ABD'nin, 2021'de bu konuya ilişkin aldığı yeni siyasi tutumun, değişikliğin, yalnızca yeni yönetimde ve bu yönetimin tavrında olduğunu ortaya koyduğuna dikkati çeken Şentop, "2021'de ne değişmiştir? Konuya dair yeni bir kanıt veya yeni bir bilgi mi ortaya çıkmıştır? ABD'nin yeni Başkanı, Birinci Dünya Savaşı tarihi uzmanı mıdır? Arşivlerde herkese açık tuttuğumuz yüzbinlerce belge arasında incelemeler mi yapmıştır yeni Başkan? Ya da konuya dair tarihçilerin yeni açıklamaları mı olmuştur? Bu soruların cevabı hepimizin malumudur. İlmi, tarihi hiçbir yeni bulgu, yeni hiçbir değerlendirme yoktur. Değişen tek şey siyasi karardır." değerlendirmelerinde bulundu.
"KONUNUN SİYASİ VE HUKUKİ BOYUTU VAR"
TBMM Başkanı Şentop, konunun hukuki ve tarihi olmak üzere iki boyutu olduğuna değinerek, hukuki olarak "soykırım"ın kapsamı son derece belirli, kullanımı çok somut şartlara bağlanmış bir uluslararası hukuk kavramı olduğunu ifade etti.
Açıkça tanımlanmış bir suça işaret eden bu kavramın, 1948 Soykırım Sözleşmesi'nde belirtildiği üzere, yalnızca yetkili bir mahkeme tarafından hüküm altına alınabileceğini belirten Şentop, "İddia edildiği gibi 1915 olaylarının 'soykırım' olarak tanımlanabilmesi için hukukta öngörülen şartların hiçbiri mevcut değildir. Ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin 2015 ve 2017 yıllarında vermiş olduğu kararlar da 1915 olaylarına tarihi bir tartışmanın ötesinde bir anlam, bir hukuki anlam atfetmenin mümkün olmadığını açık ve net olarak ortaya koymuştur." dedi.
Tarihin, konunun ikinci boyutu olduğuna işaret eden Şentop, şöyle konuştu:
"Türkiye tarih bakımından da haklılığı konusunda büyük bir özgüven ve rahatlık içindedir. Bu bağlamda 2005'te Başbakan olarak görev yaptığı sırada, Sayın Cumhurbaşkanımız Ermeni tarafına tarihi gerçekleri aydınlatmak üzere tarafsız bir Ortak Tarih Komisyonu kurulmasını önermiştir. Bu teklif halen masada olmasına rağmen Ermenistan şu ana kadar çağrılarımıza yanıt vermemiştir. Türkiye, tarihin bu döneminin bilimsel tartışmasına her zaman hazır, istekli ve kendinden emin bir tavırla buna muktedir bir ülkedir.
Tarihi veya hukuki temelde iddialarının tanınmasına ilişkin herhangi bir başarı elde edemeyen Ermenistan ve Ermeni diasporasının bir kısmı tarihi siyasallaştırmak için gerek üçüncü ülkelerin parlamentolarına ve bölgesel ve uluslararası kuruluşlara yönelmiştir. Ermeni tarafının tarihi gerçeklere aykırı olarak kabullendiği ve diğer ülkelere kabul ettirmeye çalıştığı söylem, Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin normalleşmesi çabalarına hatta diğer ülkeler ile ilişkilerine de gölge düşürmektedir."
"ERMENİSTAN'A DA BİR FAYDASI YOK"
ABD Başkanı Biden'ın tarihen ve hukuken hiçbir mesnedi olmayan bu açıklamasının, Türkiye'ye bir zararı olmadığının altını çizen Şentop, 1981'de benzer açıklamayı yapan bir başka ABD Başkanı da olduğunu hatırlatarak, "Türkiye bugün çok daha güçlüdür. Dünyada ve bölgesinde çok daha etkilidir. Bu açıklamanın bölge ve dünya barışına, Ermenistan'a da bir faydası olmayacağını bilhassa belirtmek isterim." diye konuştu.
Dünyada ve bölgede en önemli sınamalardan geçen Türkiye-ABD ilişkilerinin, Biden'ın bu açıklamasından büyük yara alacağının ve zarar göreceğinin altını çizen Şentop, "TBMM Başkanı olarak devletimize, milletimize, tarihimize yapılan bu büyük iftirayı reddediyorum. Hele hele tarihi hatta bugünü ayrımcılık, ırkçılık, soykırım, ülke dışında insanlığa karşı suçlarla sabıkalı olan ülkelerin yetkililerinin Türkiye hakkında konuşurken çok daha dikkatli olmaları gerekiyor." ifadesini kullandı.
İnsanlık tarihi boyunca savaşlarda katledilen bütün sivilleri, kadın, çocuk ve yaşlıları üzüntüyle yad eden Şentop, şunları kaydetti:
"Bizler savaş halinde bile olsak insan olduğumuzu unutmayan, savaşın da bir hukuku olduğuna inanan bir milletiz. Kazanmak için canlı cansız önüne gelen her şeyi katleden anlayışı her zaman ve zeminde en şiddetli şekilde kınamalı ve mahkum etmeliyiz. Ermenistan'ın saldırısıyla başlayan ve 10 Kasım 2020'de Azerbaycan'ın kesin zaferiyle neticelenen çatışma sürecinde, Ermenistan tarafından işlenen savaş suçlarını kınıyor, bu insanlık suçunu işleyenlerin en kısa zamanda adaletin önünde hesap vermesinin sağlanmasını temenni ediyorum.
Azerbaycan toprağı olan Karabağ'ın Ermenistan tarafından işgal ve ilhak teşebbüsünün akamete uğratılması sürecinde nasıl Türkiye olarak Azerbaycan'ın haklı davasında hep yanında olduysak, bundan sonraki süreçte de uluslararası bütün platformlarda Azerbaycan ile birlikte konunun takipçisi olacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın."