Hablemitoğlu suikastındaki kilit şüpheli Nuri Gökhan Bozkır Ukrayna'da kayıplara karıştı

18 Aralık 2002'de suikast sonucu öldürülen Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu'nun kilit şüphelisi Nuri Gökhan Bozkır, Türkiye’ye iadesine ilişkin süreç sona yaklaşırken Ukrayna’da güvenlik güçleri tarafından bulunamadığı bildirildi. Başkan Recep Tayyip Erdoğan, 3 Şubat'taki Kiev ziyaretinde, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'den Bozkır'ın iadesini talep etmişti.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :27 Ekim 2021 , 15:44 Güncelleme Tarihi :27 Ekim 2021 , 15:47
Hablemitoğlu suikastındaki kilit şüpheli Nuri Gökhan Bozkır Ukrayna’da kayıplara karıştı

FETÖ lideri Fetullah Gülen ve Alman Vakıfları davalarının raporlarını hazırlayan Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu'nun 18 Aralık 2002'de evinin önünde uğradığı silahlı saldırının kilit isimlerinden Nuri Gökhan Bozkır'ın, Ukrayna'da yakalandığını bildirilmişti.

Türkiye'nin iade talebi sonrası başlayan süreç sona yaklaşırken, Ukraynalı kaynaklardan edinilen bilgiye göre duruşmaya katılmayan Bozkır hakkında zorla mahkemeye getirme kararı verildi. Ancak bu kararın üzerinden yaklaşık 2,5 ay geçmesine rağmen, Bozkır'ın bulunamaması nedeniyle duruşmalar görülmeden ertelenmeye devam ediyor.

KİLİT ŞÜPHELİ ORTADAN KAYBOLDU

Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu, 17 yıl önce evinin önünde uğradığı suikast sonucu yaşamını yitirmişti. Soğukkanlı şekilde işlendiği tespit edilen cinayetle ilgili yapılan soruşturmalar ilerleyememiş, dosya rafa kaldırılmıştı. FETÖ çatı iddianamesine de giren Hablemitoğlu suikastı soruşturmasının, örgüt üyesi polisler tarafından bilinçli olarak karartıldığı tespitleri yapılmıştı. Soruşturma Ankara Başsavcılığı tarafından kurulan özel ekiple yeniden başlatılmıştı.

Hablemitoğlu'nun ölümünden önceki 6 ay boyunca katil ya da katilleri tarafından takip edilmiş olabileceği değerlendirilerek, suikasttan önce gittiği her adresteki baz istasyonlarından alınan kayıtlar, numaralar ve sahipleri tespit edildi. Olay anında ve yerinde baz kayıtları olan telefonların kim ya da kimlerin olduğu belirlendi. İşte bu çalışmada Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda yüzbaşı rütbesiyle görev yaparken Türk Silahlı Kuvvetleri'nden ihraç edilen Nuri Gökhan Bozkır'a ulaşılmıştı. Bozkır'ın suikastın kilit şüphelisi olduğu, diğer faillere ulaşılmasında vereceği ifadenin son derece önemli olduğu belirtildi.

3 AY CEZAEVİ, EV HAPSİ VE ELEKTRONİK KELEPÇE

Başsavcılık Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu cinayetinin kilit şüphelisi olduğu iddiasıyla Bozkır hakkında yakalama kararı çıkardı. Şüpheli Bozkır Interpol'ün kırmızı bülten düzenlemesi sonrası 10 Temmuz 2019 tarihinde Ukrayna'nın başkenti Kiev'de gözaltına alınmıştı. Bozkır, 3 ay cezaevinde kaldıktan sonra Ukrayna mahkemesi tarafından elektronik kelepçeyle ev hapsine çıkarıldı. Ukrayna yasalarına göre ev hapsinin toplam süresi en fazla 6 ay olabileceği için şüpheli Bozkır'ın, elektronik kelepçeyle ve Kiev dışına çıkış yasağı uygulanarak adli kontrole tabi tutulmasına hükmedilmişti.

İADE KARARINI TEMYİZE GÖTÜRDÜ

Türkiye'nin iadesini istediği Bozkır'ın Ukrayna'ya iltica talebi 8 Aralık 2020'de nihai olarak reddedilmişti. Ardından 16 Aralık'ta Ukrayna Başsavcılığı Bozkır'ın Türkiye'ye iadesine karar verdi. Ancak karar, zanlının avukatlarının temyize başvurması nedeniyle uygulanamadı. 2 Ağustos'taki temyiz duruşması ise Bozkır'ın hasta olduğu gerekçesiyle ertelendi. Mahkeme, 18 Ağustos'ta Bozkır hakkında zorla getirme kararı verdi. O tarihten bu yana şüpheli Bozkır'ın bulunamaması nedeniyle duruşmalar ertelenmeye devam ediyor.

BAŞKAN ERDOĞAN DA DEVREYE GİRDİ

BaşkanRecep Tayyip Erdoğan, 3 Şubat'taki Kiev ziyaretinde, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'den Bozkır'ın iadesini talep etmişti.

FETÖ ÇATI DAVASI İDDİANAMESİNDE SUİKAST

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 14 Temmuz 2016'da, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in de arasında bulunduğu 73 kişi hakkında silahlı terör örgütü kurarak, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya çalıştıkları gerekçesiyle dava açtı. İddianamede Hablemitoğlu cinayeti ile FETÖ ilişkilendirildi.

"Soruşturmayı, o yıllarda emniyet içerisindeki terör ve istihbarat birimlerine egemen cemaat yapılanmasının yürüttüğü" kaydedilen iddianamede, "Fetullah Gülen cemaatinin emniyet istihbarattaki kadrolarının cinayetin işleneceğinden habersiz olmalarının imkansız olduğu, buna rağmen cinayeti önlemedikleri" ifade edildi. İddianamede, şu değerlendirmelere yer verildi:

"Cinayetten sonra delil toplamada olayı çözmeye yönelik çalışma yapılmamış, tersine cinayet çözümsüz bırakılmaya ve karartılmaya çalışılmıştır... Hablemitoğlu'nun Alman vakıfları ve Fetullah Gülen cemaati dışında uğraştığı bir kesim yoktur. Necip Hablemitoğlu, cemaate karşı açıktan mücadele vermiş bir kişiydi ve adeta baş düşman bellemişti. Cemaat üzerine bir kitap çalışmasını bitirmişti. Bu kitabın giriş kısmı 'Köstebek' adı altında yayınlanmıştır. Cemaat, cinayet arkasında bulunduğunu gizlemek için özellikle olayı Almanya ve Alman vakıfları ile ilgili gösterip kamuoyunda algı yaratmıştır. Fetullahçılar bu suikastı Ergenekon'un işi gibi göstermek için de çok çabalamış, davada yalancı tanık kullanmışlardır. FETÖ, şüpheleri üzerinden atmak için çabalamıştır. Ancak bu cinayetin bütün sonuçlarından Fetullah Gülen cemaati yararlanmıştır. Bergama'daki altın madenleri, cemaatin elindeki Koza İpek grubunun eline geçerek işletilmeye başlanmıştır. Hablemitoğlu'nun öldürülmesinde yalnızca cemaatin çıkarı bulunmaktadır."

Şengül Hablemitoğlu, bu davada ise müdahil oldu. Aynı dönemde, terör suçlarından sorumlu olan eski Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekili Necip Cem İşçimen, dosyayı raftan indirdi. İşçimen'in 29 Eylül 2016'da ifadesine başvurmasının ardından Şengül Hablemitoğlu, basına, "(FETÖ) İfademde gündeme gelmedi ama bu araştırılıyor zaten. Bir kere, soruşturmanın hiç yürümemesi yönünde bakılıyor. Bir şekilde karartılma var." dedi.

Necip Hablemitoğlu'nu tanıyan eski Sağlık Bakanı Halil Şıvgın'ın da ifadesi alındı. Şıvgın, eski istihbaratçı Enver Altaylı ile FETÖ'nün üst yöneticilerinden Mustafa Özcan'ın kendisini aracı kılarak "cemaat" hakkında kitap yazan Hablemitoğlu ile görüşmek istediklerini, kendisinin ise bunu kabul etmediğini anlattı.