Başkan Erdoğan'dan Konya'daki Gençlik Buluşması'nda önemli açıklamalar
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Konya İl Başkanlığı tarafından Konya Millet Bahçesi'nde düzenlenen Gençlik Buluşması'nda önemli açıklamalarda bulundu. CHP'nin takoz siyasetine örnek veren Erdoğan, "CHP bizim önümüzü tıkamamış olsaydı, biz Marmaray'ı dört yıl daha erken bitirecektik" ifadelerini kullandı. Öğrenim kredilerine ilişkin Başkan Erdoğan,"Bakanımız, heyetiyle çalışma yapıyor. Lisans, yüksek lisans, doktora ücretini belirleyip onaya getirecek. Ondan sonra açıklamayı yapacağız" dedi. Yerli savunma sanayii de Erdoğan'ın gündemindeydi. Başkan, "Bunları (İHA-SİHA-AKINCI) bizden isteyen dünyanın devleri var. Alandık ama şimdi veren el olma noktasına geldik" dedi.
Giriş Tarihi :27 Kasım 2022 , 20:15Güncelleme Tarihi :27 Kasım 2022 , 21:44
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, AK PartiKonya İl Başkanlığı tarafından Konya Millet Bahçesi'nde düzenlenen Gençlik Buluşması'nda yaptığı konuşmada, kentte çok coşkulu, verimli bir gün geçirdiklerini, bugüne kadar Konya'da yaptığı mitinglerle kıyaslandığında bugünkü buluşmanın çok farklı olduğunu söyledi.
Her gelişinde Konya'nın çok daha geliştiğini, çok daha farklı bir hale geldiğini gördüklerini belirten Erdoğan, tüm belediye başkanlarının Konya'ya çok büyük hizmet verdiğini, 20 yıllık iktidarları döneminde de Konya'ya 80 milyar liralık kamu yatırımı yaptıklarını anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul'dan Konya'ya, Ankara'dan Konya'ya gelmenin artık problem olmadığını, ulaşımda konforun arttığını söyledi. Erdoğan, "Gençliğin bunları bilmesi lazım. 20 yıl önceyi siz şimdi bilmiyorsunuz. 20 yıl önce böyle bir şey var mıydı? Yoktu. Ama şimdi bunlar olunca, gençlik 20 yıl önce ne vardı bunun farkında değil." dedi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'na, yeni açılışı yapılan Eğiste Hadimi Viyadüğü'nün uzunluğunu soran ve Karaismailoğlu'ndan, "166 metre yükseklik. Onun üzerine bindirilen 372 metre uzunluğunda viyadük ve 450 metre de tüneli var." cevabını alan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Birileri bunu inanın anlamaz. Hastaneler. Bana soruyor. Kamu-özel ortaklığı nedir bilmiyor adam ne yapayım? Benim alanım ekonomi. Yönetimde asıl olan bir, insanı yönetmek, iki, parayı yönetmek, üç, bunlarla beraber projeyi yönetmektir. Şimdi bizim beyefendi bu işi anlamıyor, bilmiyor. Bu kamu-özel iş birliğidir. Para senin kasandan çıkmayacak. Nereden çıkacak? İş adamı, yatırımcı diyor ki 'ben parayı bulacağım, sen de bana şu işi ver.' Ne kadarlığına ver? Onun ihalesini yapalım. 10 seneliğine mi, 15, 25 seneliğine mi verirsin, pazarlığı yapalım ver. Şimdi mesela İstanbul'da İGA Havalimanı. Dünyanın en önde gelen havalimanlarından bir tanesi. 2041'e kadar şu andaki işletmeciler burayı işletecek. Bizim cebimizden buraya bir kuruş para çıkmadı. Parayı onlar getirdi, onlar yaptı. Şu anda da dünyanın ilk üç havalimanından bir tanesi. Buradan bize belli de bir ücret ödemesi de yapıyorlar. Kafa bu kafa. Onlar ne yapıyor? 'Sakın buraya kimse gelmesin dışardan, eğer bak bu ihalelere falan girerseniz ondan sonra parayı alamazsınız.' Bir ülkenin ana muhalefeti böyle konuşur mu, bunları söyler mi? Yol yapana söylüyor, hastane yapana söylüyor, 'sakın bu işlere bulaşmayın, aksi takdirde bunun altında kalırsınız' diyorlar. Tabii onu dinleyen bir iktidar yok. Biz işimize bakıyoruz. Adamlara lakap da takmışlar, 'beşli çete' diyorlar. Bunu söylediğin zaman bu ülkede yabancı sermaye gelip yatırıma girer mi, girmez. Bütün bunlara rağmen şu andaki iktidara yerli ve yabancı girişimciler güvendiği, inandığı için giriyor. İşte İstanbul Havalimanı böyle yapıldı. Kovid döneminde dünyanın bütün havalimanları stop ama bizim ki şakır şakır çalıştı. Hiç durma yok."
"KIŞIN BOLU DAĞI'NDA ÇEKİLEN CEFA YOK ARTIK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen hafta Artvin'de açılışını yaptıkları Yusufeli Barajı ve HES'i milli bütçeden inşa ettiklerini belirterek, şunları söyledi:
"Burayı da yerli mühendis, işçi, müteahhit firmayla yaptık. Fakat öyle bir yerde bu baraj yapıldı ki, dağların arasında adeta, teleferik sistemiyle dağları birbirine bağlayarak tüneller deliniyor ve tünellerin delindiği bu yerde Yusufeli ilçesini farklı bir yere taşıyoruz ve ilçeyi taşırken de baraj adete orada yapılan konutların bir denizi haline geliyor. Orada senede bize 5 milyar lira geri dönüş olacak. Yedi senede bu baraj kendisini finanse edecek. Maliyeti 35 milyara liraya yakın."
Erdoğan, barajda su dolumunun, gelecek yıl mayıs veya haziranda tamamlanacağını, enerji üretimi ve suyla ilgili sıkıntıların giderileceğini anlattı.
"MARMARAY'I DÖRT YIL DAHA ERKEN BİTİRECEKTİK"
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci ile özellikle üniversite öğrencilerinin Yusufeli Barajı ve HES'i görmesi konusunda konuştuklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Marmaray'da CHP bizim önümüzü tıkamamış olsaydı, biz Marmaray'ı dört yıl daha erken bitirecektik. Ne oldu? Türkiye'de ilk defa denizin altından biz raylı sistemi yaptık. Bize çok zorluk çıkarttılar ama buna rağmen dedik ki biz Ferhat'ız, millet de Şirin. Ferhat nasıl dağları delip geçtiyse biz de dağları delip geçeceğiz. İşte Marmaray'da delip geçtik, Artvin'de de yine dağları delip geçtik. Türkiye'de iktidarımızdan önce böyle raylı sistemler, tüneller vesaire pek yok. Bu tünelleri biz geldik ve yaptık. Bakın çok enteresan bir şey, Bolu Dağı'ndan geçerken o meşhur tünel biz gelene kadar kapalıydı. Ne diyorlardı biliyorsunuz? 'Burayı patates deposu yapalım', birileri de 'burayı doğal gaz deposu da yapabiliriz' diyordu. Biz ise 'boşuna mı emek verdik buraya' dedik. Burası İtalyanlarla ortak yapılmıştı. Biz dedik ki burayı aynen tünel olarak yapacağız ve halkımızı huzura kavuşturacağız. Orayı o şekilde yaptık, bitirdik. Kışın Bolu Dağı'nda çekilen cefa yok artık. Herkes rahatlıkla gelip geçiyor."
"YABANCI MİSAFİRLER MUHTEŞEM DİYOR, TEŞEKKÜR EDİYOR" Türkiye'nin birçok yerinde yapılan köprüler olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü yaptık, bir gün dolaşıyorum. Bizim kampanya çadırı ile CHP'nin kampanya çadırı yan yanaydı. Onların yanına şöyle bir uğrayıp çaylarını içeyim dedim. Oradan da Yavuz Sultan Selim Köprüsü gözüküyor. 'Köprü nasıl?' dedim, 'iyi değil' dediler. 'Niye?' dedim, 'Adını niye Yavuz Sultan Selim Köprüsü koydunuz?' dediler. 'Niye rahatsız oldunuz?' dedim. Yavuz Sultan Selim Osmanlı'nın en güçlü padişahlarından bir tanesi. Nerelerden neleri getirdi. Böyle bir padişahın adını getirmek size niye zulüm oldu? Dert başka. Kusura bakmayın ben niye karşı çıktığınızı biliyorum ama sizinle bunun tartışmasına girmeyeceğim. Oraya o yakışırdı onun için de oraya Yavuz Sultan Selim'in adını koyduk. Aynı şekilde Osman Gazi Köprüsü. Düşünün İstanbul-İzmir 7-7,5 saatti. Biz bunu yaparak İstanbul-İzmir arasını üç saate düşürdük. Çok hızlı kullananlar var, onlar daha farklı da kullanabiliyorlar. Hepsinden öte, Marmaray'ı yaptık. Marmaray'dan sonra dedik ki Marmaray raylı sistem. Biz burada yeni bir adım daha atalım, nedir o, Avrasya Tüneli'ni açalım buradan da araçlar geçsin. Kısa zamanda orayı da yaptık."
Yabancı misafirlere Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü gezdirdiğini, hepsinin "muhteşem" diyerek tebrik ettiğini aktaran Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Biz öyle bir tarih yazmışız ki o tarihi yazan milletin torunları olarak sizler de bizi geçeceksiniz." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Şu anda İHA, SİHA, Akıncı vesaire bunları bizden isteyen dünyanın devleri var. Bakın alandık ama şimdi veren el olma noktasına geldik." dedi.
Erdoğan, AK PartiKonya İl Başkanlığınca Konya Millet Bahçesi'nde düzenlenen Gençlik Buluşması'nda yaptığı konuşmada, sağlıkta şehir hastanelerinin ayrı bir güç, ayrı bir imkan yarattığına işaret etti.
Eskiden parası olanların ABD Cleveland'a gittiğini dile getiren Erdoğan, "Ama şimdi ambulans uçağımızı gönderiyoruz, Almanya'da nerdeyse ölüme mahkum edilmiş hastamızı, Hollanda'da aynı şekilde, onları ambulans uçağımızla oradan alıp ülkemize getiriyoruz ve burada kendi hastanelerimizde tedavilerini yaptırabiliyoruz. Bu duruma geldik." diye konuştu.
Erdoğan, gençlere, "Bunlarla gurur duyacaksınız, bunlarla övüneceksiniz 'Artık bizim elimizde bu imkanlarımız var' diyeceğiz. Dolayısıyla geleceğimizi emanet edebileceğimiz bir gençlik olarak sizden bu başarıyı göstereceğinize inanıyorum." diye seslendi.
Sağlıkta fiziki imkanların gayet iyi olduğunu dile getiren Erdoğan, "Ama bizim şimdi bir de fiziki imkanlardan öte hekimlere ihtiyacımız var. Bu sayının hızla artması lazım. Bu sayıyı ne kadar artırırsak başarı yüzdemiz de inanıyorum ki o kadar artacak." dedi.
Gençlere "çantada keklik" olarak bakanlar olduğunu belirten Erdoğan, "Onlara, gençlerimiz önümüzdeki haziranda gereken cevabı, hiç böyle olmadığını göstererek verecektir." ifadesini kullandı.
ÖĞRENİM KREDİSİ BORCU SİLİNEN GENÇTEN TEŞEKKÜR
Bir genç, öğrenim kredisi borçlarının faizlerinin silinmesinden ötürü Erdoğan'a teşekkürlerini sundu. Borcunun faizinin silinmesiyle Erdoğan ile buluşmanın aynı güne denk gelmesinden duyduğu mutluluğu dile getiren genç, borcunun silindiğine dair belgeyi Erdoğan'a imzalattı.
Öğrenim kredilerinde bir artış olup olmayacağına ilişkin soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gençlik ve Spor Bakanımız, heyeti ile çalışmaları yapıyorlar ve bu çalışmaları yaptıktan sonra lisans, yüksek lisans, doktora bütün bunların ücretlerini belirleyip onaya bana getirecekler. Ondan sonra da açıklamayı yapacağız." diye konuştu.
"ONLAR BİZİM HER ŞEYİMİZDİ, BİZİM VARLIK SEBEBİMİZDİ" AK Parti ile hemen hemen aynı yaşta olduğunu belirten bir gencin, "Doğduğumda siz vardınız, şu anda siz varsınız, ilerde de hep sizin olmanızı istiyorum. Çok heyecanlıyız o yüzden ağlıyorum." ifadeleri üzerine Erdoğan, "Ağlamak yok." dedi.
Erdoğan, ziyaretlerinde küçüklere neden el öptürmediğine yönelik bir soru üzerine, aldığı terbiyenin ve eğitimin bunu gerektirdiğini vurguladı. Erdoğan, şöyle konuştu:
"Annemin özellikle ayaklarının altını öperdim, annem müsaade etmezdi. Anneme derdim ki Peygamberimiz buyuruyor ki 'Cennet annelerin ayakları altındadır.' Bak babaların ayakları altındadır demiyor, annelerin ayakları altındadır. Senin ayağının altında anne, cennetin kokusu var, ben o kokuyu almak istiyorum. Annem o güzel Rize lehçesiyle derdi ki 'Oğlum git başımdan.'"
Babasının sadece elini öptüğünü dile getiren Erdoğan, "Ama öğretmene gelince onlar bizim her şeyimizdi, onlar bizim varlık sebebimizdi. Hazreti Ali'nin 'Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum' ifadesi var ya işte buradan hareketle biz bunu ortaya koymamız lazım ve bir Müslüman gençlik olarak bunu ispatlamamız lazım." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Aybüke ve Arzu öğretmenleri şehit edenlerin yolundan gidemeyeceklerini vurgulayarak, "Onlar teröristler, onlarda öğretmen kıymeti diye bir şey yok. Zaten bizi onlardan ayıran özellik bu. Necmettin öğretmenin değerini, kıymetini o ahlaksızlar, o adiler bilemez. O pırlanta gibi genç öğretmenimizi nasıl şehit ettiklerini okumuşsunuzdur. Bilemez ama biz bunların kıymetini bileceğiz." diye konuştu.
Öğrencilerin kendilerine emek veren öğretmenlerinin kıymetini kadrini bildiği takdirde talebe yani "talep eden" olacağına işaret eden Erdoğan, "Muallim de bizim hocalarımız. İnanıyorum ki bizi birilerinden ayıracak uygulamayı, işin felsefesini ortaya koymamız lazım. Onun için ben el öptürmem, mümkün olduğunca... Tabii başkaları niye el öptürüyor filan, öyle bir iddianın içinde de değilim ama bu fakirin özelliği bu, mümkün olduğunca öptürmem ama tavsiyem de hep annenizin, babanızın elini öpün, öğretmeninizin elini öpün çünkü onların sizin üzerinizde hakları var." ifadelerini kullandı.
"BİZ ADETA YENİDEN BİR TARİH YAZMAK DURUMUNDAYIZ"
Bir öğrencinin "Sınır ötesi operasyonlar yapılırken 'En milliyetçi benim' söylemlerinde bulunan zatlar, Mehmetçiğimize hiçbir destek, moral, motivasyon yükseltecek söylemde bulunmuyorlar. Bu bizi çok üzüyor, anlam da veremiyoruz. Bunlar Recep Tayyip Erdoğan'a muhalif olmakla Türkiye'ye muhalif olmayı mı ayırt edemiyorlar yoksa gerçekten Türkiye'ye mi muhalif oluyorlar. Bunu sizden öğrenmek istiyoruz." ifadesini üzerine Erdoğan, şöyle konuştu:
"Aslında tam damardan girdiniz. Bunlar inanın Türkiye sevdalısı değil, bunlar Türkiye düşmanı. Türkiye sevdalısı olsalar, attığımız bu adımlarda yapacağımız veya yaptığımız yatırımlarda biz de hükümetin yanındayız, kabinenin yanındayız. Mesela Togg açılışına bunları davet ettik ama bu davete icabet etmediler, gelmediler. Buralarda görünmek onlar için adeta bu yatırımları onaylamak anlamına gelir ve millet bunlara çok daha farklı bakar endişesini taşıyorlar. Onun için de bu tür yatırımlara gelmiyorlar.
Geçenlerde TOGG'un yönetiminde olan arkadaşlardan başkan olan arkadaş dedi ki 'TOGG'u gelip gezebilir miyiz diye bir talep var ne dersiniz?' Hani ne diyorlardı başta, 'Fabrikası nerde, fabrikası yok ki Togg'u burada üretmiyorlar ki İtalya'da üretiyorlar, ondan sonra Türkiye'de ürettik diye söylüyorlar' filan dediler. Dedik ki gelsinler, bizim bu noktada herhangi bir sıkıntımız yok ama Sanayi ve Teknoloji Bakanımızı da yanınıza alın, beraberce tesisleri gezdirin, görsünler. Bu millet neye kadir, neye muktedir bunu bizzat görmelerinde fayda var ve şu an itibarıyla orada 1430 çalışan eleman var ama bu sayı 4-5 bin, buralara kadar çıkacak. Şimdi yani Türkiye olarak biz bir şeyi yazıyoruz. Yani biz adeta yeniden bir tarih yazmak durumundayız. Bunu yazar mıyız biz? Yazarız. Şu an işin başında olan arkadaş Bosh'tan geldi. Şimdi ikinci bir eleman daha aldılar, Hyundai'den onu da aldılar. Bu insanlar ayrı bir güç katıyorlar bu oluşuma."
"ŞİMDİ BEYİN GERİ DÖNÜŞÜ VAR"
Mehmet Akif Ersoy'un "Alınız ilmini Garb'ın, alınız sanatını, veriniz mesainize hem de son süratini." dizelerini aktaran Erdoğan, Almanya'daki, Japonya'daki yetişmiş Türk gençlerinin ülkelerine geri döndüğünü söyledi.
"Şimdi beyin göçü yok artık, beyin geri dönüşü var" diyen Erdoğan, yeniden ülkesine dönenlerin yaşadığı mutluluğa bir açılışta şahit olduğunu anlattı. Erdoğan, "Artık burada bu tür adımlar atılıyor. Bir heyecan sardı. Biz bunu bütün alanlarda gerçekleştirmenin adımlarını atıyoruz. Bunu da başaracağız." diye konuştu.
Küba Devlet Başkanı Miguel Mario Diaz-Canel Bermudez'i Ankara'da konuk ettiğini hatırlatan Erdoğan, Küba'nın ilaç sanayisinde başarılı olduğunu, Bermudez'e ilaç sanayinde müşterek adımlar atmayı teklif ettiğini, Bermudez'in de bundan memnuniyet duyduğunu aktardı.
Erdoğan, bilimin bir milletin kayıtsız şartsız malı değil, ortak olduğunu dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu ortak malı, dünyada eğer çalışırsan beraber işleyebilirsin, beraber kullanabilirsin. Bunun gayreti içerisindeyiz. Bu da her geçen gün daha ileri gidiyor ve Türkiye'de altyapıyı fiziki noktada bu çalışmalarımızı gören George, Hans vesaire, onlar da bizimle bu tür şeylerde ortak adımlar atmaya var olduklarını söylüyorlar. Siyaset de aynı şey. İsim vermeyeceğim mesela şu anda İHA, SİHA, Akıncı vesaire bunları bizden isteyen dünyanın devleri var. 'SİHA gönderin bize' falan diye. Bakın alandık ama şimdi veren el olma noktasına geldik. Bütün mesele gücünü korumak, gücünü ispatlamak ve bunu da inşallah başarmak."
"BİZ ZATEN SİZLER İÇİN VARIZ"
Bir gencin, "Teknolojik araçlar için bir defaya mahsus vergiden muafiyet olur mu?" sorusuna Erdoğan, şu yanıtı verdi:
"Bu tür şeylerde gençliğimizi asla yalnız bırakmayız. Hele hele ilim tahsil etmede gerekli olan araç gereç neyse nasıl ortaöğretimde, ilköğretimde sıraların üzerine kitapları ücretsiz koyduysak aynı şekilde üniversitede bunu yaparız. Nasıl yurtlarda bütün kolaylıkları getirdiysek bütün bu teknik araç, gereç ne gerekiyorsa bunların hepsinde de elimizden gelen kolaylığı Gençlik Spor Bakanlığımız aracılığıyla, Hazine ve Maliye olarak bunların çözümünü yaparız. Çünkü biz zaten sizler için varız, sizler için bu mücadeleyi sürdürüyoruz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Arsa ve konut projelerinin devamı gelecek mi?" sorusu üzerine, "Konutlarla ilgili nasip olursa seçimden sonra yeni etapların adımlarını, 1 milyon açıklamasını yaptım. Bir milyon açıklamasından sonra yeni adımların da atılması kararını vereceğiz." dedi.
"Ünlü seçim konuşmalarınızı yaptığınız balkonunuz AK Parti gençlik kollarının katındaymış. Seçim gecesi hep beraber buluşmaların en kralını o balkonda yapabilir miyiz?" sorusunu da Erdoğan, şöyle yanıtladı:
"O balkon hepimizi almaz. Hepimizi almadığı için sadece hanımı yanıma alıyorum. Hanımlar adına. Bir de diyelim ki üst düzey yöneticilerden birkaç arkadaşımızı alıyoruz ve o şekilde selamlıyoruz. Ancak şimdi yeni bir adım attık. Hemen partimizin yan tarafında yeni bir yer daha yapıyoruz orada belki o imkanı yakalama durumumuz olabilir. Orada sembolik olarak da olsa gerek gençlerden gerek kadın kollarından gerekse ana kademeden temsilcilerle beraber böyle bir kutlamayı yaparız."
"Geçtiğimiz günlerde Artvin Yusufeli Barajı'nın açılışını gerçekleştirdiniz. Bu barajın açılışında ve inşası sırasında bir ilçe tamamen taşındı ve o ilçeyi yeniden daha güzel iyi bir şekilde yeniden inşa ettiniz. Ben bu projenin sizin nezdinizde çok daha önemli bir konumda olduğunu düşünüyorum. Bunun sebebi nedir?" sorusu üzerine Erdoğan, şöyle konuştu:
"O bölge ciddi manada su alan ve Yusufeli bu aldığı suyu rezerv olarak tutabilme imkanına sahip ve geçmişinden bugüne Yusufeli 7 kez yer değiştirdi. Öyle de bir özelliğe sahip. Bu 7'nci kez yer değişimi ve bu yer değişimi ile birlikte de daha güzelini nasıl buluruz bunu da rahmetli Kadir Topbaş abimizle beraber, o oralıdır, istişarelerimizi yaptıktan sonra Veysel Eroğlu hocamızla da bunun istişarelerini falan yaptık ve bu istişareler sonucunda da yaptığımız teknik bütün incelemelerde şu andaki yerin en uygun yer olduğu ve biraz daha nabız yoklaması da yaptık, mevcut Yusufeli'nde kalanlarla ilgili. Sonunda şu andaki yere karar verdik. Tabii sadece burada iskan değil, bunun yanında devlet dairesinden tutun hastanesine varıncaya kadar bütün bunların hepsini orada inşa etme kararını aldık ve süratle de hamdolsun yeni Yusufeli'ni inşa ettik. Şimdi yerleşenler halden çok memnun. Okulda öğrenciler, esnaf aynı şekilde süratle de yerleşiyorlar. Öyle zannediyorum ki 1 ay, 1,5 ayda oradaki yerleşim sorunu çözülmüş olacaktır."