ERDOĞAN DÜŞMANLIĞI KONUSUNDAKİ ORTAĞI SONER DE ÇILDIRDI
Ruşen Çakır'ın ABD'nin tetikçisi çıkması, Erdoğan düşmanlığı konusundaki mesai arkadaşı Soner Yalçın'ı da kızdırdı. Bugüne kadar Ruşen Çakır'ın yaptığı onca tetikçiliğe sessiz kalan, hatta Başkan Erdoğan'ı hedef alan haberlerde fondaş medyanın yanında yer alan Soner Yalçın, bu kez Ruşen Çakır'ı "mandacılıkla" suçladı.
Soner Yalçın'ın Ruşen Çakır'ı hedef aldığı yazıdan ilgili kısım şöyle:
Chrest Vakfı…
Türkiye'de liboş "sol" çizgisindeki kimi medya organlarına verdiği parayla gündemde.
Lou Anne King Jensen, bu vakfın kurucusu ve başkanı!
Bayan Jensen ve eşi Jeff Jensen'in büyük para kazandıkları işleri ne; sağlık sigortası!
Neoliberalizm salt bir ekonomik sistem değil; ideolojisini kavramak şart. Jensen ailesi sağlıktan kazandıklarını başka "yatırımlarda" değerlendiriyor. Nasıl mı? NCPA'nın 25'inci yıl balosu buna yanıt veriyor:
Baloda Bayan Jensen bir Amerikalı General ile poz veriyor. General Tommy Franks, ABD Merkez Komutanı idi. 2001 yılında Afganistan ve 2003 yılındaki Irak işgaline komuta etti.
Baloda konuşma yapan Amerikan medya şirketi Forbes sahibi (ve Uluslararası Yayın Kurulu/ BIB başkanı) Steve Forbes, geleceğin zor problemlerini sıraladı; İran, Irak, Afganistan…
Tesadüf mü? Chrest Vakfı, 2001 yılından itibaren Türkiye'deki kimi sivil toplum kuruluşlarına para yağdırmaya başladı!
Sahi o dönem liboş "solcular" Irak tezkeresine niçin canhıraş destek verdi? Sadece bu değil… Wikileaks belgelerini neyi ortaya çıkardı?
Yıl, 2007. Chrest Vakfı Başkanı Lou Anne King Jensen'in, Hakkari ile Mardin'de Türk askerlerinin bulunduğu noktalar ve Kuzey Irak hakkında Amerikan jeopolitik danışmanlık şirketi/Gölge CIA olarak tanınan Stratfor Türkiye şefinden bilgi istediği ortaya çıktı!
Keza: MASAK 2012 raporundan PKK'nın dağ kadrosunu finanse ettiği belirtilen Umut Işığı Kadın Kooperatifi'nin Chrest Vakfı'ndan 2006 ve 2007'de toplamda 45 bin 598 dolar aldığını öğreniyoruz
Şeffaflıkla övünen fondaş medyanın bu konuları görmezden gelmesine şaşırıyor musunuz?
Kendilerini "sol" olarak tanımlayan kimi şaşkınların fondaş medyaya destek vermesi tam bağımsızlık için canını veren devrimcilere haksızlık değil mi?
Yol belli; ya tam bağımsızlık ya da mandacılık.