GAZETECİ İSMAİL SAYMAZ'IN KEYNES İLE RÖPORTAJI VE BUNUNLA İLGİLİ BEYANI
Çalıştığı gazete adına Ekim 2016'da Keynes ile röportaj yapan gazeteci İsmail Saymaz'ın da soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na 26 Ekim 2016'da "bilgi sahibi" olarak beyanda bulunduğu, belirtilen iddianamede Saymaz'ın, Keynes'in gazeteyi araması ve ByLock'un sahibi olduğunu söylemesi üzerine konuyla ilgilendiği, sahibi olduğuna ikna olduktan sonra onunla görüşmek için New York'a gittiği kaydedildi.
Keynes'in burada kendisine "terör örgütü ile bağlantılı 'Tilki' lakaplı bir kişinin Apple Store'da kendi kredi kartını kullanarak ByLock isimli programı kaydettirdiğini söylediği, programın kredi kartını kullandığı için kendi adına tescil edildiği, 600 bin kişi tarafından indirildiği, programı indirenlerin yüzde 90'ının cemaatle bağlantılı olduğunu söylediğini" aktardığı dile getirildi.
İsmail Saymaz'ın, sanık David Keynes'in ifadesiyle bu platformu örgütün haberleşme amacıyla kullandığını birinci ağızdan tespit ettiklerini söylediği, bu haberi yaparak Türkiye'de karanlıkta kalan bir noktayı aydınlattığı inancıyla hareket ettiklerini anlattığı belirtildi.
KEYNES, İFADE İÇİN DÖNEMİN BAŞSAVCI VEKİLİNİ ARADI
Sanıkla ilgili HTS analiz raporu, Bank Asya hesabı ve ByLock kullanımı bilgileri ile Milli İstihbarat Teşkilatının (MİT) ByLock ile ilgili teknik raporuna da yer verilen iddianamede, raporda, "yapılan inceleme sonucunda ByLock sertifikasının David Keynes adıyla oluşturulduğunun tespit edildiği" bilgisinin verildiğine dikkat çekildi.
İddianamede, sanık David Keynes'in 26 Ekim 2016 tarihli bir tutanağa göre, o dönem İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili olan İsmail Uçar'ın makamını aradığı, güvence verilmesi durumunda ByLock ile ilgili birtakım bilgiler vermek istediğini söylediği ve yapılan görüşmede röportajdakine benzer beyanlarda bulunduğunu söylediğini yer verildi.
Bu görüşmede Keynes'in "Bu programı FETÖ'cü terör örgütü mensuplarının kullanması benim bilgim haricidir. Alt tabakadan tanıdığım birkaç cemaatçi arkadaşım vardır. Programın medyada çok konuşuluyor olması ve kullananların örgüt üyeliğinden tutuklanması beni tedirgin etti. Amacım ne yürüyen soruşturmaları sulandırmaktır ne de örgüte yardımcı olmaktır. Adımın örgütle anılması beni rahatsız etti. Ne gerekiyorsa yapmaya hazırım." şeklindeki ifadelerinin tutanak altına alındığı aktarıldı.
KEYNES: "YAPIYA KIZIP GAZETECİ ÇETİNKAYA'YA BİLGİ VERDİM"
İddianamede, Keynes, 11 Haziran'daki ifadesinde 2002 yılına kadar Ankara Üniversitesinde okuduğunu, 2003 yılında Greencard çıktığı için Amerika'ya gittiğini anlatarak, "2003 yılında Long Beach Havalimanında ve 2005 yılında New York Havalimanında 'bombacı' olduğum tespiti ile hakkımda arama kayıtları olduğu ve sürekli karşıma çıktığı için 2012 yılında Amerikan vatandaşlığı alırken ismimi ve soy ismimi David Keynes olarak değiştirdim." dedi.
Ankara'da okurken Gazi Üniversitesi televizyon veya elektronik teknik eğitim fakültesinden mezun, Mersinli, bir televizyonda genel yayın yönetmeni olduğunu bildiği Tarık Toros'un ev imamlığını yaptığı yapıya ait eve yerleştirildiğini ifade eden Keynes, Maltepe'deki bir dershane yurdunda belletmen olarak 3-4 ay görev yaptığını anlattı.
Bunun okulunun uzamasına ve kaydının silinmesine neden olması ve dershanelerine kaydını yapmamaları nedenleriyle örgüte kızıp o dönem Cumhuriyet gazetesi köşe yazarı Hikmet Çetinkaya ile görüşerek, "cemaat" adı altındaki yapının genel işleyişini ve bu yapı içerisinde bildiği "Ercan Kurt" isimli kişiyi anlattığını söyleyen Keynes, "Çetinkaya da bir köşe yazısında benim anlattıklarımı yazdı. 8 yılımı kaybetmiş olmam bende büyük bir çöküntü yarattığından, bir gün psikolojik bir boşlukta hap içmek suretiyle intihara teşebbüs ettim. Ancak hastanede yapılan müdahaleyle sağlığıma kavuştum. Ekim 2002'de Greencard geldi, arkadaşımdan 2 bin dolar borç alarak bilet aldım ve Seattle'a gittim. ABD'de bulunduğum sürede Hüseyin Şentürk'ün yanında kaldım. " ifadelerini kullandı.
Keynes, arkadaş çevresinden Atalay Candelen isimli kişiyle tanıştığını dile getirerek, kendisine "Tilki" olarak hitap edilen Candelen'in Portland State Üniversitesi bilgisayar mühendisliği bölümünden 2006 yılında mezun olduğunu ve Türkiye'de bulunuyorken Amerika'da birlikte ev kiralayarak kalmak için anlaştıklarını söyledi.
"15 TEMMUZ'DAN SONRA BYLOCK'UN FETÖ İÇİN HAZIRLANMIŞ BİR PROGRAM OLDUĞU KANAATİNE VARDIM"
Candelen ile 2013'te 17-25 Aralık olaylarından önce Ataköy'deki evinde buluştuklarını aktaran Keynes, şunları kaydetti:
"Bana Slikon Vadisinde çalışmak için CV ekleyecek programlar hazırladığını, bu programları Apple markete yüklemek için internetten satın alması gerektiğini, ancak kendi kredi kartının yurt dışı harcamasına kapalı olduğunu ve kredi kartımdan 100 dolar kullanmak istediğini söyledi. Sonra nakit olarak verecekti. Ben de arkadaşım olması nedeniyle kredi kartı bilgilerimi verdim. Bu işlem için bir mail adresi olması gerektiğini söyledi. Ben kullanmış olduğum 'david.keynes@pcc.edu' uzantılı mail adresimi verdim. Daha sonra bu mail adresini ve kredi kartı bilgilerimi kullanarak Apple marketten söylediği program aracını satın aldı. Bu mail adresi işlemlerini Atalay kendi bilgisayarından halletti, şifreyi kendisi oluşturdu. Mart 2014'de Türkiye'de Atalay'ın evinde bir gün akşam buluştuğumuzda, ByLock isimli bir program hazırlayarak Apple markete yüklediğini söyledi ve o dönem içerisinde Amerika'da kullandığım hat bulunan telefonumu benden alarak Apple marketten bu programı indirdi ve telefonuma kurdu. Ben 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra ByLock programının tamamen FETÖ için hazırlanmış bir program olduğu kanaatine vardım. Zira gerek programın spesifik yapısı, gerek programın kullanışının pratik olmaması ve kullanıcı ekleme şekli, gerekse Atalay Candelen'in örgütle bağlantıları bunu göstermektedir. Bana göre Atalay'ın bu programı yazma ihtimali yüksektir."
"ARKADAŞLARIMA BU YAPININ TABİRİ CAİZSE BİR 'GENELEV' OLDUĞUNU SÖYLÜYORDUM"
Keynes, 1997 yılından önce bu örgütle bağlantısının olduğunu ancak daha sonra bu örgütle tüm irtibatı kestiğini iddia ederek, "Bu örgüt yüzünden kendimi dinden dahi soyutladım. Ancak devam eden dönemde bu örgüt ile irtibatlı ve iltisaklı arkadaşlarım ile sosyal ilişkilerim devam etti. Bu süreç zarfında da iletişim halinde olduğum arkadaşlarımın bu yapıdan kurtulmaları hususunda telkinlerde bulunuyordum. Arkadaşlarıma bu konuşmalarımda bu yapının tabiri caizse bir 'genelev' olduğunu söylüyordum. Benim kişisel görüşüme göre örgüt elebaşı Fetullah Gülen şizofren bir kişiliktir ve 45 yıllık Anadolu gençliğini bu örgüt elebaşı mahvetmiştir. Dış güçlerin ülkemize vermek istediği zararı bu örgüt elebaşı yapmıştır. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Kendi rızamla gelerek teslim oldum ve tüm bildiklerimi ayrıntılarıyla anlattım. Benim kimlik ve kredi kartı bilgilerim FETÖ tarafından kullanılmıştır. Herhangi bir kastım yoktur." ifadesini kullandı.
Keynes, daha önce Apple'a müracaat ederek Apple Store'da bulunan Bylock programının indirilme bilgilerini istediğini anlatarak, "Araştırmanın uzun süreceği şeklinde geri dönüş yapılmıştı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından bu hususta girişim ve talep yapılmak istenirse bu verilerin alınmasında rızam vardır ve bu hususta elimden geleni yapacağım. Yine bu verilerin alınması hususunda rızam vardır. Ayrıca bu programın Apple market ve Android markette üreticisi ve sahibi olarak gözüktüğüm için devlet tarafından yapılan tüm işlemleri ve incelemelerde rızam vardır." dedi.
Keynes, kendisini zor durumda bıraktıklarından dolayı Cevdet Türküyolu, Atalay Candelen, Veli Özdemir, Faruk Bayındır, ve MİT içerisindeki FETÖ'cüler hakkında ABD'de Türkiye aleyhine 100 milyon dolarlık dava açtığını anlatarak, "Bu davayı açmamın sebebi Faruk Bayındır'ın Atalay Candelen'i örgüt içerisine dahil etmesi Veli Özdemir'in Atalay'ın fikir babası olarak yönettiğini tespit etmem ve Atalay Candelen'in de beni kullanması nedeniyledir. ByLock'u MİT tespit ettikten sonra Fetullah Gülen'in ByLock'un tabana yayılması talimatı hususunda kendisine Cevdet Türkyolu'nun ulaştığını düşündüğüm için bu davayı açtım. Bu davayı açmamın sebebi sadece Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin dikkatini çekmek içindir. Maddi herhangi bir saikim yoktur." değerlendirmesini yaptı.
İddianamede Keynes'in, bir dönem aynı evi paylaştığı, FETÖ'nün İstanbul Üniversitesindeki akademik yapılanması davasında hüküm giyen ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun eski danışmanı Fatih Gürsul, eski TRT Haber Kanal Koordinatörü Ali Ahmet Böken, FETÖ'nün "eski Ankara emniyet imamı" Kemalettin Özdemir, firari Tarık Toros'un da aralarında bulunduğu bazı isimlerle irtibatına yer verildi.
İddianamede, beyan ve tutanaklara göre, sanığın ilk olarak 1986-1987 yıllarında 8. sınıfta eğitim görmekte iken örgüt evlerine yönlendirildiği, Ankara'da üniversite okurken örgüt evlerinde belletmen olarak kaldığı ve "Tarık" kod adı verilerek TSK mahrem yapılanmasında öğretmen (grup abisi) görevini yürüttüğü anlatıldı.
Sanığın okulu bir türlü bitirememesi üzerine psikolojik sıkıntılar yaşamaya başladığı, sıkıntıların nedeninin örgüt olduğunu düşünmesi üzerine Eylül - Ekim 1997 döneminde o dönem adı "Tarikat", "Cemaat", "Nurcular" olarak anılan FETÖ aleyhine köşe yazıları yazan Cumhuriyet gazetesi köşe yazarı Hikmet Çetinkaya ile görüşerek örgütle alakalı bilgiler verdiği ve Çetinkaya'nın bunun üzerine 6 Ekim 1997 yılında köşe yazısında bununla ilgili yazı yazdığı kaydedildi.
İddianamede, bu durumun örgütü tedirgin etmesi üzerine şüphelinin bir müddet Ankara'da örgüte ait evlerde örgüt elemanlarınca saklandığı ve yaşamış olduğu psikolojik sıkıntılardan dolayı başarısız bir intihar girişiminde bulunduğu anlatıldı.
Bu olayların 28 Şubat 1997 postmodern darbesinden 3-4 ay öncesinde yaşanması nedeniyle örgütün kurmak istediği mahrem yapılanmasının ortaya çıkabileceğini düşünen FETÖ elebaşının tedirgin olduğuna yer verilen iddianamede, bunun üzerine o dönem TSK mahrem yapılanmasından sorumlu Murat Ceylan'ın olaya tanık olan Mehmet Candan ile birlikte sanığı İstanbul'da örgüt elebaşı Fetullah Gülen ile görüştürdükleri anlatıldı.
Bu görüşmede örgüt tarafından vaat edilen yardımların yapılmaması üzerine sanığın diğer bilgileri ve isimleri de gazetelere vereceğini söylemesi üzerine 2-3 yıl daha Ankara'da kaldıktan sonra Türkiye'de kalmasının sakıncalı olduğu değerlendirilerek Amerika'ya gönderildiği ve Amerika'da eyalet sorumlusu "Selim" kod adlı Hüseyin Şentürk'ün sorumluluğuna verildiği kaydedildi.
SAVCILIK, "ŞÜPHELİ İFADESİNDE HER ŞEYİ ANLATMADI"
Sanığın 15 Kasım 2011'de Amerikan vatandaşlığını alarak aynı zamanda ismini David Keynes olarak değiştirdiği ve Amerika'da örgütle irtibatının devam ettiği bilgisi verilen iddianamede, Gülen'in talimatı üzerine "Tilki" lakaplı Atalay Candelen'in mesleki bilgisi, teknoloji şirketi imkanları ve örgütün desteğiyle ByLock isimli kriptolu yazışma programını örgüt için geliştirdiği, bu uygulamanın sunucuya bağlanabilmesi için alınan "bylock.net" uzantılı alan adının sanık David Keynes'in kimlik bilgileriyle mail hesabı kullanılarak alındığı ve alan adı ödemelerini de Keynes'in yaptığı kaydedildi.
Söz konusu programın örgüt üyelerine daha hızlı ulaştırılmasının sağlanması ve aynı zamanda bu uygulamanın herkese açık bir uygulama olduğu izlenimi verilmesi amacıyla Apple market (App Store) ve Google markete (Google Play) şüphelinin kimlik bilgileri ve mail bilgilerinin, isimleri üzerine oluşturulan mail hesaplarıyla yüklendiği aktarılan iddianamede, Keynes'in de örgütün ByLock sistemine dahil edildiği ve programın geliştiricisi Atalay Candelen'in yetkilisi olduğu Base Bilgi Teknolojileri adlı şirkete SGK kaydının yapıldığı dile getirildi.
İddianamede, şüpheli Keynes'in ifadesinin kısmi ikrar içerdiği ve örgüt içerisinde kod adı kullandığı değerlendirildiğinde örgütsel gizliliği haiz olduğunun anlaşıldığı da belirtilerek, "Şüphelinin ifadesinde her şeyi anlatmadığı, kendisini suçtan kurtarmaya yönelik beyanlarda bulunduğunun değerlendirildiği, zira Mehmet Candan'ın, FETÖ elebaşı ile İstanbul'da görüştüğünü beyan etmesine karşın Keynes'in bu hususta beyanda bulunmadığı, yine Mehmet Candan ve gizli tanık 'Karadeniz'in Keynes'in sahip olduğu bilgilerden dolayı Türkiye'de kalmasının sakıncalı görülmesi üzerine örgüt tarafından Amerika'ya götürüldüğünü beyan etmesine karşın kendisinin bu durumu kabul etmediği görülmüştür." görüşüne yer verildi.
Sanığın Atalay Candelen'e ByLock yüklemesi için kredi kartını kullandırttığı ve programın kullanımı için kimlik bilgilerini Candelen'e göndermesini beyan etmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığına vurgu yapılan iddianamede, şunlar kaydedildi:
"Zira Atalay Candelen'in kendi iş başvurusu CV'sine eklemek için geliştirdiği bir programın başka bir kişinin kimlik bilgileriyle Apple markete yüklenmesinin beklenemeyeceği, çünkü bu durumda bu programın geliştiricisinin ve lisans sahibinin başka bir kişi olarak gözükeceği için CV'de kullanılamayacağının açık olduğu gibi bu durum sorulan şüphelinin bu durumu açıklayıcı geçerli bir cevap veremediği, yine Google markete programın yüklenilmesinde Apple markette olduğu gibi kimlik bilgileri istenilmemesine rağmen yine şüphelinin bilgileriyle alınan mail adresi üzerinden yüklenildiği, bylock.net alan adının yine şüphelinin kimlik bilgileri üzerinden alındığı ve ödemelerinin de her ay şüphelinin kredi kartından otomatik olarak yapıldığı anlaşılmıştır."
"TÜRK VATANDAŞLIĞI KİMLİĞİ YERİNE ABD KİMLİK BİLGİLERİ KULLANILDI"
Daha önce Amerika'da bulunmuş, teknoloji şirketi ortağı ve yöneticisi olan Atalay Candelen'in bu şekilde kredi kartının yurtdışı harcamalara açık olmamasının normal olmadığı kaydedilen iddianamede, tüm işlemlerde Keynes'in Türk vatandaşlığı kimliği yerine Amerikan vatandaşlığı kimlik bilgilerinin kullanıldığı aktarıldı.
İddianamede, programın yabancı menşeili bir programmış gibi gösterilerek, Türkiye'de örgüt için geliştirilmiş bir program olmadığı, global bir program olduğu izlenimi verildiği vurgulanarak, böylece program geliştiricisinin kimlik bilgilerine ulaşılmasının perdelenmesinin amaçlandığına vurgu yapıldı.