Gönül isterdi ki çağrılarımıza çağrı atılsın. Gönül isterdi ki sevdiğimiz arasın!
Bana geri ver ıslanmamış gülen gözlerimi… Bana geri ver kararmamış güzel günlerimi bana geri ver tükenmemiş büyük sevgileri bana geri ver hepsini geri ver!
Alışamadım sensizliğe, alışamadım senin çekip gitmelerine ve maalesef alışamadım gülmeye özür dilerim hayat yine yalnızım…
Kendimize uzak bir rüzgarız biz, üzerine kus konmayan ağaçlar gibi durduğumuz yerde olur gideriz. Bir başka alemde kendimiz olmadan eseriz.
Her aya baktığında beni hatırla, yıldızlar gözlerine takılırsa gözlerine baktığımı sakin unutma, avuçlarına bir yaprak düşerse sakın bırakma akşam olup gün battığında ışıklar yanıp, ay çıktığında gözlerine uyku dolup taştığında benim de seni sevdiğimi ve özlediğimi sakın unutma...
Yokluğun sırtıma saplandı bir bıçak gibi akıtır tasa, toprağa kanımı dünya seninle aydınlık ve güzeldi simdi bin güneş doğsa götürmez karanlığımı.
Geceleri başlar sözlerim sabaha kadar yalnızlığım beni derinden yaralar sitemim sana değil sevgilim sitemim hayata!
Gözlerim nasır tutmuş olsa da, yaklaş korkma aşkımdan, elimdeki sigaranın kokusu yalnızlığımdır. Gördüklerimse elimde kalemde, yalnızlığın şarkısını okuyacağım sana. Sayfalar dolusu acılar yazsa da.
Yalnızlık ne mavi derinlikleri olan denizlerde nede sıcak çöllerde olmaktır, yalnızlık bu şehirde sana ulaşamamaktır unuttun diye.
Kalbim ağrıyor seni andıkça, gözlerime vuruyor kalbimin ağrısı ağlıyorum ve ağladıkça sana lanet ediyorum.
Benim yalnızlığım seni getirmeli gecelerde ılık bir yaz gecesi katran karası yüzün kah yaşanmışlığa, kah yaşanacaklara bir küfür savurmalı kafa tutmalı dalga dalga vurmalı gerçekler yüzüne dönüp ardına bakmalı korkmamalısın bir kez daha, bir kez daha demelisin.
Beni en iyi başımı koyduğum yastığım anlıyor şimdi çünkü o biliyor sensizliği ve hasretini, en çok da o anlıyor beni. Her gece kızıyor bana sensiz olduğuma, pişmanlığımı biliyor, anlıyor ama o da çaresiz sensiz ben gibi...
Bir yerlere varmadan, nasıl böyle hiç durmadan akıp gidiyor günler. Yaşam diye verdiğin bu mu söyle. O mu sırtıma sapladığın hançer!
Yağmur altı gecelerim ve sonra sabah uyanırım başımda ağır bi ağrı. Ruhum kimi yendi yada kime yenik tek başıma kaldığımda basım öne eğik.
Yalnızlık, adını bile bilmediğim bir yabancıydı; bugünlerde ise onunla beraber uyanıyoruz.
O kadar yalnızım ki sıradaki şarkı bir sonraki şarkıya gelsin.
Bir gece kapını çalarsa yalnızlık, açma bırak dışarıda kalsın, hayat ne kadar zor ve acımasız olsa da hayatı öyle mutlu yaşa ki kapıdaki yalnızlık yalnızlığından utansın.
Ellerimi her uzatışımda boşlukta kalıyor, her gün kurduğum düşler hep boşa çıkıyor, ne olduğunu bilmiyorum ama, birileri düşlerimde hıçkırarak ağlıyor.
Aklımdaydın gün geceye devrildiğinde, gece uzundu, yağmurluydu, hava soğuk sen uzaktın! Oysa bir sen vardın içimi ısıtacak.
Benim yalnızlığım seni getirmeli gecelerde ılık bir yaz gecesi katran karası yüzün kah yaşanmışlığa, kah yaşanacaklara bir küfür savurmalı kafa tutmalı dalga dalga vurmalı gerçekler yüzüne dönüp ardına bakmalı korkmamalısın bir kez daha, bir kez daha demelisin.
Sen benim hayatımda olduğun sürece, ne sen kimseye rakip ne de kimse sana rakipti çünkü sen benim için daima tektin.
Yalnızlığım kendime güzelim senin aşkınla hitap düşmüş bedenim, geleceğe umutsuz bakıyor gülüm...
Hep korkarız yalnızlıktan ama bil ki yalnızsan; yalancı arkadaşların, ikiyüzlü dostların ve çekip gidecek bir sevgilin olmaz.
Sonunda yalnız kalacağımı bilseydim seni değil, hayallerle yaşamayı tercih ederdim.