"BAŞKA ÜLKELERİN YENİ ŞIMARIKLIĞINI EKLEYEMEYİZ"
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis'in Ege'deki adalarla ilgili sözlerini eleştiren Çelik, Miçotakis'in, uluslararası anlaşmalarla teminat altına alınan adaların silahsızlanması meselesini "modası geçmiş" bir yaklaşım olarak nitelendirildiğini dile getirdi.
Çelik, şunları kaydetti:
"Anlaşmalarla teminat altına alınmış bir silahsızlanmanın modası geçmişse, meseleleri silah yoluyla çözmenin mi modası vardır? Böyle saçma sapan, böylesine mantıksız bir şey olabilir mi? Bir AB üyesi, NATO üyesi ülke olarak konuşuyorsunuz, adaların silahsızlanması meselesini modası geçmiş bir mesele olarak ortaya koyuyorsunuz. Burada da yine İsveç ve Finlandiya ile ilgili, NATO'nun değişecek güvenlik konseptiyle ilgili ortaya koyduğumuz tavır ne kadar doğru oluyor… Avrupa Birliği içerisindeki Yunanistan'ın şımarıklığına NATO içerisinde başka ülkelerin yeni şımarıklığını ekleyemeyiz."
KILIÇDAROĞLU'NA TEPKİ: "BU KADAR SORUMSUZCA KONUŞULUR MU?"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun yaptığı bazı açıklamalar ile AK Parti'nin sandık yoluyla iktidar değişimine karşı tavır alacağı yönündeki iddialara ilişkin değerlendirmelerinin sorulması üzerine Çelik, kendilerinin her zaman iktidar değişiminin sandık yoluyla olacağını söylediklerini anımsattı.
Türkiye'nin seçim güvenliği konusunda büyük bir kapasitesinin bulunduğuna, milli iradenin tam olarak tecelli etmesinin önemli olduğuna vurgu yapan Çelik, "Sonuç ne çıkacak? Her seçimde olduğu gibi her zaman saygı gösterilecek. Bu kadar basit. Yok efendim paramiliter güçler varmış da birtakım hazırlıklar yapılıyormuş da. Bir siyasi partinin kürsüsünden bu kadar sorumsuzca konuşulur mu?" dedi.
İddialara kaynak olan açıklamalara ilişkin Çelik, "Sandık dışında, sandığın belirleyiciliği dışında kim açıklama yapıyorsa reddediyorum. AK Parti adına söylüyorum; sandığın dışında kim bir arayışa giriyorsa reddediyoruz, sandığın iradesinin dışında kim başka bir iradeden bahsediyorsa reddediyoruz. Öyle her önüne gelenin yaptığı açıklamayı bir siyasi partiye gönderirseniz bu işin içinden hiç kimse çıkmaz." değerlendirmesini yaptı.
"SANDIĞIN NAMUSUNU KORUYACAĞIZ"
Çelik, Türkiye'nin sandığın namusu korunsun diye başbakanını ve bakanlarını şehit vermiş bir ülke olduğunu kaydederek, "Milletimizin en büyük kazanımı, en büyük sermayesi bu sandıktır. Sandığın namusunu koruyacağız, sandığın hukukunu koruyacağız. Öyle birbirimizi sandıkla ilgili, milletin iradesiyle ilgili, egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olmasıyla ilgili olarak saçma sapan birtakım açıklamalar üzerinden suçlamaya kalkarsak bu bir siyasi rekabet olmaz." diye konuştu.
Siyaset kürsüsünün parti ayrımı olmadan milletin emaneti olduğuna ve bu emaneti doğru bir şekilde kullanmanın önemine işaret eden Çelik, "Açık ve net bir şekilde söylüyorum; kim AK Parti adına konuştuğunu söyleyip de sandığa hakaret ediyorsa, sandığa saldırıyorsa o bizden değildir. Sandık başımızın üstündedir, sandığa hakaret eden her cümle ayağımızın altındadır." ifadelerini kullandı.
Sosyal medyada dezenformasyon ile mücadele konusunun Meclis gündeminde olduğu hatırlatılarak değerlendirmelerinin sorulması üzerine Çelik, bu çalışmalar hazırlanırken Avrupa Birliği ve dünyadaki mevzuat düzenlemelerinin de incelendiğini, çok kapsamlı çalıştayların yapıldığını anımsattı.
Çalışmanın yasakçılık olarak değil, tam tersine bireyin hak ve hürriyetlerinin korunması mantığıyla yapıldığına dikkati çeken Çelik, "Tabii ki her şey müzakereye açık, yüce Meclis bunu tartışacak, karar verecek ama içeriğine bu gözle bakmak, bir kere okumak lazım." dedi.
Çelik, "Çevre Kanunu'nda yapılacak değişiklikle koylara kurulacak mapa ve şamandıra ihalelerinde yetkinin Emine Erdoğan'ın himayesinde kurulan Çevre Ajansı Başkanlığına verileceği" yönündeki iddialara ilişkin değerlendirmelerinin sorulmasına karşılık, bunun dezenformasyonun tipik bir örneği olduğunu ifade etti.
Açıklama yapılmasına rağmen konunun devam ettirildiğini dile getiren Çelik, "Okumamış açıklamayı. Orada zaten kime bağlı olduğu belli, açsa Çevre Bakanlığının internet sitesini orada görecek, başka yerlerde görecek, bu kadar net bir şey. Dolayısıyla, Hanımefendi'nin sivil toplum alanında, bakanlıkların faaliyetleri alanında önderlik ettiği konular tabii ki devam edecek ama o ajansla ilgili olarak bahsedilen bağlantı hiçbir kişiye, hiçbir şekilde bir özel kuruma bağlı değil o, bakanlığa bağlı olarak çalışıyor." açıklamasını yaptı.
İSRAİL'LE İLİŞKİLER
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun İsrail'e yaptığı ziyaret hatırlatılarak, ziyaretin önemine ilişkin değerlendirmelerinin sorulması üzerine de Çelik, İsrail'le konuşacakları çok konunun ve iş birliği yapacakları çok alanın olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'u ağırlamasının bunun çerçevesini oluşturduğunu belirten Çelik, "Ama bu demek değil ki burası sorunsuz bir alan. Mesela bugün açıklama yapıldı, bir milletvekili yanında bir grup fanatikle Mescid-i Aksa'ya girmeye çalışıyor, Mescid-i Aksa'da ibadet etmeye çalışıyor. Bunu tabii ki şiddetle kınıyoruz. Ya da işte kurban takdim töreni yapmaya kalktılar. Bu eylemlerin önlenmesi konusundaki hassasiyetimizi en üst düzeyde Cumhurbaşkanımız, sonra bütün arkadaşlarımız muhataplarına ifade ediyor." diye konuştu.
Gazeteci Şirin Ebu Akile'nin ölümünde de gereken tavrı ortaya koyduklarına işaret eden Çelik, şöyle konuştu:
"Bir yandan ticaretten Doğu Akdeniz'deki gaz meselesine, diğer alanlara kadar iş birliği yapacağımız pek çok alan var, bir yandan da Filistinlilere şiddet meselesi, yasa dışı yerleşimler meselesi, Mescid-i Aksa'nın statüsünün korunması, iki devletli çözüm bunlarla ilgili de konuşmaya devam edeceğiz. Yani bu ilişkilerin gelişmesi bizim iki devletli çözüm, Kudüs konusundaki, Mescid-i Aksa konusunda hassasiyetimiz sanki ortadan kalkmış gibi bir yaklaşım ortaya koyuluyor böyle bir şey söz konusu olamaz."
Diplomasi ve müzakerenin bu durumlar için var olduğunu ifade eden Çelik, "Biz bütün bu iş birliği yapılacak alanlarda daha ileri noktaya gitmeyi arzu ediyoruz, bu sorun alanlarında ise daha çok çözüme kavuşmak için beraber çalışmamız gerektiğinin altını çiziyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
"SİZ BİR TERÖR ÖRGÜTÜNÜ HİMAYE EDİYORSUNUZ"
Fransa'nın Marsilya kentinde terör örgütü PKK yandaşlarının yürüyüşüyle ilgili bir soruyu yanıtlayan Çelik, bu görüntülerin, Türkiye'nin terör örgütleriyle ilgili tutumunu haklılaştıran bir örnek olduğunu söyledi.
Çelik, Almanya'da polis koruması altında yürüyüş yapıldığını, yine Marsilya'da da izin verildiğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Fransız dostlarıma söylüyorum, Fransa'yı tehdit eden bir terör örgütüne, biz bu şekilde bir faaliyet yapmasına, bir kamp gerçekleştirmesine kendi topraklarımızda izin versek, Fransızlar bunu ne kadar meşru görürler? Adamlar orada terör propagandası yapıyor, silah taşır gibi yürüyüş yapıyor, bir NATO üyesi olan Türkiye'ye karşı o eylemleri gerçekleştiriyor. Aynı şey Almanya'da da geçerli. Polis koruyor. Kimi koruyorsun? Terör yürüyüşünü. Almanya'da, Marsilya'da DEAŞ terör örgütü üyeleri böyle bir yürüyüş, böyle bir kamp yapsa polis onları korur mu, yakalar mı? Buradaki mesele şu, siz bir terör örgütünü himaye ediyorsunuz. Bunun fikir özgürlüğüyle falan ilgisi yok. Bunları en üst düzeyde protesto etmeye devam edeceğiz."
"AYASOFYA'YI HEM BİR MİLLİ HEM DE EVRENSEL MİRAS OLARAK KORUYORUZ"
İstanbul'un fethinin yıl dönümünde Yunan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias'ın Ayasofya üzerinden Türkiye'yi hedef alan birtakım paylaşımlarda bulunduğu hatırlatılarak değerlendirmesi sorulan Çelik, "Ayasofya hakkında, niye kendi mülkiyetlerinde ya da egemenlik alanlarındaymış gibisinden bir açıklama içerisine giriyorlar? Bu siyasetle açıklanmaz, bu ancak psikolojik bir tramvayla açıklanabilir. Yunan Dışişleri Bakanı başta olmak üzere bu psikolojik travmadan çıkmaları lazım. Burası bizim egemenliğimizde olan bir alan. Bunu hem bir milli miras hem de evrensel miras olarak koruyoruz." dedi.
Sosyal medyada Ayasofya'nın bazı noktalarının hasar gördüğü yönündeki iddialara ilişkin ise Çelik, bu tür haberlerin takip edildiğini, Kültür ve Turizm Bakanlığının burada son derece hassas davrandığını söyledi.
Çelik, vatandaşlardan da hassasiyet göstermelerini isteyerek, "Ayasofya insanlığın, milletimizin mirası. O mabede, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'ne gereken şekilde hürmet etmek lazım. Ondan bir parça koparmak, bir parçayı almak falan sadece saygısızlıktır." diye konuştu.
"NE BİR DİLİN NE HAYAT TARZININ YASAKLANMASI KABUL EDEBİLECEĞİMİZ BİR ŞEY DEĞİL"
Bazı kentlerdeki konser iptallerine ilişkin soruya karşılık Çelik, şunları kaydetti:
"Ne bir dilin yasaklanması ne hayat tarzının yasaklanması bizim kabul edebileceğimiz bir şey değil. Bu konuda titiz olunan şey şudur, terör propagandası anlamına gelen konser görüntüsü altındaki faaliyetlere tabii ki izin verilmez. Ama onun dışında, yasaklanan bir sanatçımızdan bahsediliyor, o yasaklanan sanatçımız, Kültür ve Turizm Bakanımız da açıkladı, Beyoğlu Kültür Festivali kapsamında sahne alacak."
Konserlere ilişkin yapılan bir diğer propagandada "Kürtçe yasaklanıyor" denildiğini aktaran Çelik, "Böyle bir şey asla söz konusu olamaz. Bu yasakları biz kaldırdık. Vatandaşlarımızın konuştuğu dil hürmete layıktır. Resmi dilimiz Türkçedir, onun dışında vatandaşlarımızın konuştuğu her dil bir kültürel miras olarak hem serbesttir hem de güçlendirilmesi için üniversitelerde yer açan biziz." açıklamasını yaptı.
"BURADAKİ MOTTOMUZ 'BİR GECE ANSIZIN GELEBİLİRİZ'"
Suriye'nin kuzeyine gerçekleştirilecek olası harekata ilişkin ise Çelik, "Buradaki mottomuz, 'Bir gece ansızın gelebiliriz.' Yakın zamanda mı olur, geç mi olur… Çünkü sınırımızın 30 kilometre derinliğinde herhangi bir terör unsuru, herhangi bir terör aktivitesi görmeye tahammülümüz yok. Türk sınırından 30 kilometre derinlikten bunların muhakkak surette temizlenmesi lazım." diye konuştu.
Harekatın zamanlamasının, Türk Silahlı Kuvvetlerinin planlaması içerisinde olduğunu bildiren Çelik, bu süreçlerin içinde yer almayan, resmi yetkili olmayan kişilerin ise harekatla ilgili tarih verdiğini, böyle bir şeyin olamayacağını sözlerine ekledi.