Abdulkadir Selvi'nin yazısı şöyle:
Son dönemlerde küçük partiler önemli hamleler yaparak gündemi belirleyebiliyorlar. Ümit Özdağ'ın Mansur Yavaş çıkışından sonra Ali Babacan da seçimlere DEVA Partisi olarak katılacaklarını açıklayarak dikkatleri üzerine çekti.
Babacan'ın seçimlere tek başına gireceklerini açıkladığı sırada İstanbul Mushafı'nın tanıtım toplantısı nedeniyle AK Partililerin olduğu bir grupla birlikteydim. İlk tepkileri, "El yükseltiyor" oldu. "Taktik hamle" diyen de çıktı.
CAN ALICI SORU
AK Partililerin asıl merak ettiği ise 6'lı masa ve cumhurbaşkanlığı seçimiydi. 6'lı masadan ayrılıyor mu, muhalefetin cumhurbaşkanı adayını destekleyecek mi, cumhurbaşkanı adayı olacak mı soruları havada uçuştu. Babacan o sırada basın toplantısına devam ediyordu.
MUHALEFETTE PANİK
Muhalefet cephesinin nabzını tutmak için AK Partili grubun arasından sıyrıldım. Muhalefette kaygı vardı. Kısa süreli "6'lı masa dağılıyor mu?" paniği yaşandı. Babacan, "6'lı masada verdiğimiz bütün sözlerin arkasındayız" deyince biraz rahatladılar.
CUMHURBAŞKANI ADAYLIĞI
Sonra asıl soru geldi. Cumhurbaşkanı adaylığı konusu. Babacan, "Ortak cumhurbaşkanı adayı seçimlerde başarı sağlamak için önemli olacaktır. Mutabakat sağlanamazsa farklı seçeneklere de bakılır. A planımız 6'lı masada ortak aday oluşturup tek adayla seçimlere girmek. A planımız bu" dedi. Bu yanıt muhalefetin kafasını karıştırdı. Bir de Temel Karamollaoğlu'nun gündeme getirdiği üçlü ittifak konusu vardı. DEVA kendi başına seçimlere girecekse o zaman üçlü ittifak nasıl olacak? Babacan, "Bize gelebilecek farklı tekliflere, farklı işbirliği alanlarına açık olduğumuzu, her zaman diyalogdan yana olduğumuzu ifade ettik" diye konuştu.
MASA DAĞILDI
Babacan ve yardımcısı İdris Şahin cumhurbaşkanı adayı konusunda 6'lı masa ile birlikte hareket edeceklerini söylediler ama ikna edici olmadılar. Bu durumda muhalefet 6'lı masaya nasıl devam edecek? Babacan seçimlere ayrı girecekse CHP'li bir cumhurbaşkanı adayını neden desteklesin?
CUMHURBAŞKANI ADAYLIĞI
Babacan'ın elini güçlendirmek için bir hamle yaptığı belli. Siyasette bu tür taktik hamleler olur. Tabii başarılı çıkacaksan. Yoksa kendi taktiği ile sırtı yere gelen pehlivana dönersin. Babacan'ın bir sonraki hamlesi kendisinin cumhurbaşkanı adaylığı olabilir mi? Babacan bu çıkışı Abdullah Gül için yaptı deniliyor ama pek katılmıyorum. Aralarının iyi olmadığı geliyor kulağıma. Hem kendisi varken yıpranmış bir Abdullah Gül'ü neden ileri sürsün? Konuştuğum AK Partililerde "Bu daha başlangıç" havası vardı. "6'lı masa dağıldı" yorumları ağırlıktaydı. "Bize ihanet eden onlara da ihanet etti" yorumları da yapılmadı değil. İki kanada kulak vermem yararlı oldu. Çünkü bu yazıyı ben yazmadım, sıcağı sıcağına yaptıkları değerlendirmelerle onlar yaptı.
YENİ SÜPRİZLER OLUR MU?
Cumhurbaşkanı adayını belirleme sürecinde ve milletvekili listelerini hazırlama aşamasında bu tür kopmalar bekleniyor. Testi çatladı. Bu testi artık su tutmaz. 6'lı masa şeklen ortada dursa da siyaseten anlamını kaybetti.
KILIÇDAROĞLU SARSILDI
Babacan'ın kararı en çok Kılıçdaroğlu'nu sarstı. Hem ortak cumhurbaşkanı adaylığı suya düştü hem de Babacan'a diğer liderlerden daha çok değer veriyordu. Öyle ki bir lider, "Babacan'la Kılıçdaroğlu arasında ayrı bir ittifak var gibi. Her nedense ona çok kıymet veriyor" demişti. Zaten demokrasinin yıldızı ilan etmişti. Kılıçdaroğlu'nun prensi gözüyle bakılıyordu. Babacan, Erdoğan ve Gül'den sonra Kılıçdaroğlu'na da kazık attı. Babacan'ın açıklamasının Kılıçdaroğlu'nu sarstığı ve devamı gelecek mi kaygısı yaşattığı söyleniyor. Ben Kılıçdaroğlu'nun ilgisini Abdullah Gül faktörüne bağlamıştım ama meğer Kılıçdaroğlu, Babacan'ı elinde tutmak istiyormuş.
AKŞENER VE KILIÇDAROĞLU'NUN ÇABASI
Bu arada Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener erken seçim diye bastırırken bu tür kopmaların önüne geçmeye çalışıyorlarmış. Ama başarılı olamadılar. Testi çatladı. Bu testi artık su tutmaz.
Mahmut Övür'ün yazısı:
Önceki gün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Demirtaş'ı taklit ettiği grup konuşması, 6'lı 28 Şubat İttifakı'nda garip şeyler olduğunun işaretiydi.
Bir hışımla çıktığı kürsüde yağıp gürledi:
"Bütün yol arkadaşlarımıza sesleniyorum. Ya bana katılın ya da şimdi şu anda yolumdan çekilin. Açık ve net söylüyorum."
"Yol arkadaşları" dediği acaba adı adaylıkta geçen Ekrem İmamoğlu ya da bir ihtimal hâlâ CHP'liliği meçhul Mansur Yavaş mıydı yoksa 6'lı ittifakta yer alan "dostları" İyi Parti, DEVA, Saadet ve Gelecek Partisi miydi?
Birinci olasılık daha güçlü görünüyordu. Ancak dün devreye DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ın şu açıklaması girince işin rengi değişti:
"Demokrasi ve Atılım Partisi, önümüzdeki seçimlere kendi adıyla, kendi şanıyla, kendi logosuyla girme kararını almıştır."
Meğer Kılıçdaroğlu'nu öfkelendiren sadece "Ben auta çıkmıyorum" diyen İmamoğlu değilmiş, o kadar öfkelenmesinin nedeni siyasi hayatının en önemli projesi olan 6'lı 28 Şubat İttifakı'nın dağılmasıymış.
Babacan, 2023 seçimlerine kendi partisinin tek başına katılacağını söylemiş ama kimi aday göstereceğini henüz açıklamamıştı. Artık devreye Abdullah Gül'ü mü sokar yoksa onu da satıp başka bir operasyonun "göbeğinde" mi yer alır doğrusu şaşırmam. Sadece bu gelişmelerden sonra Meral Akşener'in ne yapacağını merakla izlerim, o kadar.
Acaba Akşener, övgüler düzerek "Fatih" ilan ettiği İmamoğlu ile birlikte yeni bir "merkez sağ" hat mı oluşturacak yoksa kendisi aday olup bir kez daha şansını mı deneyecek?
Doğrusu 28 Şubat İttifakı'nın böyle karışması hiç şaşırtmadı. Neredeyse iki yıldır, zaten "erken seçim" ve "güçlendirilmiş parlamenter sistem" diyerek uyduruk gündemlerle toplumu oyalıyorlardı. Dahası Türkiye'nin hiçbir temel sorunu konusunda fikir birliği etmeyen, edemeyen partiler topluluğunun adaylık konusunda anlaşamayacakları da belliydi.
Aylar önce Başkan Erdoğan teşhisi koymuştu:
"Tabii bunların bir araya gelmeleri manidar. Niye 28 Şubat? Bu da garip. Bunlar daha çok bir araya gelirler ama bunlardan bir şey çıkmaz."
Daha neler olacak göreceğiz... En azından şimdilik Kılıçdaroğlu'nun "dostlar" projesi çökmüş durumda. Buraya gelinmesine, büyük olasılıkla Kılıçdaroğlu'nun "küresel dostları" da itiraz etmeyecek.
Onlar da Kılıçdaroğlu'nun adaylığına pek sıcak bakmıyor. Ancak muhalefetin parçalanmasını da istemiyorlar. Hatta "HDP'yi de içinize alın" diye telkinde bile bulunuyorlar. Çünkü onlar o kadar pervasızlar ki terör örgütü ilan ettikleri PKK'ya açık açık silah ve para yardımı yaptıkları için içerideki dostlarının da HDP'ye sahip çıkmasını istiyorlar.
İşin bir başka ilginç tarafı ise Babacan bu çıkışıyla sadece 6'lı ittifakı değil, aynı zamanda Kılıçdaroğlu'nun CHP'deki iktidarını da sarsacak görünüyor. Bu saatten sonra -daha önce de yazdım- Kılıçdaroğlu, İmamoğlu'nu hiç durduramaz. CHP'de müthiş bir iktidar savaşı başlayacak. Kemalciler-Ekremciler çatışması "kanlı mı olacak kansız mı?" bilemem ama sert geçecek.
İsmet Özçelik'in yazısı:
CHP'de kazan kaynıyor.
Bir tarafta ittifak sorunu…
Akşener, Davutoğlu, Babacan…
"İçimize sindiremiyoruz" diyenler var.
Tabanda başlayan tartışma…
Yukarılara doğru ilerliyor.
KURULTAY TEPKİSİ
Bir başka konu da kurultayın ertelenmesi.
Normalde temmuz ayında yapılacaktı.
Erken seçim bahanesiyle ertelendi.
Ama iş biraz karışık…
Yönetimin endişeli olduğu konuşuluyor.
"Olağanüstü kongre yapan ilçeler.
Hepsinde muhalefet kazandı.
Yönetim ürktü, kayyuma yöneldiler.
Birçok örgütü kayyum yönetiyor" deniyor.
"Kurultay bir an önce yapılsın" sesleri yükseliyor.
CUMHURBAŞKANI ADAYLIĞI
Gelelim asıl konuya…
Daha önce milletvekili odalarında,
CHP'lilerin bürolarında konuşulurdu.
Seçim yaklaştıkça açıktan tartışılmaya başlandı.
Cumhurbaşkanı adayı kim olacak?
Kılıçdaroğlu mu, İmamoğlu mu?
"İmamoğlu" diyenler artınca,
Kılıçdaroğlu müdahale etmişti.
Kendini öne çıkarmıştı.
İNCE HESAP
Parti ikiye bölünmüş durumda.
Bir tarafta "İmamoğlu" diyenler.
Diğer tarafta "Kılıçdaroğlu"na destek verenler.
ABD ve İngiltere büyükelçilerinin ziyareti,
İmamoğlu diyenleri iştahlandırmış.
Özgüvenlerini artırmış.
Kılıçdaroğlu'nu adaylığa teşvik edenler için şu değerlendirmeler yapılıyor:
"Onların derdi seçim kazanmak değil.
İnce hesap yapıyorlar.
Kendilerini düşünüyorlar.
Kılıçdaroğlu ile seçim kazanamayız.
En iyi de onlar bilir.
Dertleri Kılıçdaroğlu'nu siyaset dışına itmek.
Önlerinin açılacağını düşünüyorlar."
Bir de garanticiler var.
'Kılıçdaroğlu garanti seçilecekse aday olur' diyenler.
'Kazanamaz' endişesi hakim.
KARŞI ÇIKANLAR
Kılıçdaroğlu "adayım" havası veriyor.
Ama kendi ekibinde itirazlar var.
Hem parti yönetiminde…
Hem de Meclis grubunda…
Uzun yıllardır Kılıçdaroğlu ile birlikte hareket eden bir CHP yöneticisinin değerlendirmesi şöyle:
"Parti iktidara susamış.
Yaşanan ekonomik kriz ortada.
Elektrik ve doğal gaz faturaları yaktı geçti.
Gıda fiyatları ikiye katlandı.
Çiftçinin hali perişan.
Yüzde 5'in işi iyi, yüzde 95'in kötü.
Bu kez kazanmak istiyor.
Bu nedenle de dikkatliler.
Kemal Bey'le sürekli seçim kaybediyoruz.
Onunla kazanacağımıza inanç yok.
Benim net bildiğim şu:
Meclis Grup Başkanvekilleri arasında karşı çıkan var.
En az 3-4 genel başkan yardımcısı soğuk.
Parti Meclisi'nde kaygı büyük.
İl başkanlarının en az yarısı karşı."
KILIÇDAROĞLU SERTLEŞTİ
Kavga kızışıyor.
Kemalciler, Ekremciler bölünmesi yaşanıyor.
Gizli mücadele, açık mücadeleye dönüşüyor.
Kılıçdaroğlu son grup toplantısında rest çekti.
10 dakikalık konuşmasında,
"Bütün yol arkadaşlarıma sesleniyorum.
Ya bana katılın ya da yolumdan çekilin" dedi.
Ortalık daha da karıştı.
Herkes birbirine soruyor:
"Kılıçdaroğlu kimi hedef aldı?"
Kulaklara isimler fısıldanıyor.
Hepsi tanıdık …
İMAMOĞLU CEPHESİ
İmamoğlu cephesi de hareketli.
Kılıçdaroğlu'nun uyarılarını dinlemiyorlar.
ABD ve İngiltere desteğine güveniyorlar.
Parti içinde de temasları yoğun.
"Yardımcı olanlar" olduğu konuşuluyor.
Önümüzde bayram var.
Ne yapacağı, hangi mesajı vereceği merak konusu.
Yakın çevresi, "sürpriz çıkış"tan söz ediyor.
Belli ki tekrar adaylık sinyali verecek.
Yakında kokusu çıkar.
İzliyoruz…