Oktar mağdurlarının avukatı Eser Çömlekçioğlu'nun verdiği şu örnek de tüyler ürpertici:
"Örneğin bir mağdur; X isimli sanık bana zorla cinsel saldırıda bulundu diyor; bu kişi mahkemedeki ifadesinde bu eylemi ve bunu örgüt talimatı ile zorlayarak gerçekleştirdiğini itiraf ediyor. Ancak istinaf değerlendirmesinde her nasılsa bu durum mağdurun rızası olduğu iddiası ile suç olmaktan çıkartılıyor."
Ayrıca konuyu sorduğum hukukçuların her biri 400 sayfa uzunluğunda bir gerekçeli kararı hayatlarında görmediklerini, bu kararın âdeta Adnancıları tek tek temize çıkarıp masum gösterirken, şikâyetçileri suçlu gösteren bir zihniyetle yazıldığını, dolayısıyla tarafsızlık ilkesinin çiğnendiğini, Adnancıların avukat ordusu yazsa ancak böyle bir metin çıkacağını söylediler. Çünkü karara göre ortada bir örgüt yok. Herhangi bir kandırma yöntemine, sahte evlilik düzenine, korkutma ve şantaj yöntemlerine, vb. atıf yerine, "ideoloji ve inanç sistemi"ne kendi rızasıyla katılmaktan bahsediliyor. Söylemeliyim ki Ankara'dan edindiğim izlenim de bu skandal kararın müthiş bir rahatsızlık yarattığı yönünde oldu.
Her şeyden önce bir anne olarak bu kararın üst mahkemede olası reddini asla yeterli bulmuyorum. Yargıda bu türden skandal kararların sadece reddedilip, hiçbir şey yokmuş gibi yola devam edilmesi yargıya olan inancı sarsıyor. 7 yaşından itibaren istismara uğradığını söyleyen bir mağdurenin bile olduğu bu dosyadaki sanıkları aksi yöndeki tüm delillere rağmen aklayanlar için "Olur öyle şeyler" denip geçilecekse o adalet saraylarına kilit vurun gitsin!
YAZIYI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
NE OLMUŞTU?
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi, Adnan Oktar organize suç örgütüne yönelik, aralarında Oktar ve örgüt yöneticilerinin de bulunduğu 84'ü tutuklu 215 sanık hakkında yerel mahkemece verilen hükmü usulden bozmuştu.
Ceza dairesinin bozma kararıyla 68 sanığın, tutuklulukta geçirdikleri süre ve haklarındaki hükümlerle ilgili bozma nedenleri dikkate alınarak tahliyelerine karar verilmişti.
Kararda, suç örgütü elebaşı Oktar, Alev Babuna, Aylin Atmaca, Ayşegül Hüma Babuna, Bora Yıldız, Hakan Kurtul, Halil Hilmi Müftüoğlu, İbrahim Tuncer, Mehmet Noyan Orcan, Mert Sucu, Merve Büyükbayrak, Oğuzhan Sevinç, Sinem Hacer Tezyapar, Tarkan Yavaş, Ulviye Didem Ürer ve Yeliz Aksoy'un ise tutukluluk halinin devamına hükmedilmişti.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı da tahliyelerin "usul ve yasaya aykırı" olduğunu belirterek, sanıklar hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmasını istemişti.