Yatırım ve üretim değil faiz isteyen TÜSİAD haddini aştı! Hükümete parmak salladıkları eski Türkiye'yi özlediler

Sözde yatırımcı özde tefeci TÜSİAD, Başkan Erdoğan'ın faiz zehrine karşı üretim ekonomisi modeline geçme projesinden rahatsız oldu. "Genel kabul görmüş iktisat bilimi kurallarına hızla dönülmeli" şeklinde siyasi talimat kokan açıklamada "Erken faiz indirimi ile oluşan politikaların istikrarsızlık yaratacağına dair görüşlerimizi hem kamu kurumları hem de kamuoyuyla pek çok kez paylaştık." ifadeleriyle faiz indiriminden duyulan rahatsızlık dile getirildi. Sözde yatırımcı iş adamlarının oluşturduğu derneğin üretim değil faiz istemesi manidar! Açıklama zamanlama açısından da dikkat çekiyor. Erken seçim baskısı yapan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun dün TÜSİAD Başkanı ile görüşme gerçekleştirdiği biliniyor. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TÜSİAD'ın açıklamasına tepki göstererek, "TÜSİAD ve işbirlikçi siyasetçiler karşı çıksa da yeni ekonomi programı başarılı olacaktır. TÜSİAD’ın sorunlu açıklaması, Kılıçdaroğlu’nun TÜSİAD’la paslaşması, erken seçim dayatması, fiyat ve döviz kuru artışının siyasileştirilip istismar hattının kurulması kararlılıkla mücadele edilmesi gereken ve sessiz kalınmasının fahiş sonuçlara neden olacağı menfur bir durumdur" dedi.

Giriş Tarihi :18 Aralık 2021 , 15:15 Güncelleme Tarihi :18 Aralık 2021 , 19:48
Yatırım ve üretim değil faiz isteyen TÜSİAD haddini aştı! Hükümete parmak salladıkları eski Türkiye’yi özlediler

Eski Türkiye özlemiyle hükümete ayar verip siyasi mühendislik yapılmaya çalışan TÜSİAD'dan yapılan yazılı açıklamada, "Genel kabul görmüş iktisat bilimi kurallarına hızla dönülmeli" şeklinde ifadelere yer verildi, hükümete siyasi yön tayin edilmeye çalışıldı!



AÇIKLAMADA FAİZ İNDİRİMİNDEN RAHATSIZLIK VAR!
Sözde yatırımcı iş adamlarının oluşturduğu dernek üretim ve yatırımdan değil, faizden yana! Öyle ki TÜSİAD, yaptığı açıklamada faiz indirimine karşı olduğunu açık açık belirtti.





TÜSİAD'ın yazılı açıklaması şu şekilde:
"Son dönemde yaşadığımız istikrarsızlıklar sonucunda, denenmekte olan ekonomi programıyla amaçlanan sonuçlara erişilemeyeceği netleşmiştir. TÜSİAD olarak, bu iktisadi çerçeve çizilmeden evvel de, süreç devam ederken de, erken faiz indirimi ile oluşan politikaların istikrarsızlık yaratacağına dair görüşlerimizi hem kamu kurumları hem de kamuoyuyla pek çok kez paylaştık. Bu sürecin TL'de şiddetli değer kaybı, enflasyonda hızlanma, yatırımları, büyümeyi, istihdamı baskılama ve en önemlisi ülke olarak fakirleşmemizle sonuçlanma riskini vurgulamıştık. Nitekim, yeni iktisadi tercihler kapsamında atılan adımların ardından güvensizlik ve istikrarsızlık ortamı oluşmuştur. Özellikle yurt içinde dövize olan talebin şiddetli ölçüde yükseldiğini, bunun da var olan tüm ekonomik dengeleri bozduğunu görmekteyiz"



ZAMANLAMA MANİDAR!
Açıklamanın zamanlaması ise hayli manidar. Öyle ki erken seçim baskısı için tüm kurumları harekete geçirmeye çalışan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, dün TÜSİAD başkanıyla görüştü. Kılıçdaroğlu, görüşmeyi sosyal medya hesabından şu ifadelerle duyurdu:



TÜSİAD Başkanı'nı aradım. Ülke yangın yeri. Aklî melekelerini kaybetmiş bir şahsın ülkeyi intihara sürüklemesini mi seyredeceğiz? Herkes konuşmalı artık, herkes! Seçim istiyoruz. Erdoğan ve Bahçeli'nin tek yapması gereken, kendilerinin gitme olasılığını millete göstermeleridir.



Bu Saray Hükümeti artık kangrenli bacaktır. Susma zamanı değil, vatanını seven herkes konuşmalı. Tüm vücut kangren olduktan sonra, konuşsanız da bir anlamı olmayacak. Utancı giden kimsenin kalbi ölürmüş. Bu Saray ve şürekasının utanması yoktur, kalbi yoktur. Bu zulmü bitireceğiz!

BAHÇELİ SERT ÇIKTI
Bahçeli'nin açıklaması şöyle:

2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifiyle 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifinin Meclis Genel Kurul görüşmelerine 6 Aralık 2021 Pazartesi günü başlanmıştır.

Bu kapsamdaki yasama çalışmaları nice engellemelere rağmen 12 günde tamamlanmıştır.

Böylelikle mezkur kanun teklifleri Cumhur İttifakı'nın iradesiyle kabul edilerek kanunlaşmıştır.

Plan ve Bütçe Komisyon aşaması da dahil olmak üzere bütçe müzakerelerinin tüm etaplarında bozuk zihniyet siyasetinin, bozguncu zillet siyasetçilerin ortalığı karıştırmak için nasıl çırpındıkları ayan beyan ortaya çıkmıştır.

Herkes mayasına ve meşrebine uygun davranmıştır.

Maalesef TBMM'nde demokrasi ihlalleri, hukuk inkarları, özgürlük istismarları, akıl ikilemleri, ahlak ilkesizlikleri kahredici seviyelerde yaşanmış, zillet ittifakı tarafından yaşatılmıştır.

Ölçü ve ayarlar iyice kaçarak milli iradeye gölge düşürülmüştür.

Bu kapsamda olmak üzere vuslatının 748'inci yıl dönümünde rahmetle andığımız Hz. Mevlana'nın dediği aynen şudur: "Gönül gözün dehlizidir. Gönüle ne gelirse oradan göze gelir ve şekillenir."

Baktığını görmeyen, gördüğünü itiraf edemeyen, çarpıtmayı meslek edinen siyaset kofluğunun gönlü kara, gözü karanlıktır.

Özellikle dün akşam üç beş Komünist-Marksist kalıntının, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Fuat Oktay konuşurken sergiledikleri nezaketsiz, edepsiz ve terbiyesiz muamele ve müdahaleler hakikaten sabır taşını çatlatacak boyutlara ulaşmıştır.

Gazi Meclis'te böylelerinin olması hazin bir ayıptır.

Ancak demokrasi adabını taşımaktan bihaber olan ilkel siyaset anlayışlarının yıkıcı ve tahrip edici tenkitleri millet nezdinde yok hükmündedir.

Haklı ve meşru eleştiri başka, sancılı ve erdemsiz tavır başkadır.

TBMM'nin mehabetine yapılan kesif saldırı aslında aziz milletimize yapılmıştır. Ve kabulü imkansızdır.

Bütçe müzakereleri devlete hakaretin, millete hıyanetin fırsat kapısı görülemeyecek, buna da hiç kimsenin hakkı olamayacaktır.

Kalbi pırıl pırıl, tıpkı dalgasız deniz gibi olan milletimin güzel insanlarına samimiyetle ve inançla hizmet etmek varken; kaba, haşin ve yaralayıcı siyaset üslubunu benimsemek yanlıştır, yozlaşma alametidir.

Bugün CHP Genel Başkanı Kayseri'de yine su kaynatmış, yine kayış koparmış, 2022 yılı bütçesinin yoksuldan alıp zengine kaynak aktaran bir bütçe olduğunu utanmadan zırvalamıştır.

İzan, irade, itibar ve insaftan mahrum bir siyasetçinin düşebileceği en kötü durumlara bu şahıs düşmüştür.

Türkiye ekonomisi şu anda sert bir kuşatma altındadır.

Karşımızdaki tablonun hiçbir ekonomik temeli yoktur.

Rasyonel mülahazalarla cari gelişmelerin izahı yapılamayacaktır.

Ama yalan ve riya siyasetinin orkestra şefi Kılıçdaroğlu'na göre sandık gelirse döviz de inecektir.

Kaldı ki fiyatların tırmanışı ekonominin teorik kalıplarına aykırıdır.

Döviz yükselirken borsanın düşmesi, üstelik piyasalarda anormal oynaklıkların kısır döngü içinde artış sergilemesi Türk milletinin ve Türkiye'nin düşmanca bir senaryoya maruz kaldığına bariz işarettir.

Geçmişte benzerlerine şahit olduğumuz operasyonların bir yenisi daha sahnelenmektedir.

Stokçular, karaborsacılar, fırsatçılar, ekonomik bylokçular, iç ve dış ihanetin azılı failleri devreye girmişler, millete ve devlete saldırı üstüne saldırı planlayarak harekete geçmişlerdir. Oyun büyük, oyun vahşi, oyun düşmancadır.

Türkiye spekülatif atakların hedefindedir.

Fiyat artışlarının içinde kim varsa, vatandaşlarımızın ekmeğine, sofrasına, cüzdanındaki paraya kimler doğrudan veya dolaylı musallat olmuşlarsa analarından doğduğuna pişman edilmelidir.

Anlık fiyat değişimleri, gün içinde defalarca fiyat etiketlerinde yapılan tadilatlar en ince detayına kadar ele alınmalı ve bu vahim sorunun üzerine gidilmelidir.

Fiyatların yükselmesi, faiz-döviz kuru arasındaki ilişkiyle değil, vatana ve millete yönelik ekonomik suikastla bağlantılıdır.

Türkiye'nin döviz piyasasıyla oynayan kimlerdir?

Vurguncular kimlerdir?

Yağmacıların merkezi ve milliyeti neresidir?

Bunların FETÖ'yle ve emperyalist komployla bağı araştırılmakla birlikte fiyat ve stok bylokçuları da acilen deşifre edilmelidir.

Çünkü mesele milli güvenlik meselesi haline dönüşmüştür.

Ederi bir dolar olan alçakların dolar üzerindeki oyunlarına teslim olacak bir Türkiye asla yoktur.

Dik duruşumuzu bozmaya hiç kimsenin gücü yetmeyecektir.

TÜSİAD ve işbirlikçi siyasetçiler karşı çıksa da yeni ekonomi programı başarılı olacaktır.

TÜSİAD'ın sorunlu açıklaması, Kılıçdaroğlu'nun TÜSİAD'la paslaşması, erken seçim dayatması, fiyat ve döviz kuru artışının siyasileştirilip istismar hattının kurulması kararlılıkla mücadele edilmesi gereken ve sessiz kalınmasının fahiş sonuçlara neden olacağı menfur bir durumdur.

Ayrıca hayatları boyunca hep eleştiren, kara çalmaktan başka bir şey bilmeyen, ama var olan sorunlara karşı da sadra şifa tek bir çözüm getiremeyen müflis sol ve Marxsist iktisatçılar ahlaksızca felaket tamtamları çalmaktadır.

Eşzamanlı olarak CHP Genel Başkanı ellerini ovuşturmaktadır, dili zehirli, siyaseti de zillettir.

"Bir taraftan kendilerine, 'biz milliyetçiyiz' diyorlar, bir taraftan da Türk Lirası'nın değerini pula döndürdüler." diyen Kılıçdaroğlu özellikle bilmelidir ki, zihniyetinin bizim nezdimizde gavur puluyla beş kuruş değeri yoktur.

Türk lirası milli itibarımız, ekonomik istiklalimizin ana direğidir. Kayseri'de milliyetçilik nutukları atan Kılıçdaroğlu'nun tek umudu ekonomik tetikçiler, terör örgütleri, zalimlerin kumpası, hainlerin eylemleri, Türkiye düşmanlarının projeleridir.

Ondan milliyetçi olamaz, olsa olsa emperyalizmin muhbiri, zulmün muhibbi olacaktır.

Türk milleti bu badireyi atlatacaktır. Devletimize, hükümetimize güvenimiz tamdır. Ekonomide uygulanan model ve programın her türlü iç ve dış provokasyonu etkisiz hale getirerek Türkiye'yi daha güçlenmiş, daha kalkınmış bir refah seviyesine denge ve disiplinle ulaştıracağına sonuna kadar inandığımızı bilhassa paylaşıyorum.

Gerek 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun gerekse de 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunun devletimize, milletimize, hükümetimize hayırlı olması niyazım ve temennimdir.

2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunun hazırlanmasında emeği geçen herkese yürekten teşekkür ediyor, ahlaki ve demokratik ilkelerden kopmayan, taşıdıkları vekalet görevlerini bihakkın temsil eden değerli milletvekili arkadaşlarıma şükranlarımı sunuyorum.

Hayra karşı gelelim, ahirimiz ve akıbetimiz de hayır olsun inşallah.

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN