Sabah gazetesi yazarı
Salih Tuna, bugünkü köşesinde çarpıcı bir yazı kaleme aldı.
Ali Babacan ve
Ahmet Davutoğlu hakkında dikkat çeken tespitlerde bulunan Tuna,
"Erdoğan düşmanlığında Kılıçdaroğlu'yla yarışıyorlar, hatta çokluk geçiyorlar." dedi. Tuna'nın
"Bu kefeni yırtmak mümkün mü?" başlıklı köşe yazısı şöyle:
Babacangillerin acıklı hallerini gördükçe sizi bilmem ama bana Kılıçdaroğlu "sevimli" gelmeye başladı.
Hemen söyleyeyim: Babacangiller derken, Davutoğlu hariç değil.
Zira Babacan benim gözümde isim değil bir sıfattır.
Henüz AK Parti üyesiyken, partisinin genel başkanı Sayın Erdoğan aleyhine sinsi sinsi çalıştığını (2018'de Cumhurbaşkanlığı seçiminde Abdullah Gül'ü desteklediğini; aday olması için CHP, İP ve HDP ile gizli gizli masaya oturduğunu) itiraf ettiği günden beri bu böyledir.
Nasıl bir sıfat mı?
Erdoğan'ın arkasından iş çevirdiğini, "Görünür değildim ama tam göbeğindeydim" ifadesiyle faş etmekle, nasıl bir sıfata sahip olduğunu bizzat kendisi anlatmıştı. Fazla söze hacet yok!
Hiç değilse Kılıçdaroğlu bunlar gibi arkadan iş çevirmedi, kendisini gizlemedi, hep görünür haldeydi. Erdoğan sayesinde elde ettiği hiçbir makam da yoktu. Tam aksine, onun yüzünden muhalefette çakıldı kaldı.
Hülasa, Başkan Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na her defasında yenilgi tattırmaktan başka bir şey vermedi.
Babacangillere öyle mi ya? Başbakanlık dahil rüyalarında bile göremeyecekleri makamlara getirdi.
Karşılığında, Erdoğan düşmanlığında Kılıçdaroğlu'yla yarışıyorlar, hatta çokluk geçiyorlar.
İbretle izliyoruz!..
Kılıçdaroğlu'nun "şedit muhalefet" tarzı nihayetinde anlaşılır bir şey. Erdoğan'a vefa göstermesi için zaten hiçbir neden yok. Kaldı ki, "Hiç kimse benim ağzımdan, benim dilimden, benim zihnimden Cumhurbaşkanı'mız aleyhine tek bir söz duymadı, duymayacak..." gibi herhangi bir söz de vermiş değildi. (Gerçi sözüne sadık kalmak gibi bir sorunu zaten yok ama konu bu değil.)
Peki Babacangillere ne oluyor?
Bu nasıl hırs, bu nasıl kin, bu nasıl nefrettir ki nerede Erdoğan düşmanı varsa kenetlenmeye çalışıyorlar.
Geçenlerde...
Davutoğlu'nun vaktiyle
"Ahlaki formasyon eksikliği var" dediği Kılıçdaroğlu,
"Tarihimizin en çapsız bakanıdır" dediği Davutoğlu ile yan yana gelip "Erdoğan karşıtlığı formasyonlarına" level atlattılar.
O kadar ki tastamam kaynaştılar.
Zaten yüzde 99 benzer olduklarını söylüyorlardı, doların son günlerde yükselmesi, geri kalan o yüzde 1'lik farkı da anlaşılan o ki silip süpürdü.
***
Babacangillerin akıl hocalarından adı lazım değil biri, 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında ABD'nin olmadığına bizi ikna etmek için, "ABD darbe yapmaya neden ihtiyaç duysun ki" demişti, "elinde sonuç alabileceği ekonomi gibi çok daha etkili dinamikler var."
Gelgelelim, bugünlerde "dış güçlerden" söz eden herkesi tahfif etmeye çalışıyorlar.
Oysa "dünya sisteminin" bizzat kendisi dış güçtür.
Kemal Derviş'lerin veya Babacangillerin meftun olduğu neoliberal finans sistemine riayet ettiğiniz sürece, dünya sisteminin müdahale menzilindesiniz demektir.
"İstiklal-i tam" belasına menzilden çıktığınızda, "dünya sisteminin" en etkili dinamiği olan ekonomi üzerinden hizaya çekilirsiniz.
S-400 hava savunma sistemi alarak dünya sisteminin cebren müdahale edebileceği menzilin dışına çıktığınızda da, caydırıcı güç olarak ellerinde ekonomi dinamiği vardır.