında bu sözde Ermeni soykırımıyla ilgili bir sektör vardır. Bu sektör diasporanın içerisine yerleşmiş bir sektördür. Bu sektör, sürekli olarak Ermenistan'da, Kafkaslardaki normalleşmeyi de rehin tutmaktadır.
"ERMENİSTAN TARAFI YANAŞMADI"
Geçmişte Cumhurbaşkanımız çok net bir açıklama yaptı, 'Otursun tarihçiler arşivlerini açsın. Biz de arşivlerimiz açalım. Bütün ülkeler arşivlerini açsın. Masaya koyalım ve otursun tarihçiler bir karar versin. Bu karara da hep beraber uyalım' dedi ama maalesef Ermenistan tarafı yanaşmadı.
CHP'NİN 'MENDERES' TEHDİDİ
Çelik, CHP'li Engin Altay'ın Başkan Erdoğan'ı 'Sonu Menderes gibi olmasın' sözleriyle tehdit etmesine ilişkin de açıklama yaptı.
CHP'den bir grup başkanvekilinin benzetmesiyle bir açıklamasına şahit olduk, buna cevap verdik. Enteresan olan da şudur tabi, sürekli olarak şu söyleniyor; 'Bizim kastettiğimiz bu değildi, biz başka bir şey kasettik' diyerekten bir cevap vermeye çalışılıyor. Türkiye'de siyaset yapan herkes iyi kötü Türk siyasi tarihine vukufiyeti olan herkes (Menderes'in sonu) gibi bir benzetmenin ne manaya geldiğini bilir ve bunun ne kadar sakıncalı sonuçlar doğurabileceğini, manasının ne olduğunu bilir.
"EN GÜÇLÜ KARŞILIĞI VERMEKTEN BAŞKA ÇAREMİZ YOKTUR"
CHP'ye yakın bir gazeteci, bizim üslubumuzun son derece sert, tehditkar olduğunu ifade etmiş. Üslubumuz şundan ibarettir; bir kişi Cumhurbaşkanlığı makamını, seçilmiş Cumhurbaşkanını ya da seçilmiş herhangi bir siyasetçiyi 'Menderes'in sonu' gibi bir ifadeyle, ne manaya geldiğini Türk siyasi hayatında herkesin bildiği bir ifadeyle tehdit ederse, bizim buna en güçlü karşılığı vermekten başka çaremiz yoktur. Demokratik siyaseti savunmak bir namus meselesidir. Eğer bir tehdit söz konusuysa tabii ki buna güçlü bir şekilde cevap vereceğiz ve bunun tabii ki sert olması gerekiyor. Neden? Çünkü demokratik, milli iradeyi ortadan kaldırmaya çalışan geçmişteki birtakım hatıraları çağrıştıran bir yaklaşım söz konusudur. Tabii ki bununla mücadele edeceğiz.
Kamuoyuna da yansıdı, bazı yerlere çöp dökmeyle ilgili görüntüler var. Açık ve net bir şekilde söylüyorum, Adana'nın toprağını, Çukurova'nın toprağını, suyunu kirleten, çevresine dönük olarak yıllarca yok olmayacak bu atıkları çevreye kontrolsüz bir şekilde atanlarla en güçlü mücadeleyi vereceğiz.