Yayman, sosyal ağların şu anda dünyanın en büyük "beyaz kadın ticaretinin yapıldığı, uyuşturucunun satıldığı, çocuğa, kadına şiddetin yaşandığı" yer olduğuna dikkati çekerek, "Buna karşı bizim bir düzenleme yapmamız gerekmiyor mu?" diye sordu.
Bir taraftan kişisel hak ve özgürlüklerin korunması, diğer taraftan ise kamu düzeninin sağlanması noktasında çok açık ve net bir tutumları olduğunu ifade eden Yayman, "Seçimler yaklaştığı için değil, daha önceden de bu konuda çalışmalarımız vardı. Bu çalışmalar da devam ediyor. Bunun iktidar-muhalefet tartışmasına kurban edilmemesi lazım. Bu yasa, Türkiye'ye lazım olan bir mesele. Hem Sayın Kılıçdaroğlu hem Sayın Akşener hem Sayın Devlet Bahçeli hem Sayın Temel Karamollaoğlu hem Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan için lazım." görüşünü dile getirdi.
"SOSYAL AĞLARIN TEMSİLCİLERİNİN DE DÜZENLEME TALEBİ VAR"
Sosyal medya platformlarının Türkiye'de temsilcilikler açtığını hatırlatan Yayman, TBMM Dijital Mecralar Komisyonu olarak Facebook, YouTube, Google, Tiktok, Linkedin'i ve sivil toplum kuruluşu temsilciliklerini dinlediklerini anlattı.
Uluslararası dijital ağların, internet medyasının ve sosyal ağların temsilcilerinin "Dezenformasyon konusunda biz de şikayetçiyiz, muhakkak bu konuda bir düzenleme yapılsın." şeklinde talepleri olduğunu aktaran Yayman, "Dezenformasyon konusu bizim için çok önemli. Gerçeğin perdelenmesi, toplumun yanlış yönlendirilmesi, bir infiale yol açılması, biz bunları asla onaylamıyoruz. Muasır medeniyet seviyesi düzeyinde bir hukuksal düzenlemeyi savunuyoruz." ifadelerini kullandı.
Hüseyin Yayman, sahte hesaplar konusunda kamuoyunun "sosyal ağlara da kimlikle girilmesi" yönünde bir talep olduğunu dile getirerek, "Burada sahte hesapları aşan daha büyük örgütlü eylemler var. İstihbarat örgütlerinin açtığı hesaplar var, onlar üzerinden kamuoyunu yönlendirmek istiyorlar. Diğer taraftan bazı merkezlerin bir beşinci kol istihbarat faaliyeti olarak yürüttükleri STK'lerin yaptığı çalışmalar var." diye konuştu.
Bir vatandaşa sahte bir hesaptan ailesine, çocuklarına, kişisel haklarına yönelik bir saldırı olduğu zaman, saldırıyı gerçekleştirenin bulunamadığına işaret eden Yayman, şunları aktardı:
"Temsilciliklerin açılması ve Dezenformasyon Yasası'yla beraber hem bu dezenformasyonun önüne geçilmesi hem gerçek kişilerin ortaya çıkması hem de yalan haberin hızla yayılmasının önüne geçmek istiyoruz. Hem kamu düzenini hem de kişisel hak ve özgürlükleri koruyacak bir 'Dezenformasyon Yasası' çalışmasına devam ediyoruz. Yakın zamanda inşallah bu konuyla ilgili güzel gelişmeler olacak."