Şehzadebaşı (Şehzade) Camii'nde kimler yatıyor, kimlerin türbesi var? Şehzadebaşı Camii nerede, nasıl gidilir? Sezai Karakoç'un cenazesi...

Ünlü şair Sezai Karakoç'un cenaze programı belli oldu. Usta edebiyatçının cenazesi, ikindi namazını müteakip Şehzadebaşı Camisinde kılınacak cenaze namazının ardından caminin haziresine defnedilecek. Bu gelişmelerin arkasından Şehzadebaşı Camii hakkında bilgiler vatrandaşlar tarafından araştırılmaya başlandı. Peki, Şehzadebaşı Camii nerede, nasıl gidilir? Şehzadebaşı (Şehzade) Camii'de kimler yatıyor, kimlerin türbesi var? İşte merak edilenler!

Giriş Tarihi :17 Kasım 2021 , 08:54 Güncelleme Tarihi :17 Kasım 2021 , 08:55
Şehzadebaşı Şehzade Camii’nde kimler yatıyor, kimlerin türbesi var? Şehzadebaşı Camii nerede, nasıl gidilir? Sezai Karakoç’un cenazesi...

İÇİNDEKİLER

Edebiyatımızın sevilen ve değerli isimlerinden Sezai Karakoç hayata veda etti. 88 yaşında hayatını kaybeden ünlü şair, yazar ve düşünce adamı Sezai Karakoç'un cenaze programı belli oldu. Karakoç'un cenazesinin yarın Şehzadebaşı Camii'nden kalkacağı duyuruldu. Bu gelişmelerin ardından vatandaşlar arama motorlarında, "Şehzadebaşı Camii nerede, hangi ilçede? Şehzadebaşı Camii nasıl gidilir? Sorularının yanıtını araştırmaya başladı. İşte tüm merak edilenler haberimizde...

SEZAİ KARAKOÇ YARIN TOPRAĞA VERİLECEK

Vefat eden şair, yazar ve fikir adamı Sezai Karakoç, yarın toprağa verilecek.

88 yaşında hayata veda eden usta edebiyatçının cenazesi, ikindi namazını müteakip Şehzadebaşı Camisinde kılınacak cenaze namazının ardından caminin haziresine defnedilecek.

ŞEHZADEBAŞI CAMİİ NEREDE VE NASIL GİDİLİR?

Şehzadebaşı Camii İstanbul'un Fatih ilçesinde yer almaktadır. Fatih ilçesinin ise Saraçhane semtinde yer alan ünlü bir tarihi camidir. Şehzadebaşı Camii için ulaşım son derece basittir. İster özel araç ile isterseniz de toplu taşıma ile bu tarihi camiye ulaşım sağlayabilirsiniz. Şehrin merkezi konumunda olmasından ötürü Şehzadebaşı Camii sürekli olarak ziyaretçi akımına uğrayan bir camidir.

Şehzadebaşı Camii'ne İstanbul'un Fatih ilçesine geldikten sonra özel araç ile birlikte Saraçhane tabelalarını takip ederek ulaşabilirsiniz. Saraçhane tabelalarını takip ettikten sonra Şehzadebaşı Camii tabelalarını gördükten sonra giriş yapabilirsiniz. Şehzadebaşı Camii'ne metro ile de ulaşım mümkündür. Metro ile Fatih ilçesine geldikten sonra minibüs veya otobüs yardımı ile ulaşım sağlamak mümkündür. Ayrıca Eminönü merkezden de direkt olarak Şehzadebaşı Camii'ne giden otobüsler bulunmaktadır.

ŞEHZADEBAŞI CAMİİ'NDE (ŞEHZADE) KİMLER YATIYOR, KİMLERİN TÜRBESİ VAR?

Şehzade türbesinin içi rengarenk çinilerle doludur. Ortadaki sandukada Şehzade Mehmed, sağında Şehzade Cihangir yatar, solunda Hümaşah Sultan. Şehzade türbesinin sol tarafında Rüstem Paşa'nın türbesi bulunur. Diğer şehzade türbeleri Vefa tarafındadır. Dış avluda Destari Mustafa Paşa'nın türbesi vardır.

SEZAİ KARAKOÇ KİMDİR?

Karakoç, I. Dünya Savaşı'nda Kafkas cephesinde çarpışırken Ruslara esir düşen tüccar Yasin Bey ile Emine Hanım'ın oğlu olarak Diyarbakır Ergani'de 22 Ocak 1933'te dünyaya geldi.

Çocukluğu Ergani, Maden ve Piran'da (Dicle) geçen usta edebiyatçı, 1944'te Ergani'de ilkokulu bitirdi. Aynı yıl parasız yatılı kaydolduğu Maraş Ortaokulunu 1947'de bitiren şair, 1950'de Gaziantep Lisesinden mezun oldu. İlkokulda Battal Gazi kitaplarını, Ahmediye ve Muhammediyeleri okuyarak, dinleyerek büyüyen Karakoç, ortaokulda ise Namık Kemal, Ziya Paşa, Tevfik Fikret ve Ziya Gökalp'in eserlerini okudu.

Karakoç, okumaya olan ilgisi ve sevgisiyle lise yıllarındayken okuduğu eserler arasına Batı klasiklerini de ekledi.

ÜNİVERSİTEYE BAŞLADIĞI YILLARDA DOĞU VE BATI KLASİKLERİNİ BİTİRMİŞTİ

Üniversiteye başladığında Doğu ve Batı klasiklerini bitiren usta kalem, daha sonra kazandığı Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinin (SBF) sınav sonuçlarını beklerken, Necip Fazıl Kısakürek ile tanışmak üzere yanına gitti. Ortaokul ve lise yıllarında Büyük Doğu'nun tutkulu bir okuyucusu olan Karakoç, Kısakürek ile tanıştıktan sonra ise bir daha hiç ayrılmadı.

Karakoç, 1950'li yıllarda Büyük Doğu'nun sanat edebiyat sayfalarını yönetti, 1955'te de üniversitenin maliye bölümünden mezun oldu.

Maliye Bakanlığında Hazine Genel Müdürlüğü Dış Tediyeler Muvazenesi bölümünde 1955'te çalışmaya başlayan edebiyatçı, girdiği sınavı kazanarak 11 Ocak 1956'da maliye müfettiş yardımcısı oldu. Edebiyatçı Karakoç, 1959'da gelirler kontrolörü olarak İstanbul'a atandı, görevi gereği yurdun birçok yerini görme imkanı buldu.

Şair Sezai Karakoç, 1960-1961'de Ankara ve Ağrı'da askerlik görevini tamamladı.

İLK ESERLERİ 1950'Lİ YILLARDA OKUYUCUYLA BULUŞTU

İlk eserleri 1950'li yıllarda Büyük Doğu'da yayımlanan Karakoç, 16 Aralık 1963'ten itibaren değişik aralıklarla Yeni İstanbul gazetesinde, "Karakoç" imzasıyla günlük yazılar kaleme aldı.

Sezai Karakoç, Türk edebiyatının en sevilen şiirlerinden biri haline gelen "Mona Rosa" şiiriyle okuyucunun kalbinde taht kurdu.

Yeni İstiklal, Yeni İstanbul ve Babıali'de Sabah gazetesinde yazmaya başlayan Sezai Karakoç, 1 Temmuz- 31 Ağustos 1974 arasında Milli gazetede "Sur" başlığı altında yazdı.

Edebiyat çalışmalarına daha çok vakit ayırabilmek için resmi görevinden istifa eden Karakoç, 1990'da şiir ve yazılarında, dergilerinde, kitaplarında ortaya koyduğu dünyayı gerçekleştirmek için Diriliş Partisini kurdu. Yedi yıl bu partinin genel başkanlığı görevini yürüttü. Diriliş Partisi, 19 Mart 1997'de kapatıldı.

Bu tarihten itibaren Diriliş dergisi dışında hiçbir yerde yazmayan Karakoç, dünya savaşlarından yenik çıkan İslam dünyasının yeniden dirilişini amaç edindi. Bu uğurda, yazı hayatı boyunca diriliş kavramı çevresinde zinde bir bilinç uyandırmaya çalıştı; başta şiir, siyaset ve düşünce olmak üzere, dünya Müslümanlarının uyanışına eserleriyle emek verdi.

Edebi ve düşünce hayatını diriliş nesli olarak tanımladığı gençliğin yetişmesine adayan Karakoç'un şiirleri Büyük Doğu, Hisar (1951-54), Mülkiye (1952-53), İstanbul (1953-57) Şiir Sanatı (1955), Hamle (1955), Pazar Postası (1957-58), Türk Yurdu (1959), Hür Söz (1961), Soyut (1965), Hilâl (1965) ve Diriliş (1960-92) dergilerinde yayımlandı.

Usta kalemin "Mona Roza" şiiri 1950'li yılların başlarında büyük ilgi görürken, ikinci şiiri "Rüzgâr" Hisar (Şubat 1951) dergisinde çıktı.