Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum: Müsilajın tehlikeli atık olmadığını ve toksik özellik göstermediğini tespit ettik

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Marmara Denizi'nde etkili olan müsilaj tehlikesine ilişkin açıklamalarda bulundu. Bakan Kurum, "Yapılan ilk çalışmalar çerçevesinde müsilajın tehlikeli atık olmadığını ve toksik özellik göstermediğini tespit ettik." dedi.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :15 Haziran 2021 , 18:35 Güncelleme Tarihi :16 Haziran 2021 , 01:55
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum: Müsilajın tehlikeli atık olmadığını ve toksik özellik göstermediğini tespit ettik

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde, Marmara Deniz Koruma Eylem Planı Koordinasyon toplantısına katıldı. Toplantının ardından kameraların karşısına geçen Bakan Kurum, yaptığı açıklamada Marmara Denizi'nde düne göre iyiye gidişin olduğunu ve 169 bölgede 7 gün içerisinde 2 bin 684 metreküp müsilajı toplandığını ifade etti. Yapılan ilk incelemeler neticesinde müsilajın tehlikeli atık olmadığı veya toksit özellik göstermediğinin tespit edildiğini söyleyen Bakan Kurum, konuşmasının devamında Marmara Denizi Koruma Eylem Planı'nı açıkladı.

"MARMARA'DA DÜNE GÖRE BUGÜN İYİYE GİDİŞ VAR"

Marmara Denizi Koruma Eylem Planı Koordinasyon Kurulu Üyeleriyle yapılan toplantının ardından acıkmalarda bulunan Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, "İstanbul'umuz; binlerce yıldır dünyanın en nadide doğal güzellikleri, boğazı ve deniziyle bütün bir insanlığı, bizleri kendisine sevdalandıran, hepimizi mest eden bir şehir. Fakat aynı İstanbul; bugün, iklim değişikliğinin olumsuz etkileri, çevre kirliliği ve deniz kirliliği nedeniyle, denizleri, kıyıları tehdit altında olan bir şehir. Üzülerek görüyoruz ki; Marmara Bölgesi; mevsim normallerine göre aşırı yağış alıyor; sel ve su baskınları sonucu yaşam durma noktasına geliyor. Son yüzyılın en yüksek sıcaklıklarına ulaşan, maalesef her yaz yeni sıcaklık rekorları beklenen bir Marmara gerçeğiyle karşı karşıyayız.

Üstelik bu sorunlar; sadece İstanbul'da ve Marmara'da değil; ülkemizin hemen hemen her yerinde yaşanıyor. Her gün daha önce hiç tecrübe etmediğimiz sorunlarla karşılaşıyoruz. Aşırı hava olaylarıyla, sel, heyelan, hortum, kuraklık ve son olarak da müsilaj gibi sorunlarla birlikte yaşıyoruz. Bir çırpıda saydığımız bu olaylar; çevre sorunu olmasının yanında çok daha büyük bir anlam taşımakta; birer sağlık, ekonomi ve kalkınma sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. İşte bugün Marmara'da yaşadığımız en güncel sorun olan müsilaj probleminin, çıkış sebeplerine ve sonuçlarına baktığımızda da aynı gerçekle bir kez daha yüzleşiyoruz. Fakat mutlulukla ifade etmek isterim ki; birlik ve beraberlik içerisinde yürütülen çok büyük bir gayret var, Marmara'da düne göre bugün iyiye gidiş var.

Şunu da gururla söylüyorum. Ülkemizde, yaklaşık 30 yıldır; iklim değişikliğiyle mücadele ve uyum noktasında, yaşanan afetlere müdahale noktasında, çok büyük bir müktesebat var. Dahası, çok güçlü bir devlet iradesi var, millet desteği var, ülke çapında bir seferberlik şuuru var. Ortak duygu, ortak şuur, ortak mücadele burada da en büyük şiarımız. Van, Elazığ, Malatya ve İzmir'de nasıl seferber olduysak; Giresun'da Trabzon'da, Rize'de, Düzce'de sellerde, heyelanlarda nasıl bir ve beraber olduysak; burada da Marmara Denizi'mizi kurtarma noktasında aynı birlik ve beraberlik şuuru içerisindeyiz. Bu mücadeleyi insani bir ödev ve doğaya saygı, doğaya sevda olarak ifade edip, hemen harekete geçen çevreye sevdalı bir Cumhurbaşkanımız var, liderimiz var" dedi.

"TOPLAM 2 BİN 684 METREKÜP MÜSİLAJI TOPLADIK"

"Geçmişe baktığımız zaman, müsilaj sorununu; Avustralya, Yeni Zelanda'da, Baltık, Adriyatik, Tiren ve Alboran denizlerinde de görüyoruz" diyerek konuşmasını sürdüren Bakan Kurum, "Biz de aynı sorunla mücadele eden diğer ülkeler gibi; ortak bir irade ortaya koyduk, hep birlikte hareket ettik. Hamdolsun aldığımız hızlı aksiyonla, ortaya koyduğumuz çalışmalarla sonuç almaya başladık. Şu anda Marmara Denizi'ni ve kıyılarımızı; denizden, havadan, karadan 7/24 yürüttüğümüz çalışmalarla anlık takip ediyoruz, temizliyoruz. Yaptığımız günlük uçuşlarla, İHA'larla, uydu takip sistemleriyle; havadan tespit ettiğimiz değişimlere karadan ekiplerimizle anında müdahale ediyoruz. 8 Haziran'da başlattığımız Türkiye'nin en büyük deniz temizliği seferberliğimiz ilk günkü hızla ve azimle devam ediyor.

Bin 550 personelimiz, 46 tekne ve çok sayıda karadan temizleme ekipmanıyla çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz. Bugün itibariyle; İstanbul, Balıkesir, Kocaeli, Yalova, Bursa, Çanakkale, Tekirdağ'da 169 bölgede 7 gün boyunca yaptığımız çalışmalarla toplam 2 bin 684 metreküp müsilajı topladık. Toplanan müsilajı, Bakanlığımız tarafından izin verilmiş, özel geçirimsizliğe sahip düzenli depolama alanlarına götürerek bertaraf ettik. Tabi bir yandan da aralıksız olarak denetimlerimiz devam ediyor. Bugün itibariyle 7 ilde, bakanlığımız, belediyelerimiz ve İçişleri Bakanlığı Sahil Güvenlik Komutanlığımızla birlikte toplam 2 bin 942 denetim gerçekleştirdik. Farklı noktalardan 550 numune aldık. Denetimlerimiz neticesinde, Balıkesir'de bir gübre fabrikası, bir termal tesisi; yine Yalova'da 3 tersane işletmesini kapattık. 55 tesis, 9 gemiye, 10 milyon lira idari para cezası uyguladık, denetimlerimize gece gündüz aralıksız olarak devam ediyoruz" diye konuştu.

MÜSİLAJ TEHLİKELİ Mİ?

Marmara Denizi'nde belirlenen bölgelerde sürekli ölçümlerin yapıldığını belirten Bakan Kurum, "Marmara Denizi'nde belirlediğimiz bölgelerde, hem su altından hem de su üstünden aldığımız örneklerle sürekli ölçümler yapıyoruz. Bu noktaların her birinde denizdeki oksijen, azot ve fosfor seviyelerindeki değişimleri de an be an takip ediyoruz. Bu noktada şu iyi haberi de sizlerle paylaşmak istiyorum. Müsilajın tehlikeli atık olup olmadığını gösteren 5 metal elementi var. Müsilaj örneklerini, her birinin üzerinden ayrı ayrı test ettik. Yaptığımız ilk çalışmalar neticesinde; bugün itibariyle müsilajın tehlikeli atık olmadığı veya toksik özellik göstermediğini tespit ettik. Bu çalışmalar ilk test sonuçlarımız. Sağlık Bakanlığımız, ODTÜ, TÜBİTAK ve bilim insanlarımızla yürüttüğümüz ileri analiz ve test çalışmalarımız devam ediyor. İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülşen Altuğ hocamızın, 'Marmara Denizi'nden izole edilen bakterilerle' yaptığı çalışmayı takip ediyoruz. Çeşitli kuruluşlar tarafından 'deniz ortamı dışında üretilen mikroorganizmalar' vasıtasıyla müsilajın giderilmesine dair çalışmaları izliyoruz. Şunu çok rahat söyleyebilirim ki; yaptığımız bu çalışmalarla Marmara Denizimiz bugün, dünden, bir hafta öncesinden çok daha temiz durumda. Tabi, Marmara Denizi'nin su kalitesini artırmak, denizdeki canlı yaşamını korumak için daha büyük, sürdürülebilir ve kalıcı tedbirler almamız gerekiyor. Bu tedbirleri almak için yapmamız gerekenleri 22 eylem planımızla ortaya koyduk. İnşallah kısa ve uzun vadeli eylemlerimizi hep birlikte, el ve gönül birliğiyle hayata geçireceğiz" şeklinde konuştu.

BAKAN KURUM, EYLEM PLANI KAPSAMINDA ALINAN KARARLARI AÇIKLADI

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, konuşmasının devamında Eylem Planı kapsamında alınan kararları açıkladı. Eylem planında şunlar yer aldı:

- Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edeceğimiz Marmara Denizi için başlattığımız bilimsel çalışmaları 2021 yılı Temmuz ayının sonuna kadar tamamlayacağız. Koruma bölgesi ilan etme kararımız; buradaki biyoçeşitliliği korumak ve geleceğe aktarmak için, Akdeniz ve Karadeniz'in korunmasına katkı sağlamak için çok önemli bir karardı ve biz bu kararı hep birlikte aldık. Marmara Denizi Koruma Alanımız; Türkiye'nin en büyük denizel koruma alanı, yine dünyada sayılı büyüklükte ve etrafında 7 şehrin olduğu ilk koruma alanı olacak.

- Koordinasyon Kurulu içinde 14 alt çalışma grubu kuruyoruz. Bunlar; Noktasal Kaynaklı Kirliliğin Tespiti, Yeni Yapılacak Kentsel Atıksu Arıtma Tesisleri, Yeni Yapılacak Endüstriyel Atıksu Arıtma Tesisleri, Yayılı Kaynaklı Kirliliğin Tespiti, Teknolojik ve Biyolojik Mücadele, Balıkçılık Faaliyetlerinin Kontrolü; Müsilajın Çevre ve İnsan Sağlığına Etkilerinin Belirlenmesi, Müsilaj Temizleme Çalışmalarının Düzenlenmesi, Gemi Kaynaklı Kirliliğin Önlenmesi, Deniz İzleme, Denetim, Özel Çevre Koruma, Bilgilendirme ve Farkındalık, İletişim alt çalışma gruplarımızla eylemlerimizin çok daha etkin, verimli ve hızlı bir şekilde hayata geçmesini amaçlıyoruz. Valiliklerimiz, belediyelerimiz de bu alt çalışma gruplarımızın çalışmalarına destek verecek.

- 3 hafta içerisinde, Marmara Denizi Havzası'nda yer alan tüm evsel/kentsel/endüstriyel atıksu arıtma tesislerini yerinde inceleyeceğiz. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla birlikte özellikle OSB'lerdeki arıtma tesislerin mevcut durumunu ve iyileştirme kapsamında yapılması gerekenleri belirleyeceğiz. Bu kirletici kaynaklardan Marmara Denizi'ne yapılan deşarjlara ilişkin kirlilik yüklerini tespit edecek ve iş planımızı buna göre oluşturacağız.

- Bakanlık olarak 15 gün içerisinde yayımlayacağımız mevzuatla, Marmara Denizi Havzası'nda yer alan atıksu arıtma tesislerinin kimyasal oksijen ihtiyacı ve deşarj standartlarına yeni kısıtlamalar getiriyoruz.

- Marmara Denizi'ne kirlilik taşıyan kaynakların tamamını kontrol altına almak için, tüm arıtma tesislerine Sürekli Atıksu İzleme Sistemi getiriyoruz. Tesisleri online olarak izleyeceğimiz bu sistemi kurmak için yaptığımız yeni mevzuat düzenlemesini 1 ay içinde yayınlayacak ve tesislerde sistemin hızlı bir şekilde kurulmasını sağlayacağız.

- Marmara Denizi'nde deniz suyu kalitesi izleme nokta sayısını 150'ye çıkarılması için ODTÜ ve TÜBİTAK MAM ile ortak çalışmalar yürüteceğiz.

- Arıtılan atık suyun yeniden kullanımı için gereken ilave yatırım ihtiyaçlarını Bakanlık olarak destekleyeceğiz. Biliyorsunuz arıtılmış atık suların kullanımında Türkiye geneli için hedefler belirledik. Şu an hâlihazırda yüzde 3,2 olan arıtılarak yeniden kullanılan atık su oranımızı 2023 yılında yüzde 5'e, 2030 yılında ise yüzde 15'e çıkarma hedefimiz var. Marmara, kapalı bir deniz olduğu için hem daha hızlı hareket etmemiz hem de daha çok atık suyun yeniden kullanımını sağlamamız gerekiyor. Bu kapsamda; hedeflerimizi Marmara Bölgemiz için 2023 yılında yüzde 10'a, 2030 yılında ise yüzde 20'ye çıkaracak şekilde büyüttük.

- Tarım ve Orman Bakanlığı'mızla, Marmara Denizi'ndeki hayalet ağları 1 yıl içerisinde çıkaracağız. Toplanan hayalet ağları, geri kazanım tesislerine göndererek yeni ürünlere dönüştüreceğiz.

- Marmara Denizi'nde gemilerin atık sularının boşaltılmasını önlemek amacıyla Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımız Liman Başkanlığı tarafından denetimler artarak sürdürülecek.

- 3 ay içerisinde yayımlayacağımız bir mevzuatla tersanelerde temiz üretim tekniklerini yaygınlaştıracağız.

- Tarım ve Orman Bakanlığı'mızla, küçük balık avının kısıtlanması, gerektiği yerde denize balık bırakılması, deniz çiftçiliği, deniz tarımı gibi hususların yer alacağı bir uygulama programını hazırlayıp 1 ay içinde hayata geçireceğiz.

- Deniz çöpleri ile mücadele kapsamında; Marmara Denizi'ni esas alan ve karasal kaynaklı kirliliği engelleyecek bütüncül bir uygulama başlatıyoruz. Bu kapsamda; bölgesel atık yönetimi ve deniz çöpleri eylem planı oluşturulmasına yönelik çalışmalara başladık. Dere ve nehirlerde; ilgili idarelerce deniz çöplerinin denize ulaşmasını önleyici tedbirler alınacak. Belediyelerimiz; deniz kirliliği ile mücadelede ihtiyaç duydukları araç ve gereç ihtiyaçlarını 15 gün içerisinde Valiliklerimize bildirecekler.

- Yine Sıfır Atık Marmara diyoruz. Buna göre; bütün belediyeler, 1 ay içerisinde sıfır atık daire başkanlıklarını ve şube müdürlüklerini kuracaklar. Bu noktada Marmara Bölgesine sıfır atık konusunda öncelik veriyoruz. Kamu, özel hiçbir ayrım gözetmeden bütün binalarda sıfır atık sistemlerini kuracağız. 7 ilimizin tamamında, özellikle kıyı kesimlerde mahalle mahalle, sokak sokak, cadde cadde atık ayırma sistemlerini kuracağız. Kompost, atık getirme merkezlerini yaygınlaştıracağız. Bunun için yerel yönetimlerimize yüzde 50 hibe desteği vereceğiz. Araç gereç eksikleri varsa yardım edeceğiz.

- Bakanlık olarak getireceğimiz eko-etiket sistemi ile fosfat ve petrol türevi içermeyen temizlik ürünlerinin satışına yönelik destek sağlayacağız. Ayrıca kamu kurum ve kuruluşlarında da fosfat ve petrol türevi içermeyen temizlik ürünleri kullanımını zorunlu hale getiriyoruz.

- Havzada yer alan zeytinyağı işletmelerinin üretim teknolojilerini dönüştürmenin maliyetini Valiliklerimiz 15 gün içerisinde belirleyecek ve iyileştirme çalışmaları takip edilecek. Bakanlık olarak biz de bu işletmelere teknik ve maddi destek vereceğiz.

- Tarım ve Orman Bakanlığı'mız 3 fazlı zeytinyağı işletme sistemlerine destek ve hibe verilmesini durduracaklar.

Soğutma suları ve termal suların Marmara Denizi'ne etkisinin belirlenmesine yönelik olarak araştırma projesi başlatıyoruz. Ayrıca soğutma sularının tesislerin girişinde de sürekli olarak izlenmesine yönelik mevzuat değişikliğini 1 ay içinde yapacağız.

- Marmara Denizi'ne ve deniz temizliğine dair eğitimleri, farkındalık çalışmalarını arttıracağız. Bu konuda sivil toplum kuruluşlarıyla, Milli Eğitim Bakanlığımızla ve yine üniversitelerimizle işbirliğine gidiyoruz.

Milletimiz müsterih olsun. Çanakkale ve İstanbul Boğazı'nı beslemiş, Mavi Vatan'ın kolyesi, Karadeniz, Akdeniz ve Ege'nin küçük kardeşi Marmara Denizi'ni kurtaracağız, Marmara Denizi'ni kaderine terk etmeyeceğiz.

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN