Tüm bunları alt alta koyduğumuz zaman başta Doğu Avrupa olmak üzere tüm dünyada gelecekte TB2'lere çok yoğun bir talep oluşacağını, çok büyük bir ihracat potansiyeli olduğunu ve hatta dünyanın en çok kullanılan İnsansız Hava Aracı haline gelebileceğini düşünmek yanlış bir tahmin olmaz."
İHRAÇ MODELİYLE ELİMİZDEKİ MODEL FARKLI MI?
Son dönemlerde kamuoyunda en çok tartışılan konulardan biri ihraç edilen SİHA'ların tüm özelliklerinin aktif olup olmadığı meselesi… Daha net bir ifadeyle "Acaba elimizdeki SİHA'lar ihraç ettiklerimizden daha mı iyi yoksa aynı mı?" sorusunun yanıtı merak ediliyor.
TRT Haber'in haberine göre Doğan, ihraç versiyonu olan ürünlerde nasıl bir kısıtlama olduğunu net olarak bilmenin şimdilik mümkün olmadığını söylüyor ve sözlerini şöyle tamamlıyor:
"Ancak görev performansı açısından elimizdeki sistemlerden çok farklı olduğunu düşünmüyorum. Bu konuda tabi ki ülkelerin farklı stratejileri mevcut. Örneğin Rus sistemlerinde görece daha düşük kabiliyetli ürünlerin ihraç versiyonu olduğunu biliyoruz.
Amerikalılarda ise bu durum daha farklı. Onlarda kabiliyet farkından ziyade teknolojinin korunması hususu ve bazı teknolojileri erişimin kısıtlanması söz konusu. Bu nedenle ihracat versiyonu olan ürünlerde genellikle fikri mülkiyet kapsamına giren, ilgili şirket veya ülke için kritik öneme sahip yazılım ve donanımların kontrolünü sağlıyorlar.
Bu konuda her ne kadar resmi bir açıklama olmasa da benim tahminim biraz daha Amerikalıların yaklaşımı ile ülkemizin yaklaşımının benzer olduğu yönünde. Yani doğrudan daha düşük kabiliyetli ürünlerin ihraç edilmesi yerine, bizim kullandıklarımız ile aynı kabiliyette fakat sahip olunan teknolojinin daha kontrollü veya kısıtlı bir şekilde ihraç edildiğini düşünüyorum. Bu da aslında bizim gibi savunma sanayi alanında küresel pazara yeni yeni girmeye çalışan bir ülke için oldukça doğru bir strateji."