CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun FETÖ ağzıyla yaptığı iftiraya peş peşe sert tepkiler geldi

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2014 yılında FETÖ kanalında dile getirdiği skandal sözleri bugün tekrar etmesi ve Başkan Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte ailesini hedef almasının ardından peş peşe çok sert tepkiler geldi.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :24 Mayıs 2022 , 23:10 Güncelleme Tarihi :25 Mayıs 2022 , 00:13
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun FETÖ ağzıyla yaptığı iftiraya peş peşe sert tepkiler geldi

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 2014 yılında FETÖ kanalında dile getirdiği skandal sözleri bugün tekrar etmesi ve Başkan Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte ailesini hedef almasının ardından peş peşe sert tepkiler geldi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Kılıçdaroğlu'nun FETÖ ağzıyla yürüttüğü kara propagandaya ilişkin A Haber ekranlarında çeşitli açıklamalarda bulundu.

ADAYLIĞI İLE İLGİLİ ŞÜPHELER ARTTIKÇA SALDIRGANLAŞIYOR
Kurtulmuş, Kılıçdaroğlu'nun sözlerine ilişkin "Kılıçdaroğlu'nun izlediği üslüp ibrete amirdir. Sürekli saldıran sürekli nezaketsizlik kalıplarıyla konuşan sürekli nefret dilini kullanan, sürekli bir saldırganlık içerisinde. Belki de kendisinin adaylığı ile ilgili şüpheler sorular arttıkça kendi tarafını da konsolide etmek için uğraştığı bir tavır içerisinde görüyoruz" ifadelerini kullandı.

Kurtulmuş ayrıca "Yalan söyleyerek, hakaret ederek tehdit ederek kimi zaman bürokratları tehdit ederek Türkiye siyasetini kirleten bir tarz içerisinde. Bu dil zehirli bir dildir. Haksız bir dildir. Söyledikleri büyük bir mantık hatası ve çelişkilerle dolu.Dolayısıyla bu nefret dilini nezaketsizliği saldırganlığı kategorik olarak reddediyoruz. Bu doğru değildir. Türkiye siyasetine yapılmış olan büyük kötülüklerden birisidir. Dolayısıyla bunu millet izliyor. Kaldı ki kaçacaklar dediği şeyi de millet çok iyi biliyor" diyerek tepkisini dile getirdi.

KILIÇDAROĞLU KAÇMAYI EN İYİ BİLENLERDEN
Kurtulmuş, Kemal Kılıçdaroğlu'nun 15 Temmuz gecesi olan tutumunu hatırlatarak şu ifadelere yer verdi:

Kaçmayı Kılıçdaroğlu en iyi bilenlerden birisidir. 15 Temmuz akşamında nereye kaçtığı ne orada nasıl gizlendiğini herkes biliyor bütün Türkiye biliyor.

Dolayısıyla 15 Temmuz'da Türkiye'de demokrasi mücadelesi veren canı pahasına mücadele veren sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve etrafındaki insanları kaçacaklar diyerek bir şekilde töhmet altında bırakmak da tam manasıyla bir edepsizliktir ve bir anlamda kendi geçmişlerinde o kaçışlarını hatırlatılmasından da duydukları rahatsızlıktır.

İki tane vakfı hedef alarak ortaya koymuş olduğu tamamiyle FETÖ vari bir söylemdir. Bu yaptıklarıyla hakikaten FETÖ'nün amaçlarına hizmet ediyorlar. Bunun hiçbir şekilde Türkiye siyasetinde etkisi olmayacağını ama nefret, kutuplaştırma, ötekileştirme ve çatışma dilini artırmaktan başka hiçbir amaca hizmet etmeyeceğini kendisini görmesi lazım. Bizim siyaset geleniğimizde, devlet geleneğimizde böyle bir şey yoktur.

BÖYLE BİR DİLİN KULLANILDIĞINI HİÇ HATIRLAMIYORUZ
Türkiye'de geçmiş dönemlerde de birbirlerine rakip siyasi partiler oldu. Birbiriyle büyük mücadeleler veren siyasi partiler oldu. Ama böyle bir dilin kullanıldığını hiç hatırlamıyoruz.

Bu gerçekten kötü bir dildir ve sahibine zarar verecek olan bir dildir. Tabii ki bununla ilgili olarak hukuki zeminde her türlü mücadele verilecektir. Siyaset sahnesinde de bu söylenen bu deli saçması sözlerinin hiçbirisi cevapsız bırakılmayacaktır bunların hepsine gerekli cevaplar verilecektir. Dolayısıyla Türkiye'de halkın arasına nefret tohumları ekmek isteyen halkı kışkırtmak isteyen ve bu anlamda da tamamıyla Türkiye siyasetini zehirleyen saldırgan edepsiz bir dille üslupla karşı karşıya kaldık.

Bunları milletimiz görüyor ve milletimiz bunun gereğini yapacaktır. Biz buradayız sayın Cumhurbaşkanımız buradadır ve Türkiye'nin lideridir.

ERDOĞAN'IN KÜRESEL LİDER OLMASI RAHATSIZ ETMİŞ
Ukrayna – Rusya krizi sırasında ortaya koymuş olduğu küresel liderlik de Kılıçdaroğlu'nu rahatsız etmiş böyle ufak ayak oyunlarının ufak bir takım iftiraların ve tehditlerinin arkasına saklanan Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanımızın küresel liderliği karşısında da gözleri kamaşmış ki iftira skalasını yukarıya çekmek zorunda kaldı.

Söylenen her sözün bütün ilgili muhatapları Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere herkes hukuk alanında mücadelesini verecektir. Aynı zamanda da siyasi mücadelesini AK Parti olarak her platformda vereceğiz ve bu dilin altında kalmayacağımızı bu saldırganlığın bu edepsizliğin altında kalmayacağımızı bütün kadrolarımız olarak bütün milletimiz olarak ortaya koyacağız. Yazıktır ayıptır. Türkiye'nin 2. Partisinin genel başkanına bu akşam yaptığı paylaşımlar hiç yakışmamıştır. Yaşananlar akıl tutulmasıdır. Bu muhalefet falan değildir. Bunun hesabını yargı ve siyaset alanında verecektir.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun da, Kılıçdaroğlu'nun Başkan Erdoğan ve ailesine yönelik skandal iftira kampanyasına dair A Haber canlı yayınında sert tepki gösterdi.

Altun şöyle konuştu;

Altun, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun iddialarına ilişkin A Haber'de katıldığı canlı yayında, kullanılan tehdit diline ve bu tarz yaklaşımlara milletin ve devlete hizmet aşkıyla yanıp tutuşan bürokratların prim vermeyeceğini, haklı, onurlu, şerefli mücadelesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yanında olmaya devam edeceğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, son yirmi yılda Türkiye'yi çok ciddi bir atılım içerisinde dönüştürme mücadelesi verdiğini belirten Altun, şöyle devam etti:

"Çok ciddi bir kalkınma hamlesiyle bölgesel güç ve küresel güç olma yolunda, ortaya koyduğu başarılı performans ve siyasetle Türkiye'yi bu dönüştürme mücadelesinde biz, Cumhurbaşkanımızın sonuna kadar yanında, arkasında olmaya devam edeceğiz. Bu tehdit diliyle biz çok kez karşılaştık, bu yeni bir deneme değil. Çok açık net söylemek istiyorum, çok değil bundan 6 yıl önce bu ülke FETÖ'nün bir darbe girişimine şahitlik ettik. Bu darbe girişiminde kimlerin milletiyle beraber dimdik durduğunu herkes gördü. Sayın Cumhurbaşkanımızın milletiyle beraber nasıl dik durduğunu, nasıl bir mücadele verdiğini, darbe ve işgal girişimini nasıl püskürttüğünü herkes gördü.

Öte yandan kimlerin de saklanacak delik aradığını da hep beraber gördük. FETÖ dış güçlerin işgal ve darbe aparatıdır. Dış ağırlıklı bir terör örgütüdür FETÖ. Dışarıdan yönetilen bir terör örgütüdür ve bu terör örgüt, 15 Temmuz'da kimi hedef aldı, kimi öldürmeye kalktı? Cumhurbaşkanımızı hedef aldı, ailesini hedef aldı. Öte yandan kimi korumaya kalktı, kimi korudu kolladı, kimi tankların arasından geçirip de konvoyuyla, güvenli evlere uğurladı. Kim, darbe başarısızlığı uğradıktan sonra bu hain darbe ve işgal girişimine karışanları adeta kurtarmak için bu hain işgal girişimine kontrollü darbe dedi. Şimdi tankların arasından geçirilip de darbeciler tarafından korunup kollananlar bir şekilde Sayın Cumhurbaşkanımıza dil uzatmaya kalkıyor."

"BU MİLLETE YENİDEN PARMAK SALLAMAYA KALKIYORLAR"
Türkiye karşıtlarının yine bir oyun denediğini bildiren Altun, "FETÖ'nün sözcülüğünü, onunla aynı dilde stratejiyi kullananlar, yine yalan ve iftira üzerinden algı operasyonuna kalkışıyorlar. Yine itibar suikastı yapmaya kalkışıyorlar. Bataklıkta debeleniyorlar esasında. Daha geriye gidelim, ikna odaları ve katsayılı utancını bu ülkeye yaşatanlar, küresel terör örgütlerinin tehdit diline sarılarak, bir şekilde bu ülkeye, bu millete yeniden parmak sallamaya kalkıyorlar." dedi.

"Bu ülkenin liderine parmak sallamaya kalkıyorlar, bu çaresizliktir, acziyet içerisinde olduklarının belgesidir" değerlendirmesinde bulunan Altun, şunları kaydetti:

"Yine siyaset üretemediklerinden belgesidir. Biz, bu tehdit dilini 17-15 Aralık'ta da gördük. 15 Temmuz'dan önce de gördük. Yine, 'Erdoğan'ın sonu da Menderes gibi olacak.' diyenlerden bu dili biz çok iyi biliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız iktidara geldiğinde Demokles'in kılıcı gibi Menderes örneğini onun tepesinde tuttular. Ve darbeci refleksler farklı şekillerde, yine bu kanaldan Cumhurbaşkanımıza yönelmeye kalktı. Cumhurbaşkanımız için bunları söyleyenleri, biz 15 Temmuz hain darbe girişimi gecesi yine gördük. Bu iftiraları atanların FETÖ'nün kanallarında aynı sözleri, 17-25 Aralık sürecinde söylediklerini de gördük.

Şunu çok net vurgulamamız lazım, Cumhurbaşkanımız bu hainlerin karşısına, milletiyle beraber hep dimdik durmuştur. Bu vatanı, bu tür terör örgütlerine, arkasındaki güçlere karşı da savunmuştur, teslim etmeyeceğini de tüm dünyaya da haykırmıştır. Biz de milletimiz de 'kaçıyor' diyenleri de tanıyoruz. Onlar, şimdilerde yurt dışında ne yapıyorlar? Ülkemiz için kara propaganda faaliyetlerine ortak oluyorlar. Her türlü hain propagandayı sürdürüyorlar. Terör örgütleriyle beraber. İş birlikçilik yapıyorlar ve bunların ellerinde kağıtlar tutuşturulduğunu görüyoruz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, milletin geleceği için mücadele ettiğini vurgulayan Altun, "Ve bu bir cesur liderlik meselesidir. 'Kaçacak' yalanlarına sarılmak da, 15 Temmuz darbe gecesinde olduğu gibi çok net söylüyorum, evlere sığınıp siyasi kariyerin yalan ve hileye borçlu olanların işidir. Bunlar milletimizin gönlünden Cumhurbaşkanımızı söküp atamazlar. Bunu bildikleri için bu yalanlarla devletimizi, bürokratlarımızı korkutmaya çalışıyorlar. Bizleri kendilerine göre korkutmaya çalışıyorlar. Türkiye devleti sistemini işlemez hale getirmeye çalışıyorlar." diye konuştu.

"YAPTIKLARI, YALAN TERÖRÜNE ALET OLMAK"
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin büyük, Türkiye siyasetinin ise demokratik olduğun belirten Altun, Türkiye'nin demokratik bir hukuk devleti olduğunun altını çizdi.

"Siyasal rekabet alanında demokratik bir çerçeve içerisinde yarışma imkanı varken, ülkenin geleceği, gençleri için çözüm önerileri sunmak varken, bu tür yalanlarla kendilerine göre kampanya yapma gayreti içerisindeler" diyen Altun, şunları kaydetti:

"Oysa yaptıkları tek şey yalan terörüne alet olmak, yalan terörü içerisinde faaliyet göstermektir. Dil uzatılan vakıflar, bu ülkenin değeridir. Bu ülkede sivil toplum son derece gelişmiştir. Son 20 yılda Türkiye'de sivil toplum alanı Türkiye'nin demokratikleşmesiyle birlikte daha da genişlemiştir. Burada adı anılan TÜRGEV de ENSAR da bu ülke için bu ülkenin gençleri için yasal bir şekilde, kamu denetimine tabi, şeffaf, hesap verilebilirlik ilklerine uygun şekilde faaliyet gösteren kurumlardır. Aynı zamanda bu kurumlar, uluslararası alanda da faaliyet gösteren kurumlar. Uluslararası alanda faaliyet gösteren bu kurumlar, faaliyet gösterdiği ülkenin hukukuna, kurallarına uyun bir şekilde hareket ediyorlar. ABD'de 1930'lu yıllarda çıkmış bir para yasası var. Amerikan Adalet Bakanlığı bu çerçevede TURKEN'e demiş ki 'Buraya gel kaydol.' TURKEN de gitmiş oraya kaydolmuş. Kayıt esnasında da birtakım belgeler beyan etmiş. Onları da Adalet Bakanlığı internet sitesinde yayımlamış. Burada yayımlanan belgeleri sanki gizli belgeleri eline geçirmiş gibi sallayıp da buradan bilgiler sunmak çok büyük bir haksızlıktır."

"MİLLETİMİZ PİRİM VERMEYECEK"
ABD'deki TURKEN binasının son halini hatırlatan Altun, burada, vakıfların bağışlarıyla, büyük bir hayır severlikle prestijli bir projeye imza atıldığını, Türk öğrencileri destekleme yolunda gayret sarf edildiğini vurguladı.

Türkiye'nin geleceğine hizmet etmenin, hayırlı, faydalı bir şekilde yol almanın güzel insanların işi olduğunu belirten Altun, şöyle konuştu:

"Bunu bozmaya kalkmak, bunun olmaması için mücadele etmek kötü insanların işidir. Bu kötülüklere milletimiz hiçbir zaman pirim vermedi, vermeyecek. Sayın Cumhurbaşkanımız, son 20 yılda bu ülke için çok büyük mücadele verdi. Ve bu mücadeleyle ülkemiz bugün itibarlı, güçlü, kudretli bir bölgesel ve küresel aktör oldu. Buna uygun olarak elbette bütün kurumlarımız da bütün aktörlerimiz de güçlendi ve ülkemiz için gayret etmeye devam etti, ediyor. Bu güzel yolda bizleri, bu güzel işleri yapanları bu tür girişimler yolundan edemeyecektir. Bu tür tehdit dili sadece Türkiye siyasetinin dilini bozmaktadır. Muhalefetin de bu anlamda çaresizliğini ortaya koymaktadır."

Altun, "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ailesi hukuki yollara başvuracak mı?" sorusu üzerine, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu zamana kadar bu türden yalan terörüne karşı çok ciddi bir hukuki mücadele verdiğini ve bu mücadelede çok ciddi yol aldığını anımsattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın her daim bu anlamda hukuki mücadelesini vereceğini ifade eden Altun, "Buradaki iftiralar da bu anlamda açık ve net bir şekilde hukuki bir mücadele verilmesi gereken hususlardır. Sayın Cumhurbaşkanımız, mutlak suretle bu yaklaşımlara, bu tür iftiralara karşı güçlü bir hukuk mücadelesi ortaya koyacaktır." dedi.

FETÖ'NÜN SÖZCÜSÜ KILIÇDAROĞLU
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ ise yaptığı açıklamada "Bugün yine kendisine verilen görevi yerine getirdi... Kemal Kılıçdaroğlu adlı düşük kabiliyetlere sahip, silik şahıs, partisinde sözü geçmeyen bir grup başkanvekili iken, bir FETÖ klasiği olan kaset kumpası yoluyla CHP'yi ele geçirecek, FETÖ'nün sözcüsü olacak güce nasıl erişti?" ifadelerini kullandı.

"CHP'NİN DÖNÜŞÜMÜ BÖYLE BAŞLATILIYOR"
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İsveç merkezli Silk Road adlı bir enstitünün henüz 2008'de çizdiği gelecek senaryosunda, Baykal yerine Kılıçdaroğlu göreve geliyor. 2009'da İBB adaylığı, 2010'da kaset kumpası sonucunda genel başkanlık. Senaryo gerçek oluyor. CHP'nin dönüşümü işte böyle başlatılıyor.

CHP'de ulusal güvenliği önceleyen etkin isimler ve kadrolar peyderpey tasfiye edilip partinin delege yapısı ele geçirilirken; parti marjinal sol düşünceye sahip, bölücü söylemlere ve kişiliklere sempati duyan birçok isimle dolduruluyor.

"O İSİM KILIÇDAROĞLU"
27 Mayıs'tan bu yana tüm darbelerin sözcüsü olan CHP ve kadroları 15 Temmuz darbe girişiminde bulunan FETÖ'ye göre dönüştürülmüştür. Bu dönüşüm için ise bir figür gerekliydi. İşte o isim, Kemal Kılıçdaroğlu'dur.

FETÖ'NÜN CESARETİYLE 'KAÇACAK' DİYOR
Siyasi kariyerini FETÖ tezleriyle siyaset yapmaya adayan, kumpas mahsulü, FETÖnün Sözcüsü atanmış Genel Başkan Kılıçdaroğlu, 2014'te FETÖ'cülerin kanalında Cumhurbaşkanımız için kimlerin verdiği cesaretle "kaçacak" dediyse, şimdi yine onların cesaret vermesiyle "kaçacak" diyor.

Kaçacak dediğin lider hiçbir zaman kaçmadı, her zaman milletinin yanında oldu. O lider ki, 15 Temmuz gibi bir günde milletine liderlik etti, "topunuz gelin" diyecek cesareti gösterdi. Peki ya sen? Bir zavallı gibi tankların arasından kaçtın, olanları evde izledin.

"CUMHURBAŞKANIMIZ YİNE KAZANACAK"
Ve seni yine sahaya sürüyorlar. Yalan, çamur ve iftira siyaseti yoluyla gündeme gelmek için her ne yaparsan yap, liderlik yapamayacak silik bir kişilik olduğunu gizleyemeyeceksin. Cumhurbaşkanımız yine kazanacak. Sen de bunu mutfağından izleyeceksin."

KILIÇDAROĞLU NE DEMİŞTİ?
Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında skandal ve alçak bir dille "Kirlenmiş bürokratlara seslenmek istiyorum. Bu Kemal Kılıçdaroğlu'nun onlara son iyiliği olsun. Suça bulaşmış bürokrat beni iyi dinle kardeşim. Sen bunların suç çarkını döndürürken kendilerini kurtarmak istiyorlar ama kurtarma planlarını içine seni bürokrat olarak asla dahil etmiyorlar. Evet, toplu bir kaçış planı yürürlükte. Bu işlenen suçlardan sana rol biçtiler, değişim geldiğinde halinin nice olacağını ise inan hiç umursamıyorlar. Kaçmanın hazırlıklarını hızlandırdılar. Erdoğan, vakıf süsü verdiği Türkiye merkezli paralel yapılarla yurt dışına devasa paralar aktarıyor. Bu yurt dışındaki yapıların başında da Erdoğan'ın aile bireyleri geliyor. Taşınan kara paralarla yurt dışında kurdukları paravan kurum üzerinden o yabancı ülkede oturma ve çalışma izni çıkartmak istiyorlar." demişti.

ENSAR VAKFI'NDAN DA TEPKİ GELDİ
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun grup toplantısındaki mesnetsiz iddialarına Ensar Vakfı'ndan da sert tepki geldi.

Vakıftan yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi;

"ABD yasalarına göre kurulan ve bu çerçevede faaliyet gösteren TÜRKEN Vakfı, ABD'ye okumak üzere gelen Türk gençlerine barınma ve burs imkanları sunan, attığı her adım şeffaf ve hesap verilebilir, ABD makamları tarafından denetlenen bir eğitim vakfı olarak şimdiden bulunduğu ülkede saygın bir konuma ulaşmıştır"

"Böylesine büyük ve değerli bir vizyonun eseri olan çalışmaların ve Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün vatandaşlarını gururlandırması gereken bir projenin, yalanlara ve iftira kampanyalarına malzeme yapılarak lekelenmeye çalışılmasının arkasındaki motivasyonu anlamakta güçlük çekiyoruz."

"Amerikan makamları ile paylaşılmış ve açık kaynaklardan dileyen her vatandaşın ulaşabileceği bilgilerin, gizemli bir hava ile adeta servis edilmesini ve ülkemize dönük bir lekeleme kampanyasının piyonu olunmasını esefle kınıyoruz."

"Hiçbir yasal ve ahlaki dayanağı olmayan, baştan sona bir FETÖ kumpası görüntüsünü andıran bu akıl ve izan dışı iddiaları cevaplamaya tenezzül etmemiz, iddia sahiplerine biçtiğimiz değerden değil, kamuoyuna duyduğumuz saygıdandır"

İlim mertebesinin en yüksek mertebe olduğuna asırlardır inanan toplumumuzun, öğrenci okutma misyonunu çoğunlukla vakıflar aracılığı ile yürüttüğü bilinen bir toplumsal vakıadır. Bu çerçevede pek çok vakfımız gibi TÜRGEV ve ENSAR Vakıfları da bu misyonla toplumun bağrından çıkmış, toplumumuzun kendi öz kaynakları ile bugüne kadar on binlerce öğrenciye eğitim desteği sağlamıştır. TÜRGEV ve ENSAR Vakıflarının kuruldukları günden bu yana değişmeyen vasıfları; gençlerimizi çağın değişen şartlarına göre desteklemek ve her dönemde karşılaştıkları meydan okumalar karşısında yanlarında olmaktır.

Devletimizin son yirmi yılda eğitim alt yapısına yönelik yatırımlarının en dolaysız sonuçlarından biri üniversite mezunu sayısının her geçen yıl katlanarak artmasıdır. Buna ek olarak ülkemizin ileri teknoloji, savunma, havacılık ve enerji sektörleri başta olmak üzere pek çok yenilikçi ve rekabetçi alanda her zamankinden daha güçlü varlık gösteriyor olması, bu alanlarda yetişmiş eleman ihtiyacını Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine çıkarmıştır. Bu çerçevede devletimizin yurt içinde ve yurt dışında, çeşitli projelerle ve burslarla desteklediği gençler, kendi alanlarında en yetkin üniversitelerde, kurumlarda ve enstitülerde eğitim görmekte, bu çerçevede Amerika Birleşik Devletleri'ne de her yıl çok sayıda gencimiz gitmektedir.

Bugünün şartlarında, kendisini bölgesel ve küresel bir güç olarak tanımlama iddiasındaki ülkesine, iddia sahibi olduğu her alanda katkı vermek isteyen ve bu nedenle yurt içinde ve yurt dışında eğitim olanaklarının ardına düşmüş olan dinamik genç nüfusumuzun, başta ABD olmak üzere birçok ülkede güvenli ve sağlıklı barınma ve burs imkanlarına kavuşturulması TÜRGEV ve ENSAR Vakıflarının, durmaksızın güncellenen toplumsal fayda yaklaşımları içerisinde de yerini almıştır. Bu çerçevede bu iki vakıf güçlerini birleştirmiş ve ABD'de yerleşik Türk toplumunun da taleplerini ve desteğini arkasına alarak TÜRKEN Vakfı'nın kuruluşuna önderlik etmiştir. Amerikan makamları geçtiğimiz yıl, ABD'de mukim Türk vatandaşları tarafından yönetilen TÜRKEN Vakfı'nı FARA olarak bilinen yasal çerçeve içerisine almak istemişler, bu çerçevede gerekli yasal prosedürlerin tamamlanmasının ardından geçtiğimiz günlerde kayıt işlemini tamamlamışlardır. Bu kayıt işlemi ABD yasalarına bağlı çalışan vakfın, denetime açık ve şeffaf yapısının doğal bir sonucudur ve dileyen herkesin ulaşabileceği dökümanlar Amerikan Adalet Bakanlığı'nın sitesine yüklenmiştir.

TÜRK TOPLUMUNUN VE ÜLKEMİZİN GURURU OLMAYA ADAYDIR
ABD yasalarına göre kurulan ve yine ABD yasaları çerçevesinde faaliyet gösteren TÜRKEN Vakfı, ABD'ye okumak üzere gelen Türk gençlerine barınma ve burs imkanları sunan, onların bulundukları çevre ile uyumlu ve sağlıklı bir eğitim yaşamı geçirmeleri için çeşitli faaliyetler düzenleyen ve attığı her adım şeffaf ve hesap verilebilir olan, ABD makamları tarafından denetlenen bir eğitim vakfı olarak şimdiden bulunduğu ülkede saygın bir konuma ulaşmıştır. Bu saygın konum, vakfın ABD'de yaşayan başta Türk toplumu olmak üzere pek çok önde gelen toplum lideri tarafından desteklenmesini ve kalabalık bağış organizasyonları ile kendisine kaynak sağlamasını da beraberinde getirmiştir.

ABD'ye okumak üzere gelen Türk gençlerinin ilk ve en önemli ihtiyacının barınma ihtiyacı olduğunun anlaşılması toplanan bağışlarla New York'ta bir yurt binasının inşa edilmesini bir ihtiyaç olarak öne çıkarmıştır. Bu çerçevede yerel bağışçılar dışında TÜRGEV ve ENSAR aracılığı ile birçok hayırsever bu prestijli projenin parçası olarak yurt dışındaki Türk öğrencileri destekleme yoluna gitmişlerdir. Önümüzdeki yıl açılması planlanan ve son derece etkin bir bütçe kullanımı ile hayata geçirilen yurt binası sadece orada konaklayacak olan Türk öğrencilerin değil, yurt dışındaki Türk toplumunun ve ülkemizin gururu olmaya adaydır.

Böylesine büyük ve değerli bir vizyonun eseri olan çalışmaların ve Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün vatandaşlarını gururlandırması gereken bir projenin, yalanlara ve iftira kampanyalarına malzeme yapılarak lekelenmeye çalışılmasının arkasındaki motivasyonu anlamakta güçlük çekiyoruz. Amerikan makamları ile paylaşılmış ve açık kaynaklardan dileyen her vatandaşın ulaşabileceği bilgilerin, gizemli bir hava ile adeta servis edilmesini ve ülkemize dönük bir lekeleme kampanyasının piyonu olunmasını esefle kınıyoruz. Hiçbir yasal ve ahlaki dayanağı olmayan, baştan sona bir FETÖ kumpası görüntüsünü andıran bu akıl ve izan dışı iddiaları cevaplamaya tenezzül etmemiz, iddia sahiplerine biçtiğimiz değerden değil kamuoyuna duyduğumuz saygıdandır. Takdir yüce milletimizindir.

KILIÇDAROĞLU'NUN ASILSIZ İDDİALARINI KINIYORUZ
Kılıçdaroğlu'nun mesnetsiz sözlerinin ardından bir kınama mesajı da TÜRGEV'den geldi. TÜRGEV tarafından yapılan açıklama ise şu şekilde:

İlim mertebesinin en yüksek mertebe olduğuna asırlardır inanan toplumumuzun, öğrenci okutma misyonunu çoğunlukla vakıflar aracılığı ile yürüttüğü bilinen bir toplumsal vakıadır. Bu çerçevede pek çok vakfımız gibi TÜRGEV ve ENSAR Vakıfları da bu misyonla toplumun bağrından çıkmış, toplumumuzun kendi öz kaynakları ile bugüne kadar on binlerce öğrenciye eğitim desteği sağlamıştır. TÜRGEV ve ENSAR Vakıflarının kuruldukları günden bu yana değişmeyen vasıfları; gençlerimizi çağın değişen şartlarına göre desteklemek ve her dönemde karşılaştıkları meydan okumalar karşısında yanlarında olmaktır.

Devletimizin son yirmi yılda eğitim alt yapısına yönelik yatırımlarının en dolaysız sonuçlarından biri üniversite mezunu sayısının her geçen yıl katlanarak artmasıdır. Buna ek olarak ülkemizin ileri teknoloji, savunma, havacılık ve enerji sektörleri başta olmak üzere pek çok yenilikçi ve rekabetçi alanda her zamankinden daha güçlü varlık gösteriyor olması, bu alanlarda yetişmiş eleman ihtiyacını Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine çıkarmıştır. Bu çerçevede devletimizin yurt içinde ve yurt dışında, çeşitli projelerle ve burslarla desteklediği gençler, kendi alanlarında en yetkin üniversitelerde, kurumlarda ve enstitülerde eğitim görmekte, bu çerçevede Amerika Birleşik Devletleri'ne de her yıl çok sayıda gencimiz gitmektedir.

Bugünün şartlarında, kendisini bölgesel ve küresel bir güç olarak tanımlama iddiasındaki ülkesine, iddia sahibi olduğu her alanda katkı vermek isteyen ve bu nedenle yurt içinde ve yurt dışında eğitim olanaklarının ardına düşmüş olan dinamik genç nüfusumuzun, başta ABD olmak üzere birçok ülkede güvenli ve sağlıklı barınma ve burs imkanlarına kavuşturulması TÜRGEV ve ENSAR Vakıflarının, durmaksızın güncellenen toplumsal fayda yaklaşımları içerisinde de yerini almıştır. Bu çerçevede bu iki vakıf güçlerini birleştirmiş ve ABD'de yerleşik Türk toplumunun da taleplerini ve desteğini arkasına alarak TÜRKEN Vakfı'nın kuruluşuna önderlik etmiştir. Amerikan makamları geçtiğimiz yıl, ABD'de mukim Türk vatandaşları tarafından yönetilen TÜRKEN Vakfı'nı FARA olarak bilinen yasal çerçeve içerisine almak istemişler, bu çerçevede gerekli yasal prosedürlerin tamamlanmasının ardından geçtiğimiz günlerde kayıt işlemini tamamlamışlardır. Bu kayıt işlemi ABD yasalarına bağlı çalışan vakfın, denetime açık ve şeffaf yapısının doğal bir sonucudur ve dileyen herkesin ulaşabileceği dökümanlar Amerikan Adalet Bakanlığı'nın sitesine yüklenmiştir.

ABD yasalarına göre kurulan ve yine ABD yasaları çerçevesinde faaliyet gösteren TÜRKEN Vakfı, ABD'ye okumak üzere gelen Türk gençlerine barınma ve burs imkanları sunan, onların bulundukları çevre ile uyumlu ve sağlıklı bir eğitim yaşamı geçirmeleri için çeşitli faaliyetler düzenleyen ve attığı her adım şeffaf ve hesap verilebilir olan, ABD makamları tarafından denetlenen bir eğitim vakfı olarak şimdiden bulunduğu ülkede saygın bir konuma ulaşmıştır. Bu saygın konum, vakfın ABD'de yaşayan başta Türk toplumu olmak üzere pek çok önde gelen toplum lideri tarafından desteklenmesini ve kalabalık bağış organizasyonları ile kendisine kaynak sağlamasını da beraberinde getirmiştir.

ABD'ye okumak üzere gelen Türk gençlerinin ilk ve en önemli ihtiyacının barınma ihtiyacı olduğunun anlaşılması toplanan bağışlarla New York'ta bir yurt binasının inşa edilmesini bir ihtiyaç olarak öne çıkarmıştır. Bu çerçevede yerel bağışçılar dışında TÜRGEV ve ENSAR aracılığı ile birçok hayırsever bu prestijli projenin parçası olarak yurt dışındaki Türk öğrencileri destekleme yoluna gitmişlerdir. Önümüzdeki yıl açılması planlanan ve son derece etkin bir bütçe kullanımı ile hayata geçirilen yurt binası sadece orada konaklayacak olan Türk öğrencilerin değil, yurt dışındaki Türk toplumunun ve ülkemizin gururu olmaya adaydır.

Böylesine büyük ve değerli bir vizyonun eseri olan çalışmaların ve Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün vatandaşlarını gururlandırması gereken bir projenin, yalanlara ve iftira kampanyalarına malzeme yapılarak lekelenmeye çalışılmasının arkasındaki motivasyonu anlamakta güçlük çekiyoruz. Amerikan makamları ile paylaşılmış ve açık kaynaklardan dileyen her vatandaşın ulaşabileceği bilgilerin, gizemli bir hava ile adeta servis edilmesini ve ülkemize dönük bir lekeleme kampanyasının piyonu olunmasını esefle kınıyoruz. Hiçbir yasal ve ahlaki dayanağı olmayan, baştan sona bir FETÖ kumpası görüntüsünü andıran bu akıl ve izan dışı iddiaları cevaplamaya tenezzül etmemiz, iddia sahiplerine biçtiğimiz değerden değil kamuoyuna duyduğumuz saygıdandır. Takdir yüce milletimizindir.