FETÖ medyasının mirasını fondaş medya devraldı: Türkiye'ye yeni kumpaslar devrede

Son dakika haberi! Turkuvaz Medya Grubu Başkanvekili Serhat Albayrak hakkında; bazı basın ve yayın organlarında çıkan ve ardından sosyal medyada paylaşılan gerçek dışı ifadeler, daha önce benzerleri FETÖ medyası tarafından gerçekleştiren kumpas senaryolarını akıllara getirdi. Fondaş medyada yer alan kumpas haberler, benzer taktiklerle, benzer saldırı girişiminin yaşandığını gösterir nitelikte. Turkuvaz Medya'nın çukur medyasının yalan haberlerini deşifre ettiğine dikkat çeken Türkmedya Ankara Temsilcisi Melik Yiğitel ise, "Belge yok bilgi yok, tanık yok, kayıt yok hiçbir şey yok. Şimdi organize suç örgütünün dediklerine inanıp savcılığa suç duyurusunda bulunmak en hafif tabiriyle gerçekten densizlik. Yalanlarınızı, pisliklerinizi boca edip doğru diye insanlara yutturuyorsunuz. Biri çıkıp kral çıplak doğrusu bu deyince hoşunuza gitmiyor değil mi?" dedi.

Giriş Tarihi :29 Ağustos 2022 , 13:20 Güncelleme Tarihi :29 Ağustos 2022 , 22:49
FETÖ medyasının mirasını fondaş medya devraldı: Türkiye’ye yeni kumpaslar devrede

Turkuvaz Medya Grubu Başkanvekili Serhat Albayrak ile ilgili son günlerde bazı sosyal medya hesapları asılsız paylaşımlarda bulundu. İddiadan öteye geçmeyen bu çarpıtılmış paylaşımlar bazı basın yayın organlarında da gerçekmiş gibi yayınlandı. Gerçeklik payı olmayan paylaşım ve ifadeler üzerine yargıya başvuruldu.


CHP'li çukur medyasının yalanları: En hafif tabiriyle gerçekten densizlik! | VİDEO

HUKUKİ İŞLEMLER BAŞLATILDI
Turkuvaz Medya Grubu Başkanvekili Serhat Albayrak'ın avukatı Fatih Savaş, hukuki işlemlerin başlatıldığını yaptığı yazılı bir açıklamayla duyurdu.

YALAN HABERLERE KARŞI HUKUKİ SÜREÇ BAŞLATILDI
Müvekkilim Serhat Albayrak hakkında son günlerde çeşitli sosyal medya hesaplarında yayınlanan ve bazı basın kuruluşları ve internet sitelerinde haberleştirilen ifadelerin gerçekle hiçbir ilişkisi bulunmamaktadır. Bütünüyle gerçek dışı ve yalandan ibaret olan bu haberlere karşı hukuki ve cezai işlemler başlatılmıştır.

TÜRKİYE'YE YENİ KUMPASLAR DEVREDE
Bu durum darbe girişiminden önceki süreçte FETÖ medyasının yaptıklarını akla getirdi. Konuyla ilgili A Haber'de değerlendirmelerde bulunan gazeteciler geçmişte FETÖ'nün kullandığı yöntemleri bugün CHP'li çukur medyasının kullandığına dikkat çekti.

Bir suç örgütünün ortaya attığı iddialar üzerinden Turkuvaz Medya'nın hedef alındığını belirten Türkmedya Ankara Temsilcisi Melik Yiğitel, "Belge yok bilgi yok, tanık yok, kayıt yok hiçbir şey yok. Şimdi organize suç örgütünün dediklerine inanıp savcılığa suç duyurusunda bulunmak en hafif tabiriyle gerçekten densizlik. Bir organize suç örgütü lideri üzerinden sürekli Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın etrafındaki insanları böyle tek tek hedefe koymaya başladılar, en son Serhat Albayrak'ı hedefe koydular. " dedi.

Muhaliflerin medyada istedikleri algıyı oluşturmasının önündeki engelin Turkuvaz Medya olduğuna dikkat çeken Yiğitel, "Yalanlarınızı, pisliklerinizi boca edip doğru diye insanlara yutturuyorsunuz. Biri çıkıp kral çıplak doğrusu bu deyince hoşunuza gitmiyor değil mi? Herkes her şeyi biliyor" ifadelerini kullandı.

6'lı masanın kirli bir operasyonun içinde bulunduğunu belirten Yiğitel, "Erdoğan karşıtı olabilirsiniz siyasetin ama Erdoğan karşıtlığı adına düşmanca Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne zarar vermek adına bunu yapmak pervasızlıktır. Siyaset böyle yapılmaz." şeklinde konuştu.

Akşam Gazetesi Ankara Temsilcisi Emin Pazarcı ise, "Bunların hepsi algı operasyonu, siyaset alabildiğine kirlenmiş durumda. Hiçbir çözüm üretemeyen muhalefet maalesef birtakım organize suç örgütü liderlerinin peşine takıldı." dedi.

CHP ve yandaş medyası tarafından çok çirkin bir siyaset yürütüldüğüne dikkat çeken Pazarcı, "Ne olduğu belirsiz insanların ortaya attığı iddiaların peşine takılıp oradan siyasi rant devşirmek. Dün FETÖ neler yapıyorsa, kime nasıl iftira atıp kumpas kampanyaları içine giriyorsa bugün de aynı şeylerle karşı karşıya kalıyoruz. Bu iddiaları en çok destekleyenler de FETÖ'cüler, PKK'lılar ve Türkiye düşmanı çevreler" şeklinde konuştu.

Sabah Gazetesi Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu, A Haber canlı yayınında konu ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Müderrisoğlu, "Turkuvaz Medya'yı bununla ilişkilendirmeye çalışmak 17-25 Aralık'ın başka bir versiyonunu hayata geçirmek demektir. Diğer konuda ismi geçenler kendi açıklamalarını yapıyorlar. Onlar da hukuki girişimde bulunuyorlar." dedi.

Sabah Gazetesi Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu çirkin kumpası detaylarıyla anlattı | Video

İşte o açıklamalardan satır başları;


2023 yılında kritik bir seçime doğru gidiyoruz malum. Bu seçim açısından da öncelikli faktörler nedir? Bir ekonomi bunu sonuna kadar kullanma iki dezenformasyon üçüncüsü de toplumun sinir uçlarına dokunacak faaliyetler. Esasen seçim takvimi Haziran 2023'e endeksli olmakla birlikte biz Türkiye'nin erken bir seçim havasına girdiğiniz zaten öngörüyorduk. Bugün itibariyle de durum bunu fazlasıyla teyit ediyor. Esasen öngörmekle birlikte zamanlama itibariyle kayıt dışı siyaset unsurlarının harekete geçme zamanlaması tabii ki çok önemli ve dikkat çekici.

Ekonomiyle ilgili sorunlar malum fakat bu sorunların farkında olan özellikle sabit gelirliler, dar gelirliler toplumun kırılgan dediğimiz en alt gelir grubundaki kesimler esnaf çitçi bütün bunları rahatlatmayı dönük gençlerin problemlerini çözmeye dönük bir dizi tedbir hayata geçiyor. Dolayısıyla enflasyon aşağıya düşünceye kadar toplumu rahatlatacak adımlar siyaseten hükümetle hesaplaşma niyetinde olanların elindeki argümanlarının önemlice bir bölümünü aldı elinden.

Toplumun sinir uçları deyince Cemevlerine dönük saldırılara özellikle dikkat çekmek istiyorum Sayın Cumhurbaşkanı çok proaktif bir tavır sergiledi. Hem İçişleri Bakanlığı ve güvenlik ve istihbarat birimleri konuya en üst düzeyde müdahil oldu yargı kurumu devreye girdi ve Sayın Cumhurbaşkanı doğrudan hem Ankara'da Cemevi ziyaretinde bulundu hem Hacı Bektaş'a giderek bizzat 84 milyonun bir ve beraber olduğu mesajını verdi.

NEDEN TURKUVAZ MEDYA HEDEFTE?
Geriye ne kaldı? Dezenformasyon ve milli medya kaldı. Milli medya deyince tabii doğal olarak ilk hedefin Turkuvaz Medya olabileceğini öngörüyorduk. Çünkü şu ana kadar dezenformasyonun tüm araçlarına yöntemlerine karşı toplumu hem sağduyuya davet eden hem olayın gerçek ya da arka planını ortaya koyabilen bir medya organı var. Dolayısıyla Sayın Serhat Albayrak kamuoyu önünde bir isim değildir. Son derece mütevazi şartlarda yaşayan bir isim. Ben tanıdığım sınırlar içinde söylüyorum. Uzun yıllardır Ankara'dayım yöneticilik yapıyorum son dönemini temsilci olarak devam ettiriyorum. Açıkçası şahsi bilgi sınırlarım içinde kendisine bu anlamda kefil olabilirim bu kadar net söyleyeyim.

Benim gördüğüm karmaşık, alengirli işlerin içerisinde bir çizgisi olmadığı. Esasında Sayın Berat Albayrak'ın Hazine ve Maliye Bakanlığından ayrıldığı süreci düşünün o da ekonomi üzerinden yürütülen bir operasyonda belli bir neticeye vardırdı birilerini. Türkiye Ekonomi Programı'na geçilirken Sayın Albayrak'ın uyguladığı modele karşı çıkanlar bugün haksızlık yaptıklarının farkındalar.

"SİYASAL MÜHENDİSLİK FAALİYETLERİ TURKUVAZ MEDYA DUVARINA ÇARPIYOR"
Milli medya Turkuvaz Medya hakikatten toplumun en geniş kesimlerine kılcal damarlarına kadar ulaşabiliyor ve iddiası var sorgulama yapıyor eleştirileri ortaya koyuyor. Toplumun moralini çökerterek buradan siyaset üretmeye toplumsal mühendislik yapmaya çalışanlara karşı alternatif yayın yapıyor. Dolayısıyla toplum farklı medya organlarındaki iddia ve yayınları karşılaştırarak sağduyusuyla ferasetiyle bir yere varıyor. Yani toplumsal mühendislik siyasal mühendislik faaliyetleri Turkuvaz Medya duvarına benim tabirimle çarpıyor.

"SON DERECE HASTALIKLI BİR DURUM"
O nedenle şahsen kendisiyle problemi olanlar Türkiye'deki birçok işin içine kendisini göstermeye de çalışıyorlar. Bu anlamda da kendi gerçekliklerini yaratarak yarattıkları bu gerçekliğe inanmaya sonra da bunu bir bulaşıcı hastalık gibi kirli bilgi silsilesi içinde yaymaya gayret ediyorlar. Dolayısıyla şehrin bir ucunda birisinin söylediği söz diğer ucunda kendisi de duyunca inandığı bir gerçekliğe dönüşüyor. Bu hakikatten son derece hastalıklı bir durum.

ALGININ OLGUNUN ÖNÜNE GEÇTİĞİ GÜNLER
Ama biliyoruz çağımız post-truth dediğimiz yeni gerçeklik çağı. Yani her kitle kendi gerçekliğini üretip bunu sorgulamadan kabul etmeye hazır bir topluluğa bunu çok rahatlıkla yayabiliyor. Ve bu yaygınlık bir süre sonra kendi doğrularını üretebiliyor. Yani algının olgunun önüne geçtiği günlerdeyiz. Buna çok dikkat etmek lazım.

Turkuvaz Medya'nın ağırlık merkezinde olduğu arı duru hesap verebilir bilgi ve bilgilendirme zincirinin bir halkası koparsa hakikatten Allah muhafaza birileri için çok önemli ve çok ciddi bir fırsat ortaya çıkabilir.

Çünkü biliyoruz ki medya kurallı hukuk önünde açık hesap verebilir erişilebilir ise Türkiye açısından bir teminat. Hatırlarsanız farklı tarihlerde Türkiye'de medya gruplarına girmek isteyen nüfuz etmek isteyen bu anlamda kamuoyunu yönlendirmenin ne anlama geldiğini bilen grupların denemeleri olmuş bunlar direkten dönmüştü. Bugün de tabii ki sosyal medyanın çok geniş ağları var. Burada çok kolaylıkla dezenformasyon mahiyetinde ya da 9 doğrunun bir kenara bırakılıp sadece bir yanlış ya da yalan üzerinden bir algı oluşturulup kitleler kolaylıkla yönlendirilebiliyor. Buna çok dikkat etmek lazım.

Bu sadece Albayrak soy ismiyle de sınırlı değil bence bu yerli ve milli medyayla da ilgili bir mesele. Buna da son derece dikkat etmek lazım. Dolayısıyla meseleyi şahsileştirerek bir kişinin meselesine indirgemek birilerinin işine geliyor olabilir. Ama bunun ötesinde bir tablo var. O nedenle iddia sahiplerine karşı suç duyurusunda bulunmak hukuken hodri meydan demektir. Ben kendimden eminim demektir. Dolayısıyla hesap verebilirlik bakımından da aynı zamanda size bir hesap sorma gücü kazandırır.

Özeti itibariyle önümüzdeki dönem enformasyonla dezenformasyonun çatıştığı itibar suikastıyla meşru müdafaanın karşı karşıya geldiği, siyasette özellikle muhalefet kanadının amaca ulaşmak için her aracı mübah gördüğü bir dönemi maalesef bize şu anda ipuçlarıyla gösteriyor. Buna çok dikkat etmek lazım. Bu ülke bizim. Bu ülkenin huzuru istikrarı güvenliği sürdürülebilirliği hepimizin ve çocuklarımızın geleceğinin aslında teminatı.

Bu tür girişimler anlık bir dalgalanma yaratsa bile toplum sağduyusuyla ferasetiyle Anadolu irfan geleneği dediğimiz o eşsiz ayırt edici kabiliyetiyle daha sonra bunlara notunu veriyor. Ama anı yönetmek de çok önemli. Çünkü bu tsunami dalgası gibi büyüyerek kıyıya vurduğu zaman çok ağır tahribata yol açabiliyor. O nedenle buna erken vakitte set çekmek hodri meydan demek son derece mühim.

Turkuvaz Medya'yı bununla ilişkilendirmeye çalışmak 17-25 Aralık'ın başka bir versiyonunu hayata geçirmek demektir. Diğer konuda ismi geçenler kendi açıklamalarını yapıyorlar. Onlar da hukuki girişimde bulunuyorlar.

Turkuvaz Medya yayınlarıyla açıklamalarıyla buna karşı ortaya konulan görüşlerle yer yer hukuki girişimlerle cevap ve düzeltme hakkına duyduğu saygıyla zaten farklı bir konumda.

Bir medya organını icracı veya temsil makamı olan kamudakilerle eşdeğer düzeyde gösterip bir organize faaliyet algısı yaratmak hakikatten son derece bilinçli bir o kadar da risklidir.

Özetle bürokraside olanlar parlamentoda olanlar hem millet nezdinde hem de kamu hukuku nezdinde kendi haklarını aramak ve kendileriyle ilgili açıklamaları yapmak durumundadır. Ama medya organı bir aynadır dördüncü güçtür. Kamuoyunu bilgilendirme rolündedir. Türkiye'yi yönetmeye soyunmaz elinde böyle bir imkanı da yoktur böyle bir araç da kullanamaz hukuken mümkün değildir. Geçmişte bunu deneyen medya organları zayıf hükümetler döneminde oldu. Dünle bugünü karıştırmamak lazım.

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN