KURU BİR HELALLEŞME YAŞANMIŞLIKLARIN ÜSTÜNÜ ÖRTEMEZ
Raporda, toplumun temel dini, kültürel değerlerini ve etnik farklılıklarını hiçe sayan, farklı yapıdaki toplulukların toplumdaki görünürlüğüne dahi karşı olan zihniyetiyle CHP'nin, iktidarda olamasa dahi kurduğu ve destekçisi olduğu vesayetçi düzen içerisinde ordu, yargı ve medya gibi üstyapı unsurları eliyle hem siyaseti hem de toplumu her zaman dizayn etmeye çalıştığına vurgu yapıldı.
Dini yükümlülüklerin "irtica" kapsamına sokularak suç unsuru haline getirildiği, farklı etnik kökene sahip vatandaşların dillerini ve kimliklerini sergilemesinin engellendiği, belirli bir ideolojik kalıba hapsolmamış herkesin itibar suikastine tabi tutulduğu bir ortamın yaratıldığına dikkat çekilen raporda şu ifadelere yer verildi:
"Bütün bunların oluşturduğu tablo, Türkiye'nin son 20 yılda geçirdiği reformlar ile çoğunlukla ortadan kaldırılmış, CHP toplumun çizdiği bu istikamete zaruri olarak uymak durumunda kalmıştır. Yıllar sonra gelen ve kuru bir 'helalleşme' söyleminden ibaret olan bir açıklamanın bütün bu yaşanmışlıkları örtemeyeceği, üstelik yerel yönetimlerde CHP zihniyetinin hakim bulunduğu bölgelerden ayrımcı eylemler barındıran vakalar 2021 Türkiye'sinde dahi hala gelmeye devam ederken, pek mümkün görünmemektedir."
CHP, ÖNCE KENDİ GEÇMİŞİYLE HESAPLAŞSIN
Raporda, CHP'nin, bunca şeyden sonra toplum ile hızlandırılmış ve samimiyetten yoksun bir şekilde helalleşmeye çalışmak yerine öncelikle kendi geçmişiyle hesaplaşması, toplumdan samimi bir şekilde özür dilemesi ve benzer faaliyetlerine son vererek yerli ve milli bir muhalefet anlayışını benimsemesi gerektiği kaydedildi.
Sabah'ta yer alan habere göre, raporda İYİ Parti'nin "Ömer'in Yolu" reklam çalışması da eleştirilerek, "Son zamanlarda İYİ Partinin reklam kampanyalarında, Meral Akşener'in ve Lütfü Türkkan'ın hakaret dolu diline zıt olarak ılımlı bir siyasi dil izlemeye çalıştığı, sosyal medyada "ortaya karışık" nitelemesiyle mizahi olarak yerilen birtakım reklam çalışmalarının sergilendiği "Ömer'in Yolu" görülmektedir. Kemal Kılıçdaroğlu'nun da uzun zamandır kullandığı tehdit dolu dili unutturmak amacıyla aniden rota değiştirdiği ve oy hesabı kaygısıyla benzer nitelikte samimiyetsiz bir söyleme geçiş yaptığı görülmektedir. İdeolojik farklılıklarını perdelemekte zorlanan Millet İttifakı bileşenleri, siyasi söylemlerini günü birlik şekilde belirlemekte, gelecek tahayyülünden ve hizmet üretebilecek kapasiteden yoksun görünmektedir" ifadelerine yer verildi.